Güney Afrika’daki apartheid rejiminin sona erdirilmesinde önemli rol üstlenen eski başpiskopos Desmond Tutu, 90 yaşında prostat kanseri nedeniyle hayata veda etti. Güney Afrika Cumhurbaşkanı Cyril Ramaphosa başsağlığı mesajında Tutu’nun “simgesel bir ruhani lider, apartheid karşıtı bir aktivist ve insan hakları savunucusu” olduğunu, onun “özgürleştirilmiş Güney Afrika’nın gelecek nesillere miras bırakılmasına yardım ettiğini” söylerken haklıydı.
1931’de Klerksdorp’ta dünyaya gelen Desmond Tutu, ülkesinde 1990’ların başlarına kadar süren apartheid rejiminin son bulması için en ön saflarda mücadele eden liderlerden biriydi. King’s College London’da ilahiyat eğitimi alan din insanı, uzun yıllar öğretmenlik yaptıktan sonra 30 yaşında papaz olmuştu. Siyahlara karşı ayrımcılığı savunan ırkçı rejime karşı barışçıl mücadeleyi desteklediği için 1984’te Nobel Barışı Ödülü’ne layık görülmüştü.
Apartheid rejiminin düşüşünün ardından eşcinsel hakları için de kampanya yürütmeye başlayan ve ülkedeki tüm renkleri kapsamak için “gökkuşağı ulusu” kavramını kullanan eski başpiskopos; ırkçı suçları araştırmak üzere kurulan Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu’nun başkanlığını da yapmıştı. Ulusal Parti hükümetini ırkçı şiddet konusunda uyarmış, ancak bir aktivist olarak şiddet içermeyen protestoları desteklemiş; oy hakkı için dış ekonomik baskıyı savunmuştu. ANC’nin politikalarını eleştirdiği için Nelson Mandela’nın 2013’teki cenaze töreninden dışlanan Tutu, daha sonra bu tavrın onu çok incittiğini söyleyecekti.
Topyekun bir başkaldırı
Afro-Amerikalı feminist yazar, eleştirmen ve akademisyen bell hooks, 69 yaşında ABD Kentucky’de hayatını kaybetti. Feminizm Herkes İçindir kitabının sade ve yalın diliyle feminizmin geniş kitlelere ulaşmasını sağlayan, cinsiyet ve ırk ayrımcılığını konu alan çalışmalarıyla kadınlar arasındaki etnik/ırksal ve sınıfsal eşitsizliklere dikkati çeken hooks, kapitalizmin her tür yansımasına olan tepkisini, adındaki büyük harfleri (ing. Capital Letters) kullanmayarak göstermişti. Ayrıca kim olduğundan ziyade, kağıda döktüğü düşüncelerini öne çıkartmak istiyordu.
Hatırlanmasına fazla fazla yetecek 30’u aşkın kitabından Hep Aşka Dair (All About Love, 1999) Sınırları Aşmayı Öğretmek (Teaching to Transgress, 1994), Duygu Yoldaşlığı-Kadınların Sevgi Arayışı (Communion: The Female Search For Love, 2002), Ain’t I a Woman? (1981) onu özellikle kadınların tarihinde unutulmaz bir köşeye yerleştirmişti.
bell hooks’un temel dertlerinden biri, feminizmin “erkek düşmanlığı” olduğu yönündeki düşünceyi kırmak, feminizmin zıt köşesine cinsiyetçiliği yer
Deniz Kaynak