Tütün, 19. Yüzyıl başlarından itibaren ince sigara kağıtlarına sarılarak içilmeye başlandı. İpeği andıran o dönemin sigara kağıtları, renkli, gösterişli, şık tasarımlı katlanabilen kağıt ambalajlar içinde satılırdı. Pek çok firma tarafından üretilen bu tarz sigara kağıtları 20. yüzyılın başlarına kadar hem Avrupa hem de Osmanlı Devleti topraklarında yaygın olarak kullanıldı. Osmanlı Devleti, topraklarının çok geniş bir alana yayılmış olması ve tütün kullanımının yaygınlığı nedeniyle sigara kağıdının en büyük pazarıydı. Osmanlıca, Fransızca, Ermenice, Rumca, İbranice, Ermeni harfli Türkçe, Yunan harfli Türkçe sigara kağıtları Osmanlı Devleti’nin kültürel zenginliğini de ortaya koyuyor.
Uğur Yeğin, alt başlığı, “Sigara Kağıdı Ambalajları Üzerinden Osmanlı’da Grafik Sanatına Bakış” olan kitabında, Osmanlı coğrafyasında üretilen kağıtların grafik tasarımlarının başarısına dikkat çektikten sonra bu tasarımcıların Avrupalı meslektaşlarıyla yarışacak seviyede olduğunun altını çiziyor. Çizimlerin güzelliğine diyecek yok gerçekten. Zaten yazarın kendisi de tasarımların güzelliğinin etkisi altında kalıp 15 yıl önce sigara kağıdı koleksiyonu yapmaya başlamış, bu koleksiyon konuyu araştırmasına, araştırmaları da bu kitaba dönüşmüş.
ARAŞTIRMA
Kentler ve toplumsal kimlik
Chicago’daki Illinois Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü’nde öğretim üyesi olan Ömür Harmanşah, bu kitapta, kent mekânlarının toplumsal bellek ve kimliği şekillendirdiğini, bu mekân kurma pratiğinin siyasi edim ve devlet gösterisi alanları olduğunu iddia ediyor. Geç demir çağında (MÖ 1200-850) Asur ve Suriye-Hitit hükümdarlarını; kentlerin inşası, sulama kanalları yapımı, anıt dikme ve halk festivalleri düzenleme pratikleri etrafında gelişen resmi söylemini inceliyor.
ALMANAK
Sansürsüz Almanak
Yekta Kopan, Zeynep Miraç, Sibel Oral ve Emre Taylan’ın hazırladığı, birçok yazarın ve sanatçının da katkıda bulunduğu almanakta 2015 yılının kültür ve sanat olayları, “sansürsüz” olarak yer alıyor. Almanak incelendiğinde kültür-sanat dünyasından birçok önemli haberin artık ana akım medya tarafından sansürlendiğini, eğer şanslıysak haberi başka kanallardan öğrendiğimizi fark etmemek imkansız. Yani boşuna “Sansürsüz Kültür Sanat Yıllığı” dememişler.
DENEME
Avusturyalının gözüyle Türkiye
İnsan bu isimde bir kitaba başlayınca haliyle 1930’lu yılların Ankara’sını okumayı bekliyor ama kitapta 1930’lu yılların Ankara’sına dair bir şey yok. 1930-1932 yılları arasında Ankara’da Avusturya Büyükelçiliği müsteşarı, 1933’te Avusturya Büyükelçisi olarak bulunan yazar Türklerin tarihi, Osmanlı Devleti’nin çöküş dönemi ve Türkiye’nin geleceğiyle ilgili düşüncelerini paylaşıyor kitabında. Özellikle göçebe kültürün Anadolu’daki etkileriyle ilgili enteresan gözlemleri dikkat çekici.