20. yüzyılın en sıradışı sanatçılarından, metafizik (fizikötesi) resim akımının öncüsü Giorgio de Chirico, kapsamlı bir sergisiyle ilk kez Türkiye’de.
Gerçeküstü bir dış dünyanın, hayal ile gerçeğin kaynaştığı resimlerin yaratıcısı ressam Giorgio de Chirico (1888–1978), çocukluk yıllarını tarih kokan, mitolojinin beşiği Yunanistan’da geçirirken, aynı zamanda ülkesi İtalya’nın geçmişine duyduğu hayranlıkla büyüdü. Népo lakabıyla da bilinen De Chirico, sanat eğitimini Münih Güzel Sanatlar Akademisi’nde tamamladı; burada Nietzsche, Schopenhauer, Otto Weininger gibi Alman felsefesinin önemli isimlerini tanıdı ve sanatını derinden etkileyecek filozofların metinleri üzerinde çalıştı.
De Chirico’nun kendine özgü sembolik üslubu, birbiriyle ilgisiz görünen nesneleri ve mekânları resimlerinde bir araya getirerek kullanması 20. yüzyıl sanatı ve özellikle gerçeküstücü akım üzerinde çok güçlü bir etki yaptı. Salvador Dali, Max Ernst, René Magritte gibi gerçeküstücü akımın önemli isimleri De Chirico’dan etkilendiklerini itiraf etmiş, hatta Yves Tanguy ilk kez Népo’nun bir resmini gördükten sonra eline fırça alarak resim yapmaya başladığını söylemişti.
Roma, Giorgio ve Isa de Chirico Vakfı işbirliğiyle Pera Müzesi’nde düzenlenen sergi De Chirico’nun yaklaşık 70 resim, 2 litografi serisi, 10 heykeliyle kapsamlı bir içerik sunuyor ve sanatçının 1909 tarihli en erken eserlerinden biri de dahil olmak üzere, 1920’lerden 1970’lerin ortalarındaki son dönem yapıtlarına uzanan geniş bir seçkiden oluşuyor. Mitoloji ve melankoliyle dolu bir atmosfer sunan De Chirico’nun ıssız meydanları, tekinsiz gölgeleri, geometrik objeleri, gizemli heykelleri ve vitrin mankenleri sanatseverleri gündüz gözüyle alışılmışın dışında bir düşler alemine davet ediyor.