Osmanlılar, 1402’de Timurlular tarafından parçalandıktan sonra güçlü bir kimlik ve imaj yaratmak için birbirinden bağımsız yazarlarla şecere arayışına girdi. Kurgu ve gerçek arasında yazılan eserler ve Osmanlıların “kendi kendine yeten bir tarih”e ulaşma çabasında Fatih’ler, Yavuz’lar, Kanunî’ler… “Altın tarih” peşinde oluşturulan imajlar…
Burçlar; karakteri, ruh hâllerini, meslekleri belirleyen bir ölçüt olarak çok eskiden beri insan neslinin hafızasında. Önceleri gökbilim ile karıştırılan yıldız falı-ilmi, günümüzde kimileri için evreni anlamakta hâlâ geçerli bir rehber, kimileri içinse safi safsata. Bugünü anlamaktaki rolü tartışılsa da geçmişte savaş zamanlarının, alım satımların, kritik kararların yıldızlar rehberliğinde alındığı hatırlandığında burçlar/gezegenler, tarihi anlamak için epeyce önemli.
Kudret, korku ve kin tutuculukla özdeşleşen filler Afrika-Avrasya dünyasının en sembolik hayvanlarından biriydi. Ağır hareketi, güçlü yapısı ve kendi âlemi içindeki rakipsizliğiyle insanları kıskandırıyordu. Sonunda insan ona sahip oldu. Bozkırda at üstünde oradan oraya hareket eden ve yerleşecek yeni yurtlar arayan hızlı-aceleci Türkler ve Moğollar için pek kullanışlı sayılmazlardı.