Kasım
sayımız çıktı

Yemen’de süren içsavaş deniz ticaretini de kilitledi

KIZILDENİZ’DE AÇILAN YENİ CEPHE

ABD ve onun oluşturduğu koalisyon, geçen aydan itibaren Kızıldeniz’de İsrail’e giden gemileri hedef alan Husiler’e karşı saldırı başlattı. Yemen’de İran’ın desteklediği Husiler ile Suudi Arabistan’ın desteklediği merkezî hükümet arasındaki savaş, 20 yıldır acımasızca sürüyor. Mücadelenin günümüze kadar uzanan kısa tarihi…

İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırısına en sert tepki Yemen’den geldi. Hamas’ın 7 Ekim saldırılarını da coşkuyla karşılayan Husiler, Yemen’den İsrail’e füze ve insansız hava araçlarıyla saldırdı; ardından Kı­zıldeniz’den İsrail’e giden gemile­ri hedef aldı. Bu nedenle birçok gemicilik şirketi Bab el-Mandep Boğazı’ndan geçişi askıya aldığını duyurdu.

Bunun üzerine, dünya tica­retinin %12’sinin, dünya deniz ticaretinin ise %40’ının güzerga­hını açmak için, ABD ve İngiltere 10 devleti kapsayan bir koalisyon kurarak USS Dwight Eisenhower uçak gemisi dahil, Husiler’e karşı saldırıya geçti. Husiler ise Gaz­ze’nin ihtiyacı olan gıda ve ilaç sağlanana kadar saldırılarının devam edeceğini açıkladı.

Hamas ile İsrail arasındaki çatışmadan çok önce Husiler, Hizbullah ve Hamas ile birlikte İran’dan yana İsrail’e karşı “dire­niş ekseni”ninde yer alıyor. Füze ve insansız hava araçları gibi teknik yardımları ise İran sağ­lıyor. Yemen’de merkezî hükü­mete karşı isyancı güçleri temsil eden Husiler, İsrail ve Amerikan hedeflerine saldırarak Suudi Arabistan ile müzakerelerde ellerini güçlendirmeye çalışıyor. Böylece ABD üzerindeki baskının Suudiler’i bir anlaşmaya zorla­masını umuyorlar.

Suudiler BM nezdinde bir ateş­kes müzakere etmenin yollarını aramakta ise de Husiler iktidarı paylaşmaktan yana olmadıkları için ateşkese yatkın değil. 7 Ekim saldırısından önce Suudi Arabis­tan, İran’ın gerilimi azaltmakta bir rol oynabileceğini beklerken, son 2 aydaki gelişmeler bunun kısa vadede mümkün olamaya­cağını gösterdi.

Husiler, merkezî iktidara karşı Zeydî cemaatinin marji­nalleştirilmesine, eşitsizliğe ve ken­dilerinin kalabalık oldukları bölgenin azgelişmişliğine bir tepki olarak belirdi. Merkezleri Saada, 9. yüzyıl sonunda Zeydî imamlığı denen din­sel-siyasal bir rejim tarafından kuruldu. Zeydîliği Şia’nın diğer kollarından ayıran en temel hususlardan biri de, “12 İmam” inancı.

Gundemin_Tarihi_1
Dünya deniz ticaretinin en önemli yolu olan Süveyş Kanalı, İsrail’in Gazze’ye saldırısıyla tehdit altında. Saldırı başladıktan sonra gemi yoğunluğunun düşüşü grafiklere böyle yansıdı. (economist.com)

1992’de Hüseyin Bedreddin el-Husi ve Muhammed Azza­ne’nin önderliğinde kurulan genç müminler cemaatinin siyasallaş­masının ürünü olan hareket, Su­udi Arabistan’ın bölgede Selefîliği yaymasına ve merkezî hüküme­tin bölgeyi ihmaline tepki olarak da gelişti. Ülkenin kuzeybatısın­da, Suudi Arabistan sınırındaki dağlarda örgütlenen ve Zeydî cemaatinin siyasi kolu olan bu hareket, özellikle 2004’ten itiba­ren isyancı bir karakter kazandı. Kurucularının Yemen güvenlik güçleri tarafından öldürülmesi üzerine genç müminler cemaati ikiye ayrıldı; aralarından silahlı mücadeleyi kabul edenler daha sonra Husiler diye anılacak ha­reketi oluşturdu. Husi hareketi, Hizbullah’dan etkilenmiş bir ha­reket; milliyetçilikle mezhepçilik karışımı karma bir ideolojisi var.

Yemen’de merkezî hükümet ile Husiler arasındaki içsavaş, İran ile Suudi Arabistan arasın­da bir güç çekişmesi anlamına da geliyor. Öte yandan Husiler, Yemen’deki resmî hükümetin müttefiki El Islah Partisi (Müs­lüman Kardeşler), El Kaide gibi, Selefî hareketler ve IŞİD’le de mücadele ediyor.

İLK DEMOKRATİK TÜRK DEVLETİYDİ

1917’de sadece 1 ay yaşadı: Qırım Halq Cumhuriyeti…

Rusya’daki Şubat-Ekim Devrimlerinden sonra 13 Aralık 1917’de kurulan Kırım Halk Cemiyeti’nin Başkanı Numan Çelebicihan “Qırım’da yaşayan milletler: Tatar, Rus, Ermeni, Yehudi, Rum, Nemse ve başqalarıdır. Maqsadımız hepsinden güzel bir buket yapmaqtır” diyordu. Bolşevikler 14 Ocak’ta Kırım’a müdahale edecekti.

Rusya’da Çarlık İmparator­luğu’nun çöküşü, berabe­rinde bir dizi halkın kendi devletlerini kurma girişimlerine yolaçtı. 13 Aralık 1917 ila Ocak 1918 arasındaki çok kısa ömürlü Kırım Halk Cumhuriyeti, ilk de­mokratik Türk-Müslüman devleti olarak tarihe geçmiştir.

O dönemde Kırım Yarımada­sı’nda nüfusun %41.2’si Ruslar, %28.7’si Kırım Tatarlar’ı, %8.6’sı Ukraynalılar ve geri kalanı Almanlar, Rumlar, Ermeniler ve Bulgarlar’dan oluşuyordu. 1917 Mart’ında “Tüm Kırım Müslü­manlar’ı Kong­resi” toplandı; Petrograd’taki Geçici Hükümet ve Ukrayna’daki Merkezî Rada ile irtibat kuracak bir Müslüman yürütme komitesi seçildi. Temmuz’da bağımsız bir devletin kurulmasını savunan Kırım-Tatar ulusal partisi Millî Fırka kuruldu. Nihayet Aralık ayında ulusal parlamento olan Kurultay, Kırım’da Bahçesaray’da toplandı. Seçilen 76 delegeden 4’ü kadındı (Şefika Gaspiranski, Hanife Bodaninski, İlhan Tohtar ve Hatice Avcı). Kırım Ahali Cum­huriyeti kuruldu ve Kânûn-ı Esâsî ilan edildi.

Gundemin_Tarihi_2
İstanbul-Vefa Lisesi mezunu Numan Çelebicihan aynı zamanda şair ve edebiyatçıydı.

Seçimlerin tek dereceli yapıl­mış olması, Kânûn-ı Esâsî’nin kuvvetler ayrılığını temel alan parlamenter demokratik bir cumhuriyet hedeflemesi ve bü­tün sınıfsal-dinsel imtiyazların iptal edilmesi önemliydi. “Kırım gençleri heyet-i icraiyyesinin maksadı, bu Kânûn-ı Esâsî’nin kabulü üzerine ilan olunan Kırım istiklalinden sonra, diğer millet­lerin de iştirak ettirileceği umu­mi intihabat ile Kırım Kurulta­yı’nı toplamak ve orada da umum Kırım’a mahsus bir Kânûn-ı Esâsî yürürlüğe koymak” dene­rek, diğer milliyetlerden insan­ların da bu bölgesel-bağımsız yapıya katılması hedeflenmişti. Yeni cumhuriyetin başkanı Numan Çelebicihan bunu şöyle ifade ediyordu: “Qırım Yarıma­dası’nda türlü renklerde bir çoq zarif güller, şebboylar, zanbaqlar, laleler vardır ve bu ruhnevaz çiçeklerin hepsinin kendilerine mahsus bir güzelliği, özlerine mahsus Latif qoquları var. Bu güller, bu çiçekler Qırım’da yaşayan milletler: Tatar, Rus, Ermeni, Yehudi, Rum, Nemse ve başqalarıdır. Qurultayın maqsadı bunları bir yerde toplayup, hep­sinden güzel ve nefis bir buket yapmaqtır. Güzel Qırım adasında haqiqiy medeniy bir İsviçre tesis itmektir. Tatar Qurultay’ı yalınız Tatarlar’ı degil, asırlardan beri Tatarlar ile beraber qardaşça yaşayakelmiş diger milletleri de tüşünüyür. Onları da işe davet iderek, onlarle beraber qol qola virüp kitecektir. Tatar, bu işte bir amir degil, belki bir müteşebbis, yalınız bir inisiyatörlük vazifesi­ni icra edecektir”.

Gundemin_Tarihi_3
1917 Aralık’ında kurultayın toplanması, başkent Bahçesaray’da büyük heyecana yolaçmıştı.

Kurultay ile ayı zamanda Sivastopol’da bir Bolşevik dev­rimci komite oluşturuldu ve silah zoruyla Kırım’daki iktidarı tehdit etmeye başladı. Bolşevikler 14 Ocak 1918’de Simferopol’ü ele­geçirdi ve Numan Çelebicihan’ı tutukladı. Çelebicihan öldürüle­cek ve cesedi denize atılacaktı.

Kasım 1920’de Lenin’in Kırım’a gönderdiği Sultan Galiyev’in verdiği rapor üze­rine, 1921’de Tatarlar’ı gözeten bir özerk cumhuriyet kuruldu; ancak 1927’den itibaren onlar da tasfiye edilecekti.