Kasım
sayımız çıktı

İnsanlık tarihi, yine Anadolu’da yazıldı

Arkeoloji, Türkiye’nin Batı ile rekabet edebildiği belki de yegane bilim dalıdır. Ülkemizin arkeoloji ve eski eser politikasını belirleyen Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Türkiye kazılarına daha fazla destek olmaya, tarihine ve kültürüne daha fazla sahip çıkmaya başladı. Ülkemizde 2018’de gerçekleştirilen 200’ü aşkın kazıda antik kentler, höyükler, mezarlıklar, tümülüsler, kurganlar ve mağaralar kazıldı; çok önemli keşifler yapıldı ve bulgular açığa çıkarıldı.

AMASYA-HARŞENA KALESİ VE KIZLAR SARAYI / 14. YÜZYIL

OSMANLI SOKAK DOKUSU

2009’dan beri Doç. Dr. E. Emine Na­za-Dönmez tarafından İstanbul Üniversitesi adına kazılan kalede, Erken Osmanlı Döne­mine tarihlendirilen bir sokak dokusu ortaya çıkarılmıştır. Sokak dokusunun kenarında bulunan tabhaneli-zaviyeli bir yapı kalıntısının Evliya Çelebi’nin Amasya’yı ziyareti sırasında bah­settiği, günümüze ulaşamayan Yıldırım Han Camii olabileceği düşünülmektedir. Bu önemli keşif, Anadolu Türk tarihinde anılan, ancak bugün ortada olmayan kayıp yapılarımızın arke­olojik araştırmalarla bulunabileceğine işaret etmektedir.

AMASYA- OLUZ HÖYÜK / MÖ 5. YÜZYIL

PERSLERIN ANADOLU MERKEZİ

Önceki sezonlar­da Perslere ait taş döşeme yol, sütun kaideleri ve ateşgede kalıntılarının keşfe­dildiği Oluz Höyük’te, 2018 dönemi çalış­malarında Apadana (taht salonu / kabul salonu) olduğu düşünülen ünik bir yapı bulundu. Kazısı henüz tamamlanmamış olan Apadana’nın taş kaideleri üzerinde yükseldiği anlaşılan ağaç dikmelerin, ahşabın organik bir madde olması nedeniyle zaman içinde yokolduğu anlaşıl­maktadır. Ateşgede, kutsal yol ve yeni bulunan Apadana, Oluz Höyük’ün mimari tasarımı, kent dokusu ve karakteri ile Persler tarafından Anadolu’da kurulmuş en önemli yerleşme olduğuna işaret etmektedir.

İSTANBUL-HAYDARPAŞA / MÖ 4. YÜZYIL

GARDA YATAN TARİH

Haydarpaşa Garı’n­daki rehabilitasyon çalışmaları sırasın­da rayların geçtiği alanlarda İstanbul Arkeoloji Müzeleri tarafından yapılan kazılarda çok kat­manlı bir sahil yerleşimine ait kalıntılar bulundu. Osmanlı, Bizans ve Roma dönemi kalıntılarının açığa çıktığı alanda cephesi çok düzgün işlenmiş kesme taşlarla inşa edilmiş anıtsal bir duvar dikkati çekmektedir. Bugüne değin küçük bir bölümü ortayav çıkarılan duvarın işlevi henüz belirlene­mezken, Megaralılar tarafından Byzantion’dan (İstanbul) önce kurulmuş olduğuna dair efsaneler bulunan Kalkhedon (Kadıköy) kenti ile bir bağlantısının olup olmadığı hususu da henüz açık değildir.

ORDU-KURUL KALESİ / MÖ 1. YÜZYIL

KYBELE’DEN SONRA DIONYSOS

Geçen yıllarda kale duvarların­daki bir niş içinde bulunan Kybele heykeli ile gündeme gelen Kurul Kalesi’nde yeni heykelller keşfedil­di. Ordu Müzesi başkanlığında, Prof. Dr. Yücel Şenyurt danışmanlığında devam eden kazıların 2018 dönemi çalışmalarında Dionysos heykeli ile Pan figürü açığa çıkarıldı. Kybele ile birlikte düşünüldüğünde yeni bulunan heykeller, Geç Hellenistik Dönem (MÖ 1. yüzyıl) kalesi olan Kurul’da dinsel törenler yapıldığına işaret etmekte.

VAN-ERCİŞ / 400 BİN YIL ÖNCE

PALEOLITIK KALINTILAR…

Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nden Doç. Dr. İsmail Baykara başkanlığında Van İli Erciş İlçesi Meydan Dağı Böl­gesi’nde gerçekleştirilen arkeolojik yüzey araştırmalarında, Paleolitik dönem insanlarına ait geçici kamp yerlerine ait kalıntılar keşfedildi. İnsanların henüz avcılık ve topla­yıcılık yaptığı uzun bir süreç olan Paleolitik döneme ait sözkonusu kalıntılar içinde oval silindir çadır­ları çevreleyen taşlar ile obsidyen (volkanik cam) aletler bulunuyor. Kalıntılar, bölgenin 400 bin yıl önce ıssız olmadığını kanıtlaması bakımından oldukça önemli.

BAYBURT-BAYBURT KALESİ / 6. YÜZYIL

TARİHȊ KİLİSEDEKİ YAZIT

Bayburt Müze Müdürlüğü başkanlığında Bayburt Kalesi’nde gerçekleştirilen restorasyon çalışmaları sırasında yapılan ar­keolojik kazılarda, Roma yerleşimine işaret eden yazıt parçası ortaya çıkarıldı. Kale içindeki 11. yüzyıla tarihlenen bir kilise­nin duvarında saptanan yazıtın 6. yüzyıla ait olduğu düşünülü­yor. Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi’nde epigrafik bulgulara sıkça rastlanmaması, buluntunun önemini arttırmakta.

ŞANLIURFA-SİVEREK / MÖ 8. – 7. YÜZYIL

YENİ ASSUR’UN KAYA TAPINAĞI

Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinde yasadışı kazılar sonucu keşfedilen bir alanda, Şanlıurfa Müze Müdürlüğü tarafından yapılan kurtar­ma kazılarında Yeni Assur Dönemi’ne ait ana kayaya oyularak yapılmış bir tapınak keşfedildi. Galerilerden oluşan tapınağın du­varına boyalarla freskolar resmedilmiştir. Kamuoyuna, Ay Tanrısı Sin Tapınağı olarak yansımasına karşın, Güneş Tanrısı Şamaş ve Tanrıça İştar’ın resmedilmiş olduğu tapınağın, sözkonusu bu tan­rılardan birine ait olma ihtimali de bulunmaktadır. Sin Tapınağı, kayaya oyulmuş olması ve duvar resimleri ile Anadolu’nun tek örneği durumundadır.

BURSA-İZNİK / 13. YÜZYIL

ORHAN GAZİ DÖNEMI HAMAMI

14. yüzyılda Orhan Gazi tarafın­dan yaptırıldığı düşünülen tek kubbeli bir hamam ortaya çıkarıl­dı. Bölgedeki kazı çalışmalarının devam etmesi, Anadolu toprakla­rında kaybolmuş Türk eserlerinin keşfedilmesi açısından oldukça önemli.

İZMİR-YEŞİLOVA HÖYÜĞÜ / MÖ 60. YÜZYIL

8 BİN YILLIK MÜHÜR

İzmir yakınlarında yer alan Ye­şilova Höyüğü’nde Ege Üniver­sitesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Zafer Derin tarafından yapılan kazılarda Neolitik Dönem’e (MÖ 60. Yüzyıl) ait güneş motifli kil mühür bulun­du. Dönemi için statü ve mülkiyet kavramlarını yansıtan mühür üzerinde yedi ışın motifi yer alı­yor. Yeşilova mühürü, boyutu ve motifi ile Neolitik Dönem için ünik bir buluntu.

İSTANBUL-SUR-U SULTANİ / 6. – 7. YÜZYIL

BİZANS’IN ASLANLI MERMERİ

Topkapı Sarayı’nı çevreleyen surların Cankurtaran bölü­münde gerçekleştiri­len kazılar sırasında Aya Yorgi Kilisesi’nin bulunduğu mevki­ide aslan protomlu mermer friz parçası keşfedildi. Bir Erken Bizans (6.-7. yüzyıl­lar) yapısından söküldüğü anlaşılan parçanın devşirme olarak Geç Bizans (11.-12. yüzyıllar) ya da Erken Osmanlı Dönemi’nde (15. yüzyılın ikinci yarısı) yapıya taşındığı düşünülmekte. İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin gerçekleş­tirdiği kazılarda açığa çıkan eserin Latin istilasından (1204) kurtulmuş nadir eserlerden olduğu anlaşılmaktadır.