Osmanlılar, 1402’de Timurlular tarafından parçalandıktan sonra güçlü bir kimlik ve imaj yaratmak için birbirinden bağımsız yazarlarla şecere arayışına girdi. Kurgu ve gerçek arasında yazılan eserler ve Osmanlıların “kendi kendine yeten bir tarih”e ulaşma çabasında Fatih’ler, Yavuz’lar, Kanunî’ler… “Altın tarih” peşinde oluşturulan imajlar…
Osmanlıların ilk defa ne zaman tarih yazdıklarını kestirmek güçtür; elimizdeki kaynakların tümü 1402’de Timur’a karşı girişilen Ankara Savaşı’ndan sonrasına dayanır. Mevcut en eski tarih metni Şair Ahmedî’nin 1402-1410 arasında yazılmış İskendernâme ekidir. Burada bir Oğuz vurgusu yapılırsa da çok ayrıntıya girilmez.
2. Murad’ın emriyle 1423-1437 arasında bir Selçuklu tarihi yazarak Osmanlıları yakın Anadolu Türk-İslâm geçmişine bağlayan Yazıcızâde Ali, onların Oğuzların Kayı boyundan geldiğini ve Selçuklularla “uzaktan” akraba olduklarını söyler. Orhan Gazi’nin imamı Yahşi Fakih’ten faydalanarak 1476-1481 arasında yazan Âşıkpaşazâde ise Osman, Ertuğrul, Süleyman Şah, Kaya Alp, Kızıl Boğa diye uzayan ve Nuh oğlu Yafes’e kadar çıkan çoğu kurgusal bir kütük verir. Hikayesi pek tutulmayan Şair Enverî ise 1465 tarihli Düsturnâme’sinde Moğolları çağrıştıran, Selçuklu ve Seyyidler soyuna bağlanan alaşım bir şecere verir: Osman, Ertuğrul, Gündüz Alp, Şahmelik, Süleyman, Gazan (İlhanlı Gazan Han?), Ermiş, Çalış (Kutalmış’ın kızını alır), Tuğrul, Kayı, Oğuz Süleyman (bir Selçuklu prensesiyle evlenir), Oğuz Turunç Hatun (Ayyaz b. Osman isimli seyyidle evlenir), Oğuz Tümen Han. 15. yüzyıldan Kemal isimli bir tarihçi ise Selâtinnâme adlı eserinde Ertuğrul’un 1. Alaeddin Keykubad’a “Selçuk Han senin de benim de dedemdi” dediğini söyletir.

Âdem’e kadar varız
16. yüzyılda Kanunî döneminde Derviş Mehmed tarafından yazılan Subhatü’l-ahbâr, peygamber ve hükümdarların Hz. Âdem’e kadar çıkan şecerelerini içerir. Safevîler hâlen Anadolu üzerinde Osmanlılara rakip konumundaydı ve Hindistan’da Timur oğullarından Babürlüler at oynatıyordu. Üstelik hicrî 1000 yıl yaklaşırken üç devlet hükümdarı da tüm Müslümanlar üzerinde egemenlik iddia edebilmek için mehdilik-kutbluk yarışına girmişti. Böyle bir şecere kitabının yazılması, artık düşük yoğunluklu bir çatışma hâlinde süregiden bu rekabetle ilişkili olmalıydı. Bu sayfada ortada Cengiz Han gösterilirken solunda Bakı Ağa isimli kurgusal bir Osmanlı ecdadı resmedilmiş. Osman’a kadar sayfalar boyu inen bir hat, “Cengiz evlatları, üzerimizde egemenlik iddia edemez” diyor sanki. Eser 17. yüzyılda resimlendi ve 2. Viyana Savaşı’nda Avusturyalıların eline geçti (Derviş Mehmed, Subhatü’l-ahbâr, res. Hüseyin İstanbulî, 1674. Avusturya Ulusal Ktp., COD. AF. 50).
#tarih’in Mayıs 2023 sayısı tüm Türkiye’de bayide…