2000’li yıllara kadar İstanbul-Bâbıâli yokuşundan aşağıya inerken İran Konsolosluğu duvarına dayalı tezgahlarda görülen halk kitapları, cenknameler, inananlarla kafirler arasındaki savaşları anlatır. Naif görsel malzemeleri, kahramanlık temalı kapakları, ucuz maliyetli kağıt malzemesi, vurucu ve dikkati çekici isimleriyle cazip bir yayın kolu haline gelen bu kitaplar, bir dönemin “best-seller”larıdır.
Türk kültür ve inanç dünyasında cenknameler önemli bir yer tutar. İlk örnekleri 13. yüzyıla kadar giden bu eserler, önceleri İslâmiyet’in tanıtılması için kaleme alınmış; daha sonraları ise liderlik, askerî başarı, üstün kişilik, güç ve kuvvetli önderlik gibi duygu ve nitelikleri ifade eden dinî kahramanlık hikâyelerine evrilmiştir.
Dindar, vatansever, kahraman insan tipini Hazreti Ali gibi bir İslâm büyüğünün şahsında simgeleştiren eserler, Anadolu-Türk toplumunda geniş kabul görmüştür. Kimi zaman anonim kimi zaman bir yazar tarafından kaleme aldığı saptanan bu eserlerin yüzyıllar boyunca hem yazılı hem de basılı örneklerine rastlanır. Dede Korkud, Danişmend Gazi gibi destan kahramanlarının sazlı-sözlü anlatılarını terennüm eden ozanlardan günümüze, Türkiye Cumhuriyeti’ne bu konuda yüzlerce eser görmek mümkündür.
Cumhuriyet döneminde özellikle İstanbul’da Beyazıt ve Babıâli çevresindeki kitapevleri Hz. Ali cenknamelerini sıkça basmışlardır. Bu eserlerde Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, Hz. Fatıma, Muhammed b. el-Hanefi gibi önemli şahsiyetler kahraman tipler olarak karşımıza çıkar. Kahramanlar daima iyiyi, güzeli ve doğruluğu sembolize eder. Mücadele, inananlar ile kafirler arasındadır. Eserlerde müslim-gayrimüslim çatışması görülür. Hem düzyazı hem de şiirsel olarak kaleme alınmış cenknamelerden, daha çok düzyazı olanları cumhuriyet döneminde basılmıştır.
2000’lere kadar Bâbıâli’de köklü kitapçılar tarafından da basılan bu halk kitapları evlerde, köy kahvelerinde, umuma açık mekanlarda yüksek sesle topluca okunan, halkın ve ailenin dinî-millî duygularına hitap eden ve çok satan bir yayın ekolü hâlini almıştır. Naif görsel malzemeleri, zaman zaman savaş-kahramanlık temalı kapakları, ucuz maliyetli kağıt malzemesi, vurucu ve dikkati çekici isimleriyle ticari anlamda cazip bir yayın kolu olmuştur.
Bâbıâli yokuşundan aşağıya inerken İran Konsolosluğu duvarına dayalı tezgahlarda teşhir edilerek satılan bu halk kitaplarına günümüzde artık rastlanmamaktadır. Birbirini hem içerik hem kapak hem de başlık olarak taklit eden, hatta “birbirinin korsanı” diyebileceğimiz bu cenknamelerin bazıları imzalı bazıları ise rumuzlu olarak basılmıştır.
Bu tür kitapları firma imzasını koyarak yayımlayan en büyük yayınevi İstanbul Maarif Kitaphanesi’dir. Çoğunlukla 48 sayfalık kitapçıklar halinde basılan bu eserleri en son 1992’de Hazret-i Ali Cenkleri adı altında 448 sayfalık bir külliyat olarak basmıştır. Eserleri kaleme alanın yazılı olmadığı kitap, bu yayınevinin 1992’ye kadar bastığı bu tür kitapların biraraya toplanmış hâlidir.
Bâbıâli’de başta İstanbul Maarif Kitaphanesi olmak üzere Emniyet Kitabevi, Sağlam Kitabevi, Ayyıldız Kitabevi, Ak Pınar Yayınevi, Bozkurt Kitabevi, Abdullah Şenyıldız Kitabevi gibi yayımcılar cenknamelerden bol bol basmış, halka ulaştırmıştır. Baskı adetleri ve baskı sayıları henüz bilgimiz dışında olan bu eserlerin toplu bir bibliyografyası da yoktur.
Bâbıâli’de Selami Münir Yurdatap, Daniş Remzi Korok, G. Tanrıkulu, Muharrem Zeki Korgunal, Şadan Enis, Alaattin Sağlam gibi imzalar bu eserlerin üretken yazarlarıdır. P. G., N. B., P. G., M. P., Ay ile Yıldız gibi rumuzlu imzalara da bu tür kitaplarda rastlanır. Bazıları hem içerik hem de tasarım olarak birbirilerinin kötü taklidi sayılabilecek eserler, ilginç kapaklı, din ve kahramanlık içerikli, halk kitlelerine hitap eden ucuz halk kitapları olarak Bâbıâli tarihinde yerlerini almışlardır.