Kasım
sayımız çıktı

Bir zamanlar dostlarımızdı

Başta köpekler olmak üzere sokak hayvanları, Osmanlı toplumunda el üstünde tutulmuştu. Batı ülkelerinde sokaklar hayvanlardan “temizlenirken”, bu coğrafyadaki sokak hayvanları adeta altın çağını yaşıyordu. Ancak 19. yüzyılda başlayan Batılılaşma çabaları, sokak hayvanlarına bakışı değiştirmeye başladı. Eğer İstanbul Avrupa şehirlerine benzeyecekse köpeklerden kurtulmak gerekiyordu. 1908’de II. Meşrutiyet’in ilanından sonra iktidarı kontrol etmeye başlayan İttihatçılar bu düşünceyi hayata geçirdi. 1910’da 80 bin köpeği Hayırsızada’ya sürmeleri, sokak hayvanları için karanlık bir çağın başlangıcını haber veriyordu. Toplumda ise geçmişteki hayvanlara yönelik şefkat ve merhametten eser yoktu. “Modern” insana göre, dünyadaki her şey gibi sokak hayvanları da insanlara fayda sağlamak için vardı. “Faydasız” varlıkların yaşaması da gereksizdi. Bu zihniyet, yirminci yüzyılı sokak hayvanları için tam bir vahşet ve katliam dönemine çevirdi. Sokaklarda yüzyıllarca özgürce yaşayan sokak hayvanları için bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.