Kasım
sayımız çıktı

Tarihleri andı ölene kadar adı bile kalmadı yadigar

Tarihî olayların veya tarihî kişilerin ölüm yıldönümlerindeki anma etkinliklerine “ihtifal” adı verilirdi. İşte İhtifalci Mehmed Ziya Bey, “üstüste gelen felaketlerin çökerttiği maneviyatı ayağa kaldırmak” için 20. yüzyıl başlarında bu adeti başlatan ve kurumsallaştıran kişidir. Onu da unuttuk.

İhtifalci Mehmed Ziya Bey, İstanbul’un Bizans ve Os­manlı tarihi, eski eserleri, yapıları ve mimarisi hakkında temel yapıtlar kaleme almış, yazdığı makale ve kitaplar­la İstanbul kenti tarih yazıcı­lığına damgasını vurmuş bir kişidir. Galatasaray Lisesi’ni (Mekteb-i Sultani) bitirip Güzel Sanatlar Akademisi’n­de (Sanayi-i Nefise Mekte­bi) okumuştur. Edirne, Halep, Konya ve Bursa’da öğretmen­lik, müdürlük yapmıştır.

İhtifalcinin ihtifali 1930’da vefat eden Mehmet Ziya Bey, ölüm yıldönümlerinde oğlu
tarafından düzenlenen etkinliklerle bir müddet daha anılmış, sonra unutulmuştu.

1911’de faaliyete geçen İs­tanbul Şehri Muhipleri Ce­miyeti’nin (Sociéte des Amis de Stamboul) kurucularından olan Ziya Bey, İstanbul Eski Eserleri Koruma Encümeni’ne katılmış, eski eser çalışmala­rını bu tarihten itibaren resmî çerçevede daha yetkin şekilde sürdürmüştür. Yazarlık ha­yatına Tarih-i Sanayi (İstan­bul, Karabet Matbaası, 1309 / 1892) isimli eser ile başlayan Mehmed Ziya Bey, Bursa’da görev yaptığı yıllarda kitaplar çıkarmış, Bursa’daki kitabeler üzerinde çalışmalar yapmıştır.

1918’de Galatasaray Lise­si’nin 50. kuruluş yılı nedeniy­le yayımlanan Mekteb-i Sul­tanî isimli eserde okulunun tarihini kaleme alan Mehmed Ziya Bey’in kendisine şöhret ve isim kazandıran özelliği, gerek tarihî olayların gerek­se tarihî kişilerin ölüm yıldö­nümlerinde anma törenleri düzenlemektir. Geçmiş yıllar­da “ihtifal” adı verilen bu tür etkinlikleri çok sık tekrarla­yarak adeta kurumsallaştıran Mehmed Ziya Bey’e “ihtifalci” ünvan ve lakabı verilmiştir. Bu şöhret ve ünvan onun isminin ve diğer resmî görevlerinin önüne geçmiş, İhtifalci Ziya Bey şeklinde anılmasına, tari­he geçmesine sebep olmuştur.

Semavi Eyice, İhtifalci Mehmed Ziya Bey için: “Üs­tüste gelen felaketlerin çö­kerttiği maneviyatı ayağa kal­dırmak, halkın biraz da olsa kendine güvenini artırmak için, millî tarihin çeşitli konu­larını anma törenleri bir de­receye kadar fayda sağlıyor­du. Balkan Savaşı günlerinde Türklerin tarafını tutan yazı­lar yazan ünlü Fransız yazar Pierre Loti’nin İstanbul’a son gelişlerinden birinde, onun için Boğaziçi’nde Kont Ost­rorog Yalısı önünde bir gece sandallarda şarkılı bir progra­mın düzenlenmesi de Meh­med Ziya Bey’den istenmişti. Barbaros Hayreddin Paşa’nın, Sokollu Mehmed Paşa’nın, Mimar Sinan’ın ölüm yıldö­nümlerinde, İstanbul’un fethi, hattâ İstanbul’un kurtuluşu yıldönümlerinde anma tören­leri” düzenlediğini yazmak­tadır. Mehmed Ziya Bey’in kartvizitinde yazan “Maarif Nezareti Telif ve Tercüme Da­iresi, Evkaf-ı İslamiye Mü­zesi Meclis-i İdaresi, Tarih-i Osmanî ve Muhafaza-i Âsâr-ı Atika Encümenleri azasından” ünvanlarının hiçbiri “ihtifal­ci” ünvanının önüne geçeme­miştir.

Kartvizit geçici, ünvan kalıcı Mehmet Ziya Bey’in kartviziti: “Maarif Nezareti Telif ve Tercüme Dairesi, Evkaf-ı İslamiye Müzesi Meclis-i İdaresi, Tarih-i Osmanî ve Muhafaza-i Âsâr-ı Atika Encümenleri azasından”. Ancak bu ünvanlardan hiçbiri “İhtifalci”nin önüne geçememişti.

Yıllarca anma törenleri dü­zenleyen, önemli tarihi olay­ları canlandıracak etkinlikler tertib eden İhtifalci Ziya Bey, 27 Mart 1930 tarihinde ölmüş, cenazesi sessiz ve gösteriş­siz Eyüp, Bahariye’de Dede­ler Mezarlığı denen yerde aile kabrine gömülmüştür.

İhtifallerin, yani anma et­kinliklerinin Türkiye’de ku­rumsallaşması, toplumsal ha­fızaya yerleşmesini sağlayan Mehmed Ziya Bey’in ölümün­den sonra unutulup gitmeme­si için oğlu Eczacı Celal Ergun (1900-1986) çok çaba sarf et­miş, elinden geldiğince babası gibi ihtifaller düzenlemiştir.

Bütün bu çabalara ve İs­tanbul kent tarihine dair pek çok kaynak eser bırakmasına rağmen İhtifalci Mehmed Ziya unutulup gitmiş, sadece araş­tırmacıların tanıdığı bildiği ki­şiler kervanına katılmıştır.

İhtifalci Mehmet Ziya Bey’in İstanbul ve Boğaziçi adlı eseri, ölümünden sonra yeni harflerle yayımlanmıştı.