1973’te Allende hükümetini CIA destekli bir darbeyle yıkan Pinochet, 20 yıla yakın iktidarda kaldı. Bu dönemin sonlarındaki referandumda, satın alınmış 3-5 “hokkabaz”a oy bölmek için kurdurulmuş partilerin desteğini aldı. İşe yaramayınca da Solcu, demokrat, vatansever taklidi yapan “kerkenezler”le birlikte tarihin çöplüğüne gitti.
Bizde bir kuşağın Nejat Yavaşoğulları’nın aşırı didaktik şarkısıyla da öğrendiği üzere, 1973’ün 11 Eylül gününde Şili’de bir askerî darbe yapılıyor. Yine şarkıdan öğrendiğimiz kadarıyla, darbe öncesi Şili’de Salvador Allende yönetiminde bağımsız ve ülkenin zenginliklerini halkla paylaşan bir yönetim var.
Allende demişken, kendisinin siyasi hayatı elbette çok daha eskiye dayanıyor. 2. Dünya Savaşı öncesinden beri Şili siyasetinde etkili bir aktör. O kadar ki bu durum CIA’in de dikkatini çekiyor ve Allende’nin önünü kesmek için 1960’lardan itibaren milyonlarca Dolar harcıyorlar. Allende’nin rakiplerinin kampanyalarına el altından milyonlar akıtıyorlar. Olmadı, Allende’nin oylarını bölmek için karşısına Solcu taklidi yapan soytarılar çıkarıyorlar ama adamı ancak 1970’e kadar engelleyebiliyorlar.
Allende seçimleri kazanıyor kazanmasına da, daha mazbatasını alamadan CIA bir darbe girişimi daha tezgahlıyor. Darbeyi engelleyen dönemin Şili Genelkurmay Başkanı’nı başka bir generale öldürtüyor ama Allende yine de başa geçiyor.
Sonrası şarkıdaki gibi işte: Allende bakır madenlerini kamulaştırıyor, daha önce başlayan toprak reformunu hızlandırıp topraksız köylülere toprak dağıtıyor. Bakır madenlerinin sahibi 3 Amerikan şirketi ve bu durum ABD’yi daha da kızdırıyor. Ancak eğer aklımda yanlış kalmadıysa, bakır madenlerinin kamulaştırılması da zaten önceki hükümet döneminde alınan bir karar.
E, CIA de boş durmuyor. Önce Şili’deki taşımacılık şirketlerine milyonlarca Dolar aktarıp şirketlerin greve gitmesini sağlıyor. Yetmiyor, meclisteki dinci ve milliyetçi blok “Allende ülkeyi totaliter bir rejime sürüklüyor, biri bişi yapsın” diye karar alıyor.
Mesajı elbette CIA alıyor ve “Darbe Yapma Üniversitesi” olarak da bilinen ABD’nin Panama kanal bölgesinde açtığı “U.S. Army School of the Americas” mezunlarından Pinochet’i görevlendiriyor. “Totaliter rejimden korumak adına” Allende’yi deviren Pinochet, bu totaliter rejimden koruma görevini 20 yıla yakın süre devam ettiriyor. Koruyor da koruyor.
Mesela bakır madenleri dışında neredeyse her şeyi özelleştiriyor. Bakır madenlerinin eski sahibi Amerikalı şirketlere de yüzlerce milyon Dolar ödüyor; böylece CIA’in yatırımları geri dönmüş oluyor. Yalnız özelleştiriyor da, en yüksek parayı verene mi satıyor ülkenin malını mülkünü? Yoo. Misal Pinochet’in kafasız ve işe yaramaz bir damadı var; kızıyla evlendiğinde gariban bir orman memuru. Özelleştirmeler sonucunda dünyanın sayılı Dolar milyarderlerinden biri oluveriyor. Pinochet’in yanında-yöresinde kim varsa zaten milyoner hâline geliyor.
Ha bu sırada alım gücü düştükçe düşüyor, ülke çöktükçe çöküyor. Bu Pinochet de resmen çizgiroman kötüsü olmaya yemin etmiş; ülkeyi soyup soğana çevirdiği yetmiyormuş gibi çok özel bir kokain ticaretinin de tepesinde. “Kara Kokain” diye tespiti daha zor bir türü ürettirip ek iş olarak da bunun ticaretini yapıyor. Kendinden emin ha. 10 binlerce insanı öldürmüş, 100 binlerce insanı hapislerde süründürmüş… Herhâlde halka sorsa halk da “Tabii abi, bizi soyup soğana çevirmeye devam et; dünyaya kokain sat; gıkını çıkartanı derdest et; olmadı öldür; iyi böyle aynen devam” der diye düşünmüş olacak ki “Bir 8 yıl daha canınıza okuyayım mı? Damadım, ailem, kapı itlerim milyarder oldu, neden daha da zengin olmasınlar ki?” diye bir referanduma gidiyor.
Referandum da enteresan. Pinochet İttifakı’nda aslında bir tek Pinochet’in olmasını beklersiniz ama adam bakıyor ki pabuç pahalı, gidip karşısındaki partilerden adam satın alıyor. Pinochet’i destekleyen partilerden biri Sosyal Demokrat Parti mesela (ama bunun ülkedeki yılların Şili Sosyal Demokrasi Partisi’yle alakası yok). Pinochet’in satın aldığı üç-beş hokkabaz tarafından oy bölmek için kurulmuş, kurdurulmuş. Peki Şili halkı keriz mi? Bu sahtekarlara kanmıyor elbette. Solcu taklidi yapan, demokrat taklidi yapan, vatansever taklidi yapan kerkenezleri de Pinochet’le beraber tarihin çöplüğüne gönderiyor.
Adam kazanırım sandığı referandumda tokadı yiyince, önce bir gidip orduya yalvarıyor darbe yapsınlar diye ama, artık karşısındaki ittifakın adamları ABD’yle de görüşmüş. Adamlar muhtemelen “kaybettin abi, uzatma” diyor. Yine muhtemelen Pinochet bu kokain işinden pay da vermemiş başkasına ve diğer yandan da Soğuk Savaş’ın sonundayız; ABD’nin artık kendisine yeni tür bir imaj bulması lazım.
Tabii insanlar yüreklerinin soğuması için bir müddet daha beklemek zorunda. Savaş sonrasında Almanya’da bile “denazifikasyon” denen Nazi’leri görevlerinden alma ve cezalandırma işi yıllarca sürdü; Şili’de de Pinochet ve kapı itleri hemen cezalandırılmıyor.
Yavaş yavaş, siga siga hemen hemen 20 yıl içinde ülke mikroplardan büyük oranda temizleniyor ve şanlı Şilimiz bugün Dünya Demokrasi Endeksi’nde 19. sıraya kadar çıkıyor. Nejat Yavaşoğulları abimizin dileği az-çok gerçekleşiyor. Darısı şu an o listede ilk 100’e bile giremeyen ülkelerin başına.