Kasım
sayımız çıktı

Sulardan önce arkeologlar geldi

Türkiye’de arkeoloji alanında iyi şeyler de oluyor. İçinde üç önemli arkeolojik sit bulunan Kureyşler Baraj Gölü havzasında ileride araştırma ve sergileme merkezi olacak şekilde inşa edilen tasarım harikası kazıevi, özenle gerçekleştirilen kurtarma kazıları ve yapılan kapsamlı yayınlar dünyaya örnek olacak nitelikte.

Baraj, akışını denetim al­tına almak amacıyla bir akarsuyun önüne yapı­lan settir. Barajın gövdesi inşa edilince, yapının gerisinde ya­vaş yavaş su birikmeye başlar. Toplanan su yüzlerce kilomet­rekare genişliğinde yapay bir göl oluşturur. Oluşan gölün su­ları, havzada yer alan höyükle­ri, antik yerleşimleri, günümüz köy, kasaba ve kentlerini ya­vaş yavaş örterken, buralardan uzaklaştırılan insanların geç­miş ile olan bağlarını, gelenek­lerini siler süpürür.

Tüm bunlarla birlikte ta­rihin asıl taşıyıcısı olan doğa, yörenin özgün bitki örtüsü ile jeolojik ve jeomorfolojik zen­ginlikleri de yitirilir. Oluştur­duğu kalıcı ve geri dönüşsüz etkilerle bulunduğu yörenin kaderini yeniden çizen baraj­lar, enerji üretimi ve tarım su­laması açılarından ülke eko­nomisine katkı sağlar, ancak bölgedeki bütün doğal süreçle­ri kesintiye uğratır.

Burada tarih, Baraj Önce­si (BÖ) ve Baraj Sonrası (BS) diye ikiye ayrılır. Barajın inşa edileceği yörenin arkeolojik araştırmaya dayalı bir koru­ma ve kurtarma projesi geliş­tirilmemiş ise sorunlar baş­lar, zincirleme olarak devam eder. Tarihi ve doğal çevreyi koruma planları baraj proje­siyle birlikte gerçekçi biçimde yapılır, inşaat alanı ve çevre­sinde gerekli önlemler alınır, kurtarma kazılarıyla bulgular ve belgeler toplanırsa kültür tarih açısından kayıp büyük olmayabilir. Ancak bunlar ih­mal edilirse, hangilerinin yok olduğunu bile bilemediğimiz bilgiler bir daha yerine kona­mayacak şekilde tarihten sili­nip gidecektir.

Kültür tarihi koruma altında Kureyşler Köyü ve bölgedeki önemli arkeolojik sit alanlarını sular altında bırakacak olan Kureyşler Barajı.
Kureyş Barajı kurtarma kazılarının başladığı 2014 yılından beri sistemli ve özverili çalışmalarını sürdüren kazı ekibi Höyüktepe önünde, 2015.

Türkiye dünyanın tarihsel ve kültürel mirasının önemli bir bölümüne evsahipliği yap­maktadır. Baraj gölleri altın­da kalan yerleşimler, eserler önemli bilgi kaynaklarımızdır. Yok olan her kalıntıyla birlikte ülke tarihimizin bir parçası si­linmekte, aynı zamanda dünya tarihinin bir bölümü yok ol­maktadır. Türkiye’deki ilk sis­temli kurtarma projesinin uy­gulandığı Keban’da, maalesef envanter çalışmaları ile arkeo­lojik kazılar barajın bitme aşa­masına yakın başlamış, kurta­rılması hedeflenen arkeolojik alanların çok az bir bölümü kurtarılabilmiştir. Karakaya, Atatürk, Ilısu ve Kralkızı gibi projeler Keban’da edinilen de­neyim sayesinde daha başarılı olmuşlardır.

Çok amaçlı kazıevi Bölgedeki doğal malzemelerle inşa edilen kazıevi, hem gelecekteki kazılar için araştırma merkezi işlevi üstlenecek hem de buluntuları sergileyerek kültürel mirası ziyaretçilere aktaracak.

Kütahya İli Aslanapa İlçesi Kureyşler Köyü ve yakın çev­resini etkileyecek olan Kureyş­ler Barajı göl alanında Kütahya Müze Müdürlüğü ile DSİ’nin işbirliği sonucu başlatılan ça­lışmalar, ülkemizde bu konu­daki olumlu örnekler arasında anılmayı hak ediyor. Bu yıl içe­risinde tamamlanması hedefle­nen proje uyarınca, baraj gölü alanındaki arkeolojik yerleş­melerin hepsinde kurtarma ka­zıları başlatılmış durumda.

Projeye 2014 yılında, baraj gölünün etkilenme alanında­ki Dereköy yakınlarında, doğal malzemelerden tasarım ha­rikası bir kazıevi inşa etmek­le başlandı, kazı altyapısı so­runsuz bir hale getirildi. Baraj gölü kıyısında kalacak olan kazıevi hem yakın gelecekteki yeni kazılar için bir araştırma merkezi görevi görecek hem de yapacağı teşhirlerle baraj altındaki kültürel ve tarihi mirası ziyaretçilerine aktara­cak. Kütahya Müzesi Müdürü Metin Türktüzün ile arkeolog Serdar Ünan’ın gerçekleştir­dikleri yapıcı işbirliği “baraj ve arkeoloji” facialarına bir yenisinin eklenmesinin önüne geçecek gibi görünüyor.

2014 kazı çalışmalarının
sonuçları kapsamlı bir yayınla arkeoloji dünyasının bilgisine sunuldu

Kureyşler Barajı göl ala­nı içinde üç önemli arkeolojik merkez yer alıyor: Höyüktepe, Dereköy Nekropolü ve Attepe Yerleşmesi. Erken dönemle­rin araştırıldığı Höyüktepe’de Erken Tunç Çağı (MÖ 3000 – 2000) ve Orta Tunç Çağı (MÖ 2000 – 1600) yerleşmeleri açı­ğa çıkarıldı. Höyüktepe’de ay­rıca, 9-10 yüzyıllara tarihlenen bir Geç Doğu Roma (Bizans) köyü de saptandı. Höyüktepe yakınlarındaki Dereköy Nekro­polü’nde 10. yüzyıla ait çok sa­yıda mezar bulundu. Baraj göv­de duvarından uzak olmayan Attepe’de ise 5-6. yüzyıllarda inşa edilmiş bazilikal planlı bir kilise kalıntısı gün yüzüne çı­karıldı.

Çalışmalar bunlarla da sı­nırlı kalmadı. 2014 dönemi kazılarının sonuçları deva­sa bir kitap halinde arkeolo­ji dünyasının bilgisine su­nuldu. Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlü­ğü, Kütahya Müzesi Mü­dürlüğü ve DSİ, planlı, hız­lı ve doğru çalışmaları ile yalnız Türkiye arkeoloji camiasına değil, dünyaya da örnek olacak bu pro­jeyle takdiri fazlasıyla hak ediyorlar.