Temmuz başında ülkede sokağa taşan öfke, benzeri görülmemiş bir kitlesel isyana dönüşünce, Devlet Başkanı Gotabaya Rajapaksa 13 Temmuz günü ülkesini terkederek Maldiv Adaları’na, oradan da Singapur’a kaçmak zorunda kaldı. Sri Lanka’nın son 17 yılına damgasını vuran otoriter-popülist rejimin yıkılışı.
Yoksul olduğu kadar bölünmüş bir ülke görünümündeki Sri Lanka’da, 1948’deki bağımsızlıktan bu yana görülmedik bir kriz patlak verdi. Krizin müsebbibi olarak ülkeyi 2005’ten 2015’e yöneten ve 2019’da yeniden iktidara gelen Rajapaksa ailesi gösteriliyor.
“Terminatör” diye anılan Başkan Gotabaya Rajapaksa, ülkenin eski Savunma Bakanı. 2009’da Sri Lanka Ordusu’nun Tamul hareketine karşı kesin zaferinden önce 100 bin insanın ölümüne yolaçan hareketi yürüttü. 76 yaşındaki kardeşi Mahinda, ailenin siyasi beyni olarak iki kez başkan ve iki kez de başbakanlık yapmıştı. Mart 2022’ye kadar ailenin onlarca üyesi yüksek kademelerde görevdeydiler. Otoriter-popülist rejim Singale milliyetçiliğini kullanıyordu.
Sri Lanka tarihinde ilk defa 12 Nisan 2022 itibarıyla borçlarını ödeyemez duruma geldi. GSYİH’nın %9’a düşmesi, pandemiyle birlikte millî gelirin %13’ünü oluşturan turizmin çökmesi; %42 ile Asya’da enflasyonun en hızlı yükseldiği ülke hâline gelinmesi krizi tırmandırdı. Öte yandan ödemeler dengesi krizi nedeniyle Dolar kalmadığından, “biyolojik tarıma dönüyoruz” iddiaları da tarım sektörünün tamamen çökmesine yolaçtı. 6 ay içinde pirinç üretimi %20, çay üretimi %40 azaldı.
Sri Lanka’nın makroekonomik politikalarında, tarımda küçük ölçekli üretim ve kendi kendine yeterlilik pahasına; yabancı sermaye tarafından desteklenen altyapı geliştirme ve turizm için mülk yatırımına öncelik verilmişti. Gıda ürünleri kıtlığına Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi de eklendi; Rusya’dan petrol almak güçleşirken özellikle bu iki ülkeden gelen turistlerden de mahrum kalındı.
22 milyonluk yoksul ülkenin dış borcu 51 milyar Dolar. Mahinda’nın başkanlığı döneminde (2005-2015) Çin’den alınan paralarla pahalı ve gereksiz yatırımlara girişilmişti. Güneydeki Hambantota’da uçakların inmediği bir havalimanı kompleksi inşa edildi. Paralar ödenemeyince, liman 99 yıllığına Çin’e devredildi. Rajapaksa, başkent Colombo’yu dünya ölçeğinde bir kent yapmak için Çin’e yeniden borçlandı. Ülkenin kasasında 50 milyon Dolar’dan az para kaldığından ilaç, gıda, yakıt ithali neredeyse imkansız hâle geldi. Gotabaya’yı iktidara taşıyan hadise 2019’da Paskalya sırasında meydana gelmişti. 300 kişinin ölümüne neden olan cihatçı saldırıdan sonra, ülkede çoğunluk olan Singhale-Budistler Gotabaya’yı desteklemişti. Gotabaya güvenliği sağlayamadı ama, Ada tarihinde ilk defa Singale, Müslüman ve Tamul kesimlerin tarihsel gerilimleri bir kenara bırakmalarını sağladı.
Temmuz başındaki toplumsal isyan sırasında Rajapaksa klanının ve müttefiklerinin mülkiyetindeki sayısız toprak parçası tarumar edildi. Göstericiler yalnızca ekmek için sokağa çıkmadı, meşruiyetini yitiren ailenin yaldızları da döküldü. Yolsuzlukların yanısıra siyasal cinayetler ve Tamul isyanına karşı savaştaki suçlar için de yargılama talep ettiler.
Şimdi Sri Lanka’nın geleceği, sokağın taleplerinin gerçekleşmesi için siyaset erbabını ne kadar zorlayacağına bağlı. Öfkenin belli bir bilinçle, geçmiş ayrımları aşarak halkın temel ihtiyaçlarının giderilmesi yönünde bir iradeye dönüşüp dönüşemeyeceği bundan sonraki mücadelelere bağlı. Ancak devrik Başkan Rajapaksa’nın yerine gelen ve son 17 yıldır ülkeyi bir aile şirketi gibi yöneten sistemin en büyük parçalarından eski başbakan Ranil Wickremensinghe; aldığı sert önlemler ve baskıcı açıklamalarıyla bu süreci yönetebilecek bir profil çizmiyor.
Masis Kürkçügil