Napoléon Bonaparte ordusunda savaşıp madalyalar kazanan Giuseppe Fieschi, zamanla gözden düşmüş, suç batağına saplanmıştır. Fransız Devrimi’nden sonraki gelişmelerden hiç memnun olmayan cumhuriyetçiler, kral Louis Philippe’i ortadan kaldırmak için bu eski askerle anlaşırlar. Fieschi’nin hazırladığı 25 namluluk makineden çıkan kurşunlar kralı öldürmez ama 18 kişi hayatını kaybeder. Fieschi ve destekçileri giyotine, kral İngiltere’ye yollanır.
NEDİM YÜKSEL
Yıl 1815. Fransa 26 yıl içinde önce monarşi, sonra cumhuriyet, ardından imparatorluk derken yine monarşide karar kılar ve XVIII. Louis’yi yeni Fransa kralı ilan eder (neden XVI’dan XVIII’e atlandığını merak edenler için: XVII numara daha 10 yaşında ince hastalıktan gitmişti). “Arzulanan” kral 1824 yılında başı gövdesinden ayrılmadan aşırı sişmanlık, damla hastalığı ve kangren gibi doğal nedenlerle ölünce, yerine en küçük kardeşi X. Charles geçer.
Tahta geçtiğinde 67 yaşında olmasına karşın ağabeyinden daha az şişman ve daha sağlıklı olan Charles, geçen 35 yıl içinde olanlardan pek de hoşnut değildir. İlk iş olarak başbakanının eline, meclisin onaylamasını istediği “kanun hükmünde kararname”leri tutuşturur. Bunların içinde devrim sonrası toprakları ellerinden alınan soylulara tazminat ödenmesi, din dışı davranışların cezalandırılması, verasetin yeniden en büyük erkek çocuğa geçmesi gibi hükümler vardır. Bir yıl sonra (halkın tepkisini çekmemek için 1775’den bu yana terkedilmiş olan) kralların kilisede kendilerini kutsal yağla mesh ettirip kutsamaları geleneğini canlandırır.
Öte yandan ekonomi kötülemiş, halk huzursuzlanmaya başlamıştır. Kralın destekçileri yapılan seçimleri kaybeder. Charles derhal başı derde giren her hükümdarın yapması gerekenleri yapar: Başbakanı azleder, olağanüstü hal ilan eder, anayasayı askıya alır, parlamentoyu fesheder, seçim kanununu değiştirir, basına sansür koyar, muhalif gazeteyi kapatır. Fakat tüm bu önlemlere karşın ne hayat pahalılığının önüne geçilebilmiştir ne de vatandaşın hoşnutsuzluğunun. Hatta bu arada Cezayir’i fethetmesi bile halkın gönlünü almaya yetmez. “Temmuz Devrimi” başlamıştır. Atalarının “başlarına” gelenleri yaşamak istemeyen Charles, Ağustos 1830’da kuzeni Louis Philippe’e gönderdiği bir beyanname ile tahtı (henüz on yaşına bile gelmemiş olan) torunu Henry’ye devrettiğini, Louis Philippe’i de kral naibi olarak atadığını bildirip, Kont Ponthieu takma adıyla Birleşik Krallığa gider.
Louis Philippe, koca Fransa krallığını bir çocuğun eline vermektense memleketi çok daha iyi yönetecek birinin başa geçmesinin daha doğru olacağı düşüncesindedir; bu kişi de kendisidir. Birkaç gün naiplik yaptıktan sonra kendini kral seçtirir. Geriye baktığı zaman bunun sandığı kadar doğru bir düşünce olmadığını anlayacaktır.
Gerçi o dönemde Fransızlar kendi icatları olan özgürlük, eşitlik, kardeşlik ve benzeri “soyut kavramları” 10-15 yıl içinde bir kenara bırakmışlardı ama, bu virüsler diğer Avrupa ülkelerine bulaşmıştır. 1820-1850 arasında Avrupa’nın birçok ülkesi karanlık günler geçirmektedir. Rusya’da Aralıkçı (Decembrist) ayaklanması bastırılmış; Belçika’da Felemenkler Hollanda’dan bağımsızlığını ilan etmiş; Polonyalı genç subayların başlattığı kalkışma kendini aynı zamanda Polonya kralı sayan Çar I. Nikola tarafından ezilmiş; Almanya’nın Westphalia eyaletinde zorunlu askerlik ve hayat pahalılığına sinirlenen halk sivil itaatsizlik eylemlerine başlayıp kira sözleşmelerini, vergi beyannamelerini ve askerlik kayıt belgelerini yakmışlar; Britanya’da kralın soylu, zengin ya da toprak sahibi olmayan kullarına da oy kullanma hakkı verilmesine yönelik gösteriler başlamıştır. Hatta, Osmanlı Devleti bile Tanzimat Fermanı’nı ilan ederek tüm vatandaşlarının (özellikle de gayrımüslimlerin) can ve mal güvenliğini sağlamaya, adaletli bir yargı ve vergi düzeni kurmaya, rüşveti önlemeye söz vermek durumunda kalmıştır. Sözün kısası, monarşiler için pek de sevimli bir dönem değildir.
Fransa’da ise Louis Philippe liberal görüntüsü ile burjuvaların desteğini, dışarıdan sade ve gösterişsiz bir yaşam sürüyor görüntüsü ile de halkın sevgisini kazanmıştır. Kendisine “Burjuva Hükümdar” ya da “Vatandaş Kral” gibi isimler takılır ama, yıllar geçmesine rağmen Fransa’da özene bezene kurdukları cumhuriyetin daha 15 yılı dolmadan ellerinden alınmasına içerleyen cumhuriyetçileri memnun etmek o kadar kolay olmaz. Bu yetmezmiş gibi zıt kanatta, tahtın gerçek varisinin 10 yaşındaki Henry olduğuna inanan ve Philippe’e tahtta oturan bir sahtekar gözüyle bakanların sayısı da azımsanacak gibi değildir. Zaman içinde Philippe’in gittikçe artan otokrat, muhafazakar ve mutlak monarşik tutumu birçok destekçisinin karşı tarafa geçmesine neden olur.
Sözü geçen hoşnutsuz cumhuriyetçiler arasında 61 yaşındaki saraç Pierre Morey ile bakkal ve İnsan Hakları Derneği Roma Şubesi Başkanı Theodore Pépin de vardır. Gençliğinde çeşitli eylemlere karışan Morey, derneğin 1833’te kral tarafından yasadışı ilan edilip kapatılmasına çok bozulmuştur. Kader onun önüne Korsikalı Giuseppe Fieschi’yi çıkaracaktır.
Napoléon Bonaparte ordusunda savaşıp madalyalar kazanan eski asker Giuseppe, o zamanlarda henüz tanımlanmamış olmakla birlikte, olası bir “travma sonrası stres bozukluğu” yaşamaktadır. Komutanına ihanet edip Avusturyalılar’a bilgi sattığı için ordudan tart edilen Giuseppe’nin ailesiyle ile de arası bozulmuş, kız kardeşi ve kayınbiraderiyle miras kavgasına girmiş, babadan bir şey kalmayacağı anlaşılınca inek çalmıs, ineğin kendisine ait olduğuna dair sahte evrak düzenlediği ortaya çıkınca hırsızlık ve sahtekarlık suçlarından 10 yıl hapse mahkum olmuştur. Hapiste dokuma ve kumaşçılık zenaatini öğrenen Giuseppe, cezasını tamamlayarak tahliye olur.
1830’a dek bir kumaş atölyesinde çalıştıktan sonra Louis Philippe’in çıkardığı aftan yararlanarak kendisinin teğmen rütbesiyle orduya geri alınması gerektiğini ve gösterdiği madalyaların bunu kanıtladığını iddia eder. Bu girişiminde bir dereceye kadar başarılı olur ve ancak çavuş rütbesiyle askere alınır. Askerde kendisi gibi afla geri dönen yarbay Gaspard Lavocat’nın takdirini kazanan Giuseppe, yine onun içişleri bakanlığına yaptığı tavsiye ile Paris Emniyet Genel Müdürü Jean-Jacques Baude’un emrinde cumhuriyetçilerin arasına ajan olarak gönderilir ve birçok komployu ortaya çıkartır. Bir yıl sonra Baude’un başarısız bulunarak görevden alınması Giuseppe’nin de yıldızını söndürür ve bir süre sonra yeterince takdir edilmediğinden yakınarak istifa eder. Hapisteki günlerinde tanışıp birlikte yaşadığı kadın arkadaşı Laurence Petit ile de arası bozulunca gidecek yeri kalmaz.
Giuseppe yine de pes etmez. 17. yüzyılda Kardinal Richelieu için inşa edilip onun ölümünden sonra kral sarayına, Louis Philippe’in döneminde de “AVM” ve kumarhaneye dönüşen Palais-Royal’in müdavimi olmakla kalmaz, içindeki bir mağazaya da müdür tayin edilir. Mağazadan çok kumarhane ile ilgilenen Giuseppe, kumar borçlarını ödeyebilmek için çalıştığı yerden zimmetine para geçirince mahkemelik olur. Zaten sabıkalı olan Giuseppe’nin okkalı bir ceza yememek için tek bir yolu kalmıştır: Ortadan kaybolmak.
Polis ajanı olarak çalıştığı günlerde tanıştığı komşusu saraç Pierre Morey ona yardım elini uzatır ve Giuseppe’yi evinde saklamaya başlar. Robespierre hayranı olan Morey’nin aklında cumhuriyetin eski güzel günlerine dönmekten başka bir şey yoktur. Buna ulaşmak için de öncelikle kraldan kurtulmak gerektiğini düşünmektedir. Üstüste yediği darbelerle herkese düşman olan Giuseppe ise, para dışında dostu kalmadığını bilmektedir. Pierre’e kendi tasarıladığı bir silahla yalnızca kralın değil, aynı zamanda kraliyet ailesinin de icabına bakabileceğini, ancak bu silahın 500 franka malolacağını söyler. Pierre gözleri parıldayarak arkadaşı bakkal Théodore’a koşar ve sonunda hayallerini gerçekleştirebilecek birini bulduğunu söyler, planını anlatır. Théodore da ikna olmuştur. İki ahbap ortaklaşa 500 frankı denkleştirip Giuseppe’ye verirler. Giuseppe 16 yaşında asker olup önce 1812’de Napoléon’un Moskova seferinde, sonra Napoli kralı Joachim Murat’nın ordusunda katıldığı savaşlarda üstün başarı göstermiş; sonra yeniden katıldığı orduda görevini yine başarıyla yerine getirmiştir. Şimdi ise tüm bunların değerini anlamayan ahmaklara günlerini gösterecektir. Öyle bir silah geliştirmelidir ki, hedefi vuramama olasılığı olmasın. Okuma-yazmayı askerlikte öğrenen, hiç eğitim almamış olan Giuseppe’nin bu silahı tasarımlarken kalem-kağıt kullanıp kullanmadığını ya da birtakım geometrik ölçümler yapıp yapmadığını bilemiyoruz ama, emin olduğumuz bir şey var: Giuseppe işini şansa bırakmak istememektedir.
Geçit töreninin yapılması beklenen Temple Bulvarı üzerinde 50 numaralı apartmanın üçüncü katında caddeye bakan dört odalı bir daire kiralanır. Giuseppe, önce ahşap bir kasa yaparak pencere önüne yerleştirir ve üzerine (nereden bulduğunu bilemediğimiz) 25 adet tüfek namlusunu caddeye doğru yaklaşık 20 derece açıyla yanyana bitişik olarak birbirlerine ve bu kasaya bağlar. Daha sonra, bütün tüfeklerin tek bir fitille aynı anda ateşlenmesini sağlayacak bir mekanizma geliştirir. Her bir namluya 8 misket, 15-20 tane de saçma doldurur. Daha sonra bu alete “cehennem makinesi” (machine infernale) adı verilecektir. Artık Temmuz Devrimi yıldönümü için yapılması planlanan geçit törenini beklemekten başka yapacak işi kalmamıştır.
I. Louis-Philippe ve öfkeli
cumhuriyetçiler
Temmuz monarşisinin kralı
Louis –Philippe’e, iktidarı
boyunca yedi suikast
girişiminde bulunuldu ve
bunların hepsi başarısız
oldu.
28 Temmuz 1835 Cumartesi günü öğle saatlerinde Louis Philippe, üç büyük oğlu ve maiyeti ile birlikte Muhafız Alayı’nı teftiş etmek üzere yola çıkar. Tören alayı Giuseppe’nin konuşlandığı apartmanın önünden geçerken büyük bir gürültü kopar ve ortalık kıyamet yerine döner. Toz-duman yatışınca kıyametin bilançosu ortaya çıkar: 18 ölü, 42 yaralı. Ölüler arasında eski başbakan, 8. Lejyon’un komutanı ve sekiz subay, dört yüksek rütbeli subay ve dört sivil vardır. Fakat nasıl olduysa kral ve prensler bu kıyametten sağ çıkmışlardır. Kralın atı vurulmuş, kendisi ise başında hafif bir sıyrıkla olayı atlatmıştır. Kral geçit resminin devam etmesini buyurur ve sağ kalanlar yola koyulurlar.
Cehennem makinesinin 25 namlusundan dördü yarılmış, dördü ateşlememiş, bir tanesi de falya deliği olmadığı için doldurulmamıştır. Yani belki de makineden ancak % 64 verim sağlanabilmiş olması, kralın ve prenslerin hayatını kurtarmıştır. Bu arada, yarılan namlulardan fırlayan metal parçalar Giuseppe’nin elinin iki parmağını uçurmuş, yüzünde ve başında derin yaralar açmıştır. Giuseppe hastaneye kaldırılır ve giyotin bıçağının altına yatırılmadan önce büyük bir ihtimamla yaraları iyileştirilir. Pierre ve Theodore da giyotine yollanır.
Louis Philippe ise zaten daha önce bir suikast girişimini atlatmıştır. 1836’da iki kez, 1840 ve 1846’da yine iki kez, toplamda ise yedi suikast girişiminden sağ-salim çıktıktan sonra, 1848 Şubat Devrimi sırasında alelacele yazdığı bir mektupla tahtı dokuz yaşındaki torununa bırakıp kuzeninin izinden Britanya’ya kaçar. Kaçarken kullandığı takma ad “Mr Smith” dir (“Vatandaş Kral” lakabı boşuna verilmemiş!). Fransa yaklaşık 60 yıl sonra bir yıllığına da olsa yeniden cumhuriyet olur.