16. yüzyıl ortalarında İstanbul’da açılmaya başlayan kahvehaneler, 4. Murat devrindeki yasaklardan sonra 17. yüzyıl ortalarında artık şehir dokusunun ayrılmaz bir parçası oldu.
“Ehl-i irfân arasında bir ziyâfet büsbütün
İki fincân kahve ilen bir tutam keskin tütün!”
İlkin Etiyopya’da bir yiyecek çeşidiydi. 15. yüzyılın başlarında Yemen’de içecek olarak nam saldı. Damaklardaki sert tadı ve kanda yarattığı sihirli tesir, gece-gündüz ibadet için yanıp tutuşan dünyayı boşvermişleri dinç tutuyordu. 16. yüzyıl’da Mekke’ye ve Kahire’ye, ardından dünyaya adını duyuracağı şehre, İstanbul’a vardı.
Kâtip Çelebi’ye göre kente ilk kahve 1543’te indirildi. Tarihçi Âlî’ye göre 1553’te, Peçevî’ye göre ise 1555’te kahvehaneler açıldı. Kahve hakkında bin türlü söylenti çıktı. Müftüler fetva yazdılar: İbadetin parçası olduğu, kulluk etmek için adamı diri tuttuğu da söylendi; kahve içilen yerlerde gıybet, kumar ve açık-saçık sözlerin gırla gittiği ve kahvenin sapkınların içeceği olduğu da…
Şeyhülislam Ebüssuud Efendi’ye göre (öl. 1574) kahvehanelerde insanların toplanarak tavla ve satranç oynamaları ve boş sohbet, onları ibadetlerinden alıkoyuyordu. 1592’de fetva veren Şeyhülislam Bostanzâde Mehmed Efendi lehte rey bildirdi, kahvenin faydalarını şiirinde saymakla bitiremedi. Ancak yine de kahveye yönelen şüpheci bakış, gümrük vergisinin iki katına çıkarılmasına yol açmıştı.
1565’te ilk kahvehane yasaklarından biri Eyüp’te uygulandı. 1568’de Suriçi İstanbul’da ve Galata’da kahvehaneler kapatıldı. Kahvenin ve müttefiki tütünün en haşin düşmanı 4. Murat’tı. 1633’te Cibali’den tüm İstanbul’a yayılan dehşet verici bir yangın padişahın sabrını taşırdı. Sözlerine çok itimat ettiği Kadızade Mehmed Efendi, Şeyhülislam Ahizâde Hüseyin’den de fetva alarak tütünü en fena bid’at olarak vasıfladı. Sadece Eyüp’te 120 kahvehane Yeniçeri balyozunun altında kaldı. 4. Mehmet’in saltanatının (1648-1687) ilk yıllarında yasakların kaldırılması, Kâtip Çelebi ve Solakzâde’ye derin bir nefes aldırmıştı; hadiseyi sevinçle karşıladılar. Zira kimilerine göre kahvehaneler ilim erbabının toplandığı yerlerdi. 1720 şenliğini anlatan Şair Vehbi şöyle demişti: “Ehl-i irfân arasında bir ziyâfet büsbütün / İki fincân kahve ilen bir tutam keskin tütün!”
Kahve 17. yüzyılda meşruluğunu ispatladı, devlet erkânının resmî toplantılarında da ikram edilir oldu. Venedik’te ilk kahvehane 1615’te açılmıştı. 1650’de Londra’da, 1651’de Viyana’da ve 1669’da Paris’te ilk kahvehaneler açıldı.