Yazar, şair, dilbilimci ve bürokrat Sâmih Rifat, Millî Mücadele sırasında da Mustafa Kemal’in sadık bir takipçisi idi. Onun günümüzde Akdeniz Marşı (veya Gelibolu Marşı) ismiyle bilinen yapıtı meşhurdur. Ancak Büyük Taarruz’u ve “Kızıl Arslan” dediği Mustafa Kemal’i konu alan şiiri ilk defa gün ışığına çıkıyor.
Sâmih Rifat Bey (1874- 1932) -dergimizin Mart/ Nisan 2022 sayısında konu ettiğimiz gibi- Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu kadrosu içinde yeralmış müstesna yazar, şair, dilbilimciydi. Nefesleriyle tanınmış önemli bir bürokrattı.
Piyade Kaymakam Hasan Rifat Bey’in oğluydu. Büyükbabası Hurşit Bey de Türk ve Batı müziğiyle ilgilenen amatör bir musikişinastı (Beş dil bildiği, özellikle Macarcayı yüksek seviyede konuştuğu için Macar Hurşit Bey lakabıyla anılır). Sâmih Rifat’ın kardeşleri ise bestekar ve musikişinas Ali Rifat (Çağatay) ile gazeteci-yazar Cevat Rifat (Atilhan) ve Muzaffer Rifat Beylerdir.
Sâmih Rifat’ın dört evladı vardır. İlk eşi Saliha Hanım’dan Tanburi Hatif Bey ve Zeynep Hanım, ikinci eşi Ferik Enver Paşa’nın kızı Münevver Hanım’dan da Hüsnü Aşk Hanım ile avukat, şair Ali Oktay Rifat.
Türkiye Cumhuriyeti’nin
kurucu kadrosu içinde
yer almış Sâmih Rifat ve
Büyük Millet Meclisi kimliği
(altta).
Sâmih Rifat, Koca Mustafa Paşa Rüştiyesi’ni bitirip özel öğrenim görerek, Farsça, Arapça, Fransızca öğrendi. Trabzon ve Konya vilayetlerinde valilik, İçişleri Bakanlığı Müsteşarlığı, Eğitim Bakanlığı Telif ve Tercüme Kurulu üyeliği, Türk Dil Kurumu Başkanlığı görevlerinde bulundu, milletvekilliği yaptı.
Şiirleri Resimli Gazete, Hazine-i Fünûn, Maarif, Mektep, İttifak, İkdam, Sabah dergilerinde-gazetelerinde yayımlandı.
Millî Edebiyat akımı içinde yer alarak Türkçenin öztürkçeleşmesini savundu. Şiirlerini ilk yıllarda klasik divan edebiyatı tarzında, sonrasında nefes tarzında hece ölçüsüyle yazdı. İkdam gazetesinde Servet-i Fünunculara karşı çıktı, tartışmalara katıldı.
Ölümünden iki sene sonra, hayatı ve eserleri üzerine Sadettin Nüzhet Ergun tarafından Sâmih Rifat, Hayatı ve Şiirleri (İstanbul, 1934) isimli bir kitap çıkarıldı. Bu eser, şiirleri ve hayatı hakkında geniş bir incelemenin sonucudur. Kitapta 19 divan, 4 nefes, 29 modern tarz, 4 millî edebiyat, 7 vatan şiiri olmak üzere 63 şiir bulunur.
Sâmih Rifat’ın Bektaşiliğe mensubiyeti nedeniyle pek çok şiiri, nefesi Bektaşi dergahlarında hâlâ okunur.
Milliyetçi, vatanperver, Türk Ocakları’nın önde gelenlerinden Sâmih Rifat, aynı zamanda çok iyi bir hatipti. 31 Mart Ayaklanması’nda Çanakkale’de ortaya atılmış, bir nutuk söyleyerek isyan eden askerlerin Hareket Ordusu’na katılmasını sağlamıştır.
Onu Millî Mücadele sırasında da Mustafa Kemal’in sadık bir takipçisi olarak görürüz. Sâmih Rifat’ın geniş kitlelerce tanınan, bilinen ve ezbere okunan en ünlü şiiri, asıl adı “Akdeniz Kıyılarında” olan, günümüzde Akdeniz Marşı (veya Gelibolu Marşı) ismiyle bilinen yapıtıdır. Şaire Leyla Saz Hanım tarafından bestelenen bu manzum eserin birkaç kıtası, pek çoğumuz tarafından ezbere bilinir. Millî günlerde bando eşliğinde de çalınan bu marşın 9 kıtalık tam metnini içeren belge, Anadolu Matbaa İşçileri Derneği tarafından Ankara’da Yenigün Matbaası’nda bastırılıp halka ücretsiz olarak dağıtılan el ilanı şeklindedir.
Marşın günümüzde okuduğumuz sözleriyle bu belgedeki sözleri arasında farklar vardır. Ancak şiirin yayımlandığı bildirinin altında Sâmih Rifat imzasının bulunuşu, eserin şaire ait olduğunu tescil etmektedir.
Şiirin meşhur kıtaları şunlardır:
“…
Yaslı gittim şen geldim;
Aç koynunu ben geldim.
Bana bir yudum su ver,
Çok uzak yerden geldim.
Korkma açıl şen yurdum,
Dağlara ordu kurdum.
Açık denizlerine
Süngümle kilit vurdum.
Rüzgârlardan atım var
Şimşekten kanadım var
Göğsümde al yazılı
Gazilik beratım vâr
Yürü ey şanlı Gazi!
Kılıcı kanlı Gazi!
Seni Meriç bekliyor
Büyük ünvanlı Gazi!..”
Eski Türk dili kaynakları hakkında da araştırmalar yürütmüş olan Sâmih Rifat Bey’in evrak-ı metrukesi arasında pek çok yayımlanmamış şiiri bulunmaktadır.
Sâmih Rifat evrakı arasından çıkan beyaz renkli 5 sayfalık dosya kağıdında, Millî Mücadele’de kaleme alınmış olduğu tahmin edilen bir manzume vardır. Uzunca, destansı bu şiir, Afyonkarahisar’ı, Büyük Taarruz’u ve o geceleri anlatmaktadır. Kuvayı Milliyecilerin İzmir’e ulaşma çabalarını ve kavuşmalarını Ankara’ya müjdeleyen, betimleyen destan; Nâzım Hikmet’in muhteşem eseri “Kuvayı Milliye Destanı”ndaki gibi Mustafa Kemal’i savaşın en büyük kahramanı olarak gösterir ve onu “Kızıl Arslan” diye tanımlar.
de de çalınan bu marşın 9 kıtalık tam metnini içeren belge, Anadolu Matbaa İşçileri Derneği tarafından Ankara’da Yenigün Matbaası’nda bastırılıp halka ücretsiz olarak dağıtılan el ilanı şeklindedir.
Marşın günümüzde okuduğumuz sözleriyle bu belgedeki sözleri arasında farklar vardır. Ancak şiirin yayımlandığı bildirinin altında Sâmih Rifat imzasının bulunuşu, eserin şaire ait olduğunu tescil etmektedir.
Şiirin meşhur kıtaları şunlardır:
“…
Yaslı gittim şen geldim;
Aç koynunu ben geldim.
Bana bir yudum su ver,
Çok uzak yerden geldim.
Korkma açıl şen yurdum,
Dağlara ordu kurdum.
Açık denizlerine
Süngümle kilit vurdum.
Rüzgârlardan atım var
Şimşekten kanadım var
Göğsümde al yazılı
Gazilik beratım vâr
Yürü ey şanlı Gazi!
Kılıcı kanlı Gazi!
Seni Meriç bekliyor
Büyük ünvanlı Gazi!..”
Eski Türk dili kaynakları hakkında da araştırmalar yürütmüş olan Sâmih Rifat Bey’in evrak-ı metrukesi arasında pek çok yayımlanmamış şiiri bulunmaktadır.
Sâmih Rifat evrakı arasından çıkan beyaz renkli 5 sayfalık dosya kağıdında, Millî Mücadele’de kaleme alınmış olduğu tahmin edilen bir manzume vardır. Uzunca, destansı bu şiir, Afyonkarahisar’ı, Büyük Taarruz’u ve o geceleri anlatmaktadır. Kuvayı Milliyecilerin İzmir’e ulaşma çabalarını ve kavuşmalarını Ankara’ya müjdeleyen, betimleyen destan; Nâzım Hikmet’in muhteşem eseri “Kuvayı Milliye Destanı”ndaki gibi Mustafa Kemal’i savaşın en büyük kahramanı olarak gösterir ve onu “Kızıl Arslan” diye tanımlar.
Taarruz gecesi Karahisar’da -Kızıl Arslan-
‘Yürü atlı !.. Atını sür
Ankara’ya müjde götür!
Savaşımın son günüdür
Belirirken yarın şafak
Türk vatanı kurtulacak!
Yürüyorum dünden beri
Düşmanların yok haberi
Aştım, geçtim tepeleri
Açılırken şimdi şafak
Türk vatanı kurtulacak
Önde giden Kızıl Arslan
Seslenecek bir kayadan
Onun Yürü!… Dediği an
Doğacak bir kanlı şafak
Artık vatan kurtulacak…’