Ekim 2024 Sayımız Çıktı

DNA kodları araştırıldı Urartular Batı bağlantılı çıktı

MÖ 840’TA KURULAN MEDENİYETİN SIRLARI BİLİMSEL YÖNTEMLERLE ÇÖZÜLÜYOR...

“Türkiye Antik DNA Projesi”nin sonuçları, Urartu medeniyetinin Levant ve Orta Anadolu genetik bağlantılarını ortaya koydu. MÖ 500’lerde Orta Anadolu ve yakın çevresinden Doğu Anadolu’ya uzandığını kanıtladığımız göçlerin, birkaç yüzyıl önceden başladığı teyit edildi. Urartuların “Batı bağlantısı” çok yeni bir gelişme.

Doğu Anadolu Bölgesi’n­de Erken Tunç Çağı’nın (MÖ 3500-2000) sona ermesi ile yaşanan sosyo-kül­türel değişim, konar-göçer halkların istilası ile kendini göstermiştir. Özellikle Van Gölü havzası ile Kuzeydoğu Ana­dolu’yu yurt edinen göçerlerle ilgili, yayla nekropolleri dışında fazla bir bulgu yoktur.

40-41 SEVKET_ARKEO_dk
tarih sayı 13, Haziran 2015.

Geç Tunç Çağı’nın sonlarına doğru (MÖ 1200’ler) Protohisto­rik (Öntarih) Dönemi yaşamaya başlayan -ki bunu Assur yazılı belgeleri sayesinde biliyoruz- Doğu Anadolu Bölgesi’nde Erken Demir Çağı (MÖ 1200-900) ile birlikte Feodal Beylikler Dönemi (MÖ 1300-800) açılmış, yerleşimler yeniden organize olmuştur. Assur kaynakları, ku­zeyindeki bölgeleri Nairi, Uru­atri ya da Urartu olarak anmak­tadır. Öntarih Dönemi’nin sona ermesine neden olan olay, MÖ 840’dan sonra Uruatri ve Nairi Beyliklerinin, Van Gölü’nün güneydoğu kıyısında bulunan en güçlü siyasi organizasyon ol­duğunu düşündüğümüz Tuşpa Beyliği ile tek bir devlet kurmak için birleşmiş olmasıdır.

Urartu Krallığı, Feodal Bey­likler Dönemi’nden sonra MÖ 840’da kurucu kral 1. Sarduri (MÖ 840-830) liderliğinde Van Gölü’nün doğu kıyısında yer alan Tuşpa’da (Van Kalesi) kurulmuştur. Assur kralı 3. Salmanasar’ın (MÖ 858-824) yaptığı ağır saldırıların bölge­nin devletleşmesini hızlandır­dığı anlaşılmaktadır. Kuzeyde Transkafkasya ve Gökçegöl (Sevan Gölü), Doğu’da İran Azerbaycan’ı, batıda Fırat Nehri ile güneyde Dicle-Küçük Zap hattına kadar genişlemiş olan Urartu Krallığı, MÖ 840’dan MÖ 600’lü yıllara dek Önasya’nın en büyük ve güçlü devletlerin­den biri olmuştur.

DNA kodları araştırıldı
Urartu Krallığı MÖ 840’da 1. Sarduri tarafından Van Kalesi’nde (Tuşpa) kurulmuştu.

Yaklaşık 200 yıldır devam eden araştırmalara karşın Urartuların kökeni henüz tam olarak anlaşılamamıştır. Kafkasyalı kültürel görünüm nedeniyle genel kabul Hur­ri bağlantısını işaret etse de Urartu tarihinin erken evreleri olan Feodal Beylikler Dönemi’ni anlayabilecek arkeolojik kazılar henüz yapılmamıştır.

Son yıllarda arkeolojik ve antropolojik araştırmalarda kullanımı giderek yaygınlaşan antik DNA analizleri, bireylerin ve toplumların genetik köken­leri hakkındaki bilgilerimizin artmasına olanak sağlamak­tadır. Bu çerçevede Anadolu arkeolojisi ile ilgili en kapsamlı proje Doç. Dr. Songül Alpas­lan-Roodenberg başkanlığın­daki bir ekip tarafından gerçek­leştirilmiştir. “Türkiye Antik DNA Projesi” olarak bilinen çalışmanın en önemli sonucu­nun Urartularla ilgili olduğu gözlenmektedir. Urartu coğ­rafyası üzerine yapılan genetik analizlerin sonuçları şaşırtıcı biçimde Levant (Doğu Akde­niz) ile Orta Anadolu ve yakın çevresini işaret etmektedir. Bugüne kadar Hurri soyundan geldiği üzerinde ısrar edilen ve bir arkeopolitika oluşturmak için aşiret düzeninde bir toplum yapısına sahip olduğu iddia edilen Urartuların, ortaya çıkan bu “Batı bağlantısı” çok yeni bir gelişmedir. Bu sonuçlar Urartu ethnos’u ve toplum yapısının yeniden gözden geçirilmesi noktasında tartışmaları başla­tacak gibi görünmektedir.

resim_2024-08-25_020938452
MÖ 1200’den itibaren Anadolu coğrafyasındaki uygarlıklar ve etki alanları.

2016’da yayımlanan Anadolu ve Ermeniler. Kızılırmak Havzası Demir Çağı Toplumunun Doğu Anadolu Yaylası’na Büyük Göçü adlı kitabım öncesinde, dergi­mizin 13. sayısında (Haziran 2015) tanıtım amaçlı bir yazı yayımlamıştık. Sözkonusu kitap ve yazıdaki sonuçlardan en önemlisi, Ermenilerin Doğu Anadolu kökenli olduklarına olan inanışlarının tarihsel bir temeli olmadığı; Önasya’nın bu kadim halkının Orta Ana­dolu ve yakın çevresinden MÖ 550’lerden itibaren bölgeye göç etmiş olduklarıydı. Boya beze­meli Demir Çağı çanak-çömlek gruplarının yayılımı üzerinden yapılan bu değerlendirmenin isabetli bir yöntem ve doğru bir yaklaşım olduğu, “Türkiye Antik DNA Projesi”nin sonuçla­rı tarafından da teyit edilmek­tedir. Urartuların ortaya çıkan Levant ve Orta Anadolu genetik bağlantıları, MÖ 550’lerde Orta Anadolu ve yakın çevresinden Doğu Anadolu’ya başladığını kanıtladığımız göçlerin birkaç yüzyıl önce de varolduğuna işaret etmektedir. Karanlık Çağ’da (MÖ 1200-1000) gerçek­leşen deniz halkları saldırıla­rının Doğu Akdeniz kıyıların­dan Karkamış’a kadar uzanan büyük bir alana etki etmesi ve MÖ 750 civarında Assur kralı 3. Tiglat-Pleser’in (MÖ 743) Tabal (Orta Anadolu) seferi gibi Ana­dolu’nun güney yarısını sarsan olaylar, insan kümelerinin canlarını kurtarmak için Doğu Anadolu’ya kaçmalarına neden olmuş gibi görünmektedir. Doğu Anadolu’nun insanüstü ve arızalı topografyası, bölgeye gelen insan kümelerini dış teh­likelerden korumuş olmalıdır.

Doğu Anadolu Demir Çağı coğrafyasında yaşayan top­lumların arkeolojisi ile bunlar hakkındaki tarihsel metinler Urartu Krallığı üzerine zengin bilgiler sağlarken, gelecekteki genetik araştırmalar da zorun­lu göçler nedeniyle meydana gelen nüfus değişimlerini ay­dınlatacak gibi görünmektedir.

resim_2024-08-25_020943662
Doç. Dr. Songül Alpaslan- Roodenberg başkanlığındaki ekip tarafından gerçekleştirilen “Türkiye Antik DNA Projesi” kapsamında incelenen Urartu dönemi iskeleti.