MÖ 334’te Makedonya’dan 35 bin askerle yola çıktığında henüz 22 yaşındaydı. 33 yaşında öldüğünde ise, Hindistan’a dek uzanan dünyanın en büyük imparatorluğunu kurmuştu. Büyük İskender’in onsekiz ay süren Türkiye serüvenini #tarih uzmanları araştırdı; bugünkü coğrafyada onun izinden yürüdü.
Anadolu: Dünya fatihinin staj coğrafyası
BARRY STRAUSS
Büyük İskender’in, antik dünyanın o güne kadarki en geniş imparatorluğu olan Pers İmparatorluğu’nu fethetmesi MÖ 334’ten 326’ya kadar sekiz yıl sürdü. Yaklaşık Mayıs 334’ten Kasım 333’e kadar seferinin ilk 18 ayını, Anadolu’da geçirdi. Bu aylar, karada kesin sonuç verirken denizde soru işaretlerine yol açtı.
İskender’in ordusu karadaki savaşlarda Persleri iki kez büyük bozguna uğrattı: İlki Haziran 334’te Anadolu’nun kuzeybatısındaki Granikos Nehri savaşı, ikincisi ise Kasım 333’te Suriye Kapıları denilen dağlardaki geçitte, İssos’ta oldu. Granikos (Biga) çayında, İskender Pers İmparatorluğu’nun batı Anadolu’daki satraplarından ve onlara bağlı Yunanlı paralı askerlerden oluşan bir orduyu yendi. Bu zafer sayesinde Anadolu’nun büyük bölümü önünde açılmış oldu. İssos’ta (Dörtyol) ise Pers Kralı III. Darius’un bizzat komuta ettiği çok daha geniş bir düşman ordusunu yendi; bu zafer de Suriye’nin, ardından Pers İmparatorluğu’nun Mezopotamya’nın batısında kalan diğer topraklarını açtı.
Deniz seferi daha zor oldu. İskender’in donanması, çok daha fazla gemiye ve Rodoslu Memnon gibi eşsiz bir Yunanlı amirale sahip olan Pers deniz kuvvetleriyle yenişemedi. Bunu bilen İskender tam olarak güvenemediği müttefiklerinden, Yunan site-devletlerinden oluşmuş donanmasını dağıttı. İskender’in stratejisi, düşman donanmasını donanma üslerini kullanmalarına izin vermeyerek karada yenmek oldu. Bunu başarabilmek için gerekli kuşatma makineleri vardı. 334’te Miletos’u aldı ancak Halikarnassos’ta kısmi bir başarı sağlayabildi; kentin kalelerinden biri ve liman Perslerin elinde kaldı. Böylece Memnon kaçabildi. İskender’in şansına bu tehlikeli düşman ertesi yıl, büyük ihtimalle hastalık sonucu öldü ve böylece Yunanistan’a yönelik Pers deniz saldırısı durdu. Aksi takdirde İskender için yeni bir cephe açılacak ve onu geri dönmeye zorlayabilecekti. Ancak İskender doğuya doğru ilerlerken Pers donanması konusunda endişelenmeye devam etti. Anadolu’dan ayrıldıktan sonra 332’de Tyre (Sur, bugün Lübnan’da) önünde zor bir kuşatmaya girişmek zorunda kaldı.
İskender’in Anadolu’da geçirdiği aylar, Makedonya’yı terkettiğinde boşalmış olan hazinesini de doldurdu. Gittiği her yerde Pers yanlısı yönetimleri devirerek Makedonya yanlısı yönetimleri yerleştirdi ama vergi de koydu. Parasız hiçbir savaş mümkün olmadığından İskender’in Anadolu seferinin bu yönü asla küçümsenmemelidir.
İskender’in Anadolu macerası sırf başarıdan ibaret değildi. Üç kente yaptığı saldırıları durdurarak geri çekilmek zorunda kaldı: Myndus, Termessos ve Sillyon’u alamadı. Tarsus’ta hastalandı; bir süre öleceğinden şüphelenildi, sonra iyileşti. İskender Anadolu’da ayrıca propaganda silahını kullanarak bu tür başarısızlıklardan kurtulma becerisini de gösterdi.
Bunun en iyi görüldüğü olay, 333 ilkbaharında Gordion’da oldu. İskender orada çözülmesi olanaksız bir düğümü çözerek Pers İmparatorluğunu yeneceği konusundaki kehaneti “doğruladı”: Düğümü kılıcıyla keserek “çözdü.” Bu olay, güçlükleri aşacak, göz kamaştıran, genç bir kahraman olarak İskender efsanesini doğurdu.
Anadolu’dan sonra çok çetin savaşlar onu bekliyordu ama İskender’in önceki başarıları zaferinin temeli oldu.
Çeviren: Ayşen Gür