106 yaşında vefat eden Cahit Tanyol, Türk sosyoloji biliminin kurucu hocalarındandı. Akademik eserlerinin yanı sıra felsefe-edebiyat üzerine yazdığı onlarca kitap-makaleyle, benzersiz şiirleriyle hatırlanacak.
Nizip’te, 1914’te doğan Cahit Tanyol, Adana Öğretmen Okulu, Ankara Gazi Terbiye Enstitüsü Edebiyat (1935) ve İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde (1944) okudu. “Schopenhauer’de Ahlakın Temeli”, “Haz ve Elemin Ahlakta Yeri”, “Örf ve Adetler Sosyolojisi Açısından Sanat ve Ahlak” konulu akademik araştırmaları yaptı. Türkçe, edebiyat ve felsefe öğretmeni olarak görev yaptıktan sonra 1961’de profesör oldu.
Şiir ve yazıları 1928’den 1932’ye kadar Servet-i Fünun, Yenilik, İçtihat; sonraları Aramak, Varlık, Değirmen, Akademi, İnsan, Aile-Küçük Dergi, Yeni İnsan, Yön, Hisar, Realite, Türk Yurdu dergilerinde yayımlandı. Yeni Sabah, Cumhuriyet, Milliyet, Son Telgraf, Güneş gibi gazetelerde yazılar kaleme aldı. Pek çok ülkede düzenlenen uluslararası sosyoloji kongrelerine katıldı. Şair Tuğrul Tanyol’un babasıdır.
Akademik çalışmaları dışında pek çok edebiyatçı ile arkadaş olan Cahit Tanyol, özellikle Yahya Kemal’in yakın çevresinde bulunmuş insanlardandı. Yahya Kemal’in, Cahit Tanyol’u çok takdir ettiğini, kendisini “dâhi çocuk” olarak görüp dostlarına tavsiye ettiğini Doğan Nadi’den naklen Beşir Ayvazoğlu yazıyor. Yine Ayvazoğlu’na göre, Yahya Kemal bir ara Cahit Tanyol’a hayatını anlatan bir kitap yazdırmak istemiş fakat bir süre sonra bundan vazgeçmiş. Cahit Tanyol 1985’te edebiyat anılarını, Türk Edebiyatında Yahya Kemal isimli kitabında yayımlamıştı.
11 Ağustos’ta 106 yaşında kaybettiğimiz Cahit Hoca’yı, Adana Mıntıkası Maarif Mecmuası’nda yayımlanan ilk manzumesi “Gurub” ile anıyoruz:
Bestelerken akşamın son hüznünü bülbüller,
Mağribde veda eden Güneşi örtmüş tüller!
Sessiz bir hasta gibi sayık- larken kainât,
Sessiz sedasız yine gurub ediyor heyhât!
Bütün cihana germiş haya- let kanadını.
Teşyi’ ediyor gönüller batan güzel kadını.
Bir mâteme bürünmüş şim- di dumanlı dağlar
Leylâsını kaybeden Mecnu- nun melâli var..
Secde ediyor şimdi semalar, yerle deniz.
Ufûl eden güneşden ufka kalmıyor iz..
Bürüdü etrafını ufkun yine alevler,
Sükûta vardı şimdi; dağlar, dereler, her yer
Sürüyle bir çoban avdet edi- yor yine,
Kavalını uydurmuş tabiatın hüznüne!
Yükselirken kavalın ilahî ha- zin sesi,
Akşamın gönüllere dolar ul- vî bestesi.
(ŞİİRİN YAYINLANDIĞI YER: ADANA MINTIKASI MAARİF MECMUASI, SENE:1, CİLT: 1, SAYI: 5, 15 MAYIS 1928)