Kasım
sayımız çıktı

İSTANBUL’A KIŞ GELMEDENTÜRKİYE’YE KIŞ GELMEZ

1929 ve 1954 yıllarının Ocak-Mart ayları arasında yaşanan müthiş soğuklar, biraz da buzlarla kaplanmış Boğaz fotoğrafları sayesinde hatıralarda “büyük İstanbul kışları” olarak yer ettiler. Oysa ikisi de bütün Türkiye’yi hatta Avrupa’yı donduran yaman kışlardı. Karakışın sıkıntılarını, trajedilerini bütün ülke yaşadı. Güneş yüzünü gösterdiğinde bütün memleket derdini karda eğlenerek dağıtmaya çalıştı. Ama basının kalbi İstanbul’da atıyordu, tarihe kalan malzeme de doğal olarak İstanbul merkezli oldu. Gazetecilerin meşhur “İstanbul’a kış gelmeden Türkiye’ye kış gelmez” lafı belki de hiç o yıllardaki kadar gerçeği yansıtmamıştı…

Yoğun kar fırtınasında göz gözü görmüyor, Galata Köprüsü’nde tipiye yakalananlar zorlukla yürüyor, 19 Ocak 1929. (Yapı Kredi Tarihi Arşiv Müzesi, Selahattin Giz koleksiyonu).
Şiddetli kar yağışı nedeniyle tenhalaşan sokaklar, tipi altında buzlu zeminde ilerlemeye çalışan Yedikule- Sirkeci tramvayı, 1 Şubat 1929.
Zorlu hava koşullarında iskeleye yanaşmayı başaran bir Şirketi Hayriye vapurundan inen yolcular, 4 Mart 1929.
Cağaloğlu’ndaki İran Sefareti önünde yollara kömür tozu döken belediye işçileri, 6 Şubat 1929.
Sultanhamam’da bir yazmacı dükkanı. Dükkan sahibi karları temizlerken gelip geçenler onu seyrediyor, 7 Şubat 1929
Galata rıhtımında bağlı bir Şirketi Hayriye vapurunun üzerinde biriken karları temizleyen görevliler, 3 Şubat 1929.
Bindikleri tren kara saplandığı için raylarda yürüyerek evlerine ulaşmaya çalışan yolcular (solda). Göztepe ve Erenköy istasyonları civarında demiryolunu açık tutmak için karları küreyen işçiler, Şubat 1929.
Sultanahmet Cezaevi’nin önüde kartopu oynayarak kar tatilinin keyfini çıkartan çocuklar, 11 Şubat 1929.
11 Şubat’ı 12 Şubat’a bağlayan gece Troçki’nin İstanbul’a gelişini görüntülemek için dondurucu soğukta bekleyen foto muhabirleri. Soldan: Faik (Şenol), Âli (Ersan), Namık (Görgüç), Hilmi (Şahenk). Troçki basını şaşırtarak İstanbul’a Büyükdere’den ayak basınca basın fotoğrafçıları amaçlarına ulaşamamıştı.
Vefa Orta Mektebi önünde kar tatilini bayram sevinciyle karşılayan öğrencilerin görüntüsü Brueghel’in tablolarından alınmış bir detayı andırıyor, 11 Şubat 1929.
Fotoğrafın üzerine elyazısıyla “1 Mart 1929 Cuma günü İstanbul boğazının Tuna’dan gelen buzlarla istila edilmesi” notu düşülmüş.
Bebek koyunda buzların üzerinde poz veren maceraperest İstanbullular, 2 Mart 1929 (Bahattin Öztuncay koleksiyonu).
Buzlar arasında yolunu bulmaya çalışan bir kayığın içinde Beylerbeyi sahiline ulaşmaya çabalayan iki kişi, 3 Mart 1929.
Bir geminin güvertesinden buzlar tarafından kuşatılmış Dolmabahçe Sarayı sahili, 28 Mart 1954.
Boğaz’a inen buzlar o kadar yoğundu ki, Hürriyet gazetesi 26 Şubat 1954 tarihli nüshasında “Dün Boğaz’ı yaya geçmek kabil oldu!” manşetini atmıştı.

Beyazıt’ta, İstanbul
Üniversitesi bahçesinde bir
grup kız öğrenci, ellerinde
kartoplarıyla ‘kış hatırası’
pozu veriyor, 26 Ocak 1954.

Anadoluhisarı-Küçüksu arasındaki yalılardan birinin önündeki buzadayı fetheden iki arkadaş, 26 Şubat 1954.

İSTANBUL’UN ESASLI KIŞLARI

Haliç’te don

Bizans kayıtlarında yer alan sert kışların en eskilerinden biri İmparator Valens’in saltanatının son yılında yaşandı. Haliç’in bazı bölgeleri buz tuttu.

401

Gazap soğukları

İmparator Arkadios döneminde 20 gün süren sert kış Haliç ve Boğaz’ı kısmen dondurdu. Bizanslılar soğukların Tanrı’nın verdiği bir ceza olduğuna inandı.

739

İsa indi, kış vurdu

Boğaziçi buzlarla kaplandı. Halk bu sefer, saray kapısının üzerindeki İsa tasvirini indirten İmparator III. Leon’u şiddetli kışın baş sorumlusu ilan etti.

753

Boğaz’a dönen buzlar

Marmara’da Karadeniz’den gelen buz kütleleri görüldü. Haliç ve Salıpazarı önündeki buzlar daha sonra akıntının etkisiyle Boğaziçi kıyılarına sürüklendi.

755

Surlar hasar gördü

Boğaziçi, Haliç ve Karadeniz’in bir bölümü dondu. Buzullar, Sarayburnu ve Cankurtaran tarafındaki deniz surlarına hasar verdi.

763

Buzul kaleleri

Tarihçi Theofanes ve Zonoras’a göre İstanbul’da yaşanan en sert kışlardandı. Rivayete göre donan denizdeki devasa buzlar şehir surları yüksekliğine erişti.

928

En uzun kış

Dört ay süren kış şehir ahalisini eve hapsetti. Şehir ıssızlığa gömüldü, kiliseler günlerce açılmadı. Felaketin bir an önce bitmesi için ayinler düzenlendi.

1573

Ekmek ateş pahası

Kış çok sert geçti. Un tedariğinde zorluk yaşadıklarını öne süren fırıncılar narh istedi, ekmek fiyatları yükseldi, ekmek sıkıntısı başgösterdi.

1595

Kar altında 19 tabut

Halk kış afetini III. Mehmet’in 19 kardeşini boğdurmasına yordu. Rivayete göre 27 Ocak 1595 günü lapa lapa kar yağarken saraydan 19 tabut çıkıyordu.

1621

Şehzadenin ahı tuttu

Haliç ve Boğaz buzla kaplandı, Sarayburnu-Üsküdar arası dondu. Bu kez karakışın nedeni II. Osman’ın 15 yaşındaki Şehzade Mehmet’i boğdurmasıydı.

1689

Haziran’da soğuk duş

Haziran ayındaki şiddetli fırtına İstanbul kıyılarını vurdu. Boğaz sahillerinde ve kayıkhanelerde büyük hasara ve 500’den fazla can kaybına neden oldu.

1658

Vakanüvisin kış notu

Boğaz buz kesince Seyyid Hakim Efendi tarihe not düştü: “Buz üstünden geçen bir kimse geldi dedi tarihin/Deniz altmış sekizde dondu buzdan bendeniz geçtim.

1739-1740

Eksik oruç, feci kış

Kış 1739 sonundan 1740 Şubatına dek sürdü. Halk afeti, bayramın ilk günüyle arifenin karıştırılmasına, I. Mahmud dahil herkesin eksik oruç tutmasına bağladı.

1751

Kar çatıları çökertti

Selli, kasırgalı, vebalı sonbaharı, karlı kıyametlı bir kış izledi. Ağaçlar köklerinden koparak sürükeklendi, damlarda biriken kar nedeniyle evlerin çatıları çöktü.

1755

Padişahla gelen soğuk

Yılın başında, III. Osman’ın tahta çıkışından sonra başlayan 20 günlük soğuklar İstanbullular tarafından saltanat değişikliğinin uğursuzluğuna bağlandı.

1779

Eyüp, Hasköy dondu

İstanbul limanının bir bölümüyle Eyüp ile Hasköy arasındaki bölge dondu. Halk bu bölgelerden yürüyerek karşı kıyıya geçti.

1785

Gemi batıran fırtına

Şubat ayında çok şiddetli bir fırtına oldu. Birkaç dakika içinde Boğaz’da 30’dan fazla sandal, Boğaz’ın Karadeniz’e açıldığı noktada 17 gemi battı.

1805

Beyaza kesen Nisan

Nisan ayında İstanbul günlerce süren kar yağışının etkisiyle ıssızlığa gömüldü. Şiddetli soğuk yüzünden şehirde gıda kıtlığı yaşandı.

1811

Felaket yağmurları

Aşırı yağışların sebep olduğu sel baskınlarında Eyüp, Aksaray ve Beşiktaş büyük zarar gördü. Dükkanlar kullanılamaz, evler oturulamaz hale geldi.

1823 ve 1857

Yakacak sıkıntısı

Her iki yılın kışında da Haliç dondu. 1857’de Mühendis Mektebi hocası Bostancızade Mustafa Efendi arabasıyla karşıya geçerek tarihe not düştü.

1862 ve 1878

Sular dondu, susuz kalındı

Haliç ve Boğaziçi irili ufaklı buzlarla kaplandı. 1878’de şehrin su kaynakları donunca şehirde büyük bir su sıkıntısı yaşandı.

1918

Savaş ve karakış

1. Dünya Savaşı’nın sonlarında tüm dünyada çok soğuk bir kış yaşandı. 15 Ocak’ta başlayan kar yağışı İstanbul’daki savaş yokluğunu artırdı, vapular mahsur kaldı.

1927

Esas kışın öncüsü

İstanbul’un sayılı kışlarından biri yaşandı. Şehrin maruz kaldığı yoğun kar yağışı, adeta iki sene sonra gelecek olan dehşetli soğukların habercisi oldu.

1928

Tuna’dan inen buzlar

Tuna nehri buz tuttu, çözülen buz parçaları Karadeniz’den Boğaz’a ve Haliç’in ağzına kadar indi. Bu nedenle 1928 ve 1929 kışları hep birbirine karıştırıldı.