Kürt aydın, hekim, eski TİP milletvekili Tarık Ziya Ekinci’nin yaşamı 100 yıllık cumhuriyet tarihinin ve eşitlik mücadelesinin aynası gibiydi. 99 yıllık yaşamında büyük çileler çekti ama doğru bildiklerini ve meşruiyeti savunmaktan vazgeçmedi.
Bazı insanlar çok öne çıkmasalar da yaşadıkları toplumun aynası gibidir; yaşadıkları toplumun kırılma noktalarının yansımasıdır. 15 Ağustos’ta ölen Tarık Ziya Ekinci bu nadir insanlardandı. 1926’da Şeyh Sait isyanının bastırıldığı Lice’nin ateşi içinde doğmuş, hayatı boyunca eşitlik için mücadeleden vazgeçmeden bildiği yoldan yürümüştü. Köyden çıkıp İstanbul’da tıp tahsil eden (1949 mezunu) ve eğitim hayatında kaldığı Dicle Talebe Yurdu’nda siyasi görüşleri mayalanan Tarık Ziya, uzmanlığı için gittiği Paris’te sosyalizmle tanıştı.
Anılarında çocukluğundan başlayarak yöresindeki toplumsal yaşamı ayrıntılarıyla anlatan Tarık Ziya, dönemin siyasal olaylarının da gözlemcisiydi. Diyarbakır’da bir hekim olarak hayatını sürdürürken 1957 seçimlerinden itibaren aktif siyasete katıldı. Tek parti iktidarına karşı demokrasi arayışını ilkin Hürriyet Partisi’nde, daha sonra CHP’de sürdürdü. 1960’tan sonra Hürriyet Partisi’nden CHP’ye geçenler bu defa Yeni Türkiye Partisi’nde bir arayışa girdi. Bu güzergahtaki son nokta ise 1962’de kurulan Türkiye İşçi Partisi’ydi. Önde gelen birçok Kürt aydını ile birlikte Tarık Ziya Ekinci de TİP’e katıldı.
Meslek odalarında yönetici olarak da görev yapan, Diyarbakır Tabip Odası’nın kurucusu Tarık Ziya’nın yakın arkadaşlarıyla TİP’e katılımı partiye güç verdi. Kendisi de 1965 seçimlerinde Diyarbakır milletvekili seçildi. “Doğulular grubu” olarak parti içinde etkin olan Kürt aydınlarının önemli bir eylemi de 1967’deki “Doğu mitingleri” oldu.
Tarık Ziya, TİP yönetimindeki görevini sürdürürken Diyarbakır’a döndü ve DDKO’nun (Devrimci Doğu Kültür Ocakları) şubesinin kurulmasına katkıda bulundu. TİP içindeki ayrışmada Mehmet Ali Aybar’ın görüşlerini savunan Tarık Ziya, 12 Mart döneminde mahkum edildi, iki yıl Diyarbakır hapishanesinde yattı.
12 Eylül 1980 darbesi sonrasında da Diyarbakır’daki evinde gözaltına alınan Tarık Ziya ağır işkencelerden geçti ve 3 ay sonra serbest bırakıldı. 1982’de kaçak olarak yurtdışına çıktı ve Paris’te yıllarını geçirdi, burada mesleğini icra etti.
Ömrü boyunca demokrasiden vazgeçmedi, bir sosyalist olarak meşruiyeti savundu.
Lice’den Paris’e Anılarım başlığı altında topladığı 1050 sayfalık kitabı gözlemler kadar tanıklıkları açısından da yalnızca siyaseten değil tarihsel olarak bir dönemi anlamak için elzemdir.
Masis Kürkçügil