Kasım
sayımız çıktı

Güney Afrika’nın Osmanlı misyonerleri

BO-KAAP/CAPE TOWN

Sultan Abdülaziz tarafından 1862’de Afrika’nın güney ucuna gönderilen müderris Ebubekir Efendi ve öğrencisi Ömer Lütfi’nin görevi, Malay asıllı Müslümanlara “doğru İslâm”ı öğretmekti. Cape Town’ın Müslüman mahallesi Bo-Kaap’da, bu mirası ve etkilerini izlemek mümkün.

Bundan tam 153 yıl önce, 17 Ocak 1863’de Cape Town’a ulaşan Ömer Lütfi, Güney Afrika’nın bu eş­siz şehrine dair izlenimlerini şöyle kaydediyor:

“Bu şehrin ismine İngilizce ‘keyp of küd hop’ derler. Yerli­lerin lisanınca ‘Kapistad’ tabir ederler. Bu şehir deniz sahili olduğu gibi aynı zamanda bir zalim dağın altındadır. Bu da­ğın ismine ‘Tafil Birih’ derler. Bu dağ gayet yüksek olduğun­dan üzerinden yaz kış bulut eksik olmaz idi. Şehrin suyu da adıgeçen dağdan inerdi”.

Ömer Lütfi ve hoca­sı Ebubekir Efendi, buraya çok özel bir görev için İstan­bul’dan gönderilmişlerdi: Cape Town’da yaşayan Malay asıllı Müslümanlar dinî eğitim ve uygulamalar konusunda bir­birleriyle çatışıyorlardı… Ül­kenin İngiliz yöneticilerinden, kendilerine İslâmi eğitim verecek bir müderrisin, Müslü­manların halifesi tarafından gönderilmesine izin verilme­sini istediler.

Güney Afrika’nın Osmanlı misyonerleri
Müze ev ve mahalle camisi Ebubekir Efendi’nin Cape Town’ın Müslüman mahallesi Bo-Kaap’da evi bugün müzeye dönüştürülmüş (üstte). Mahalledeki cami de hem cemaatin hem turistlerin ibadet ve uğrak yeri (altta).
Güney Afrika’nın Osmanlı misyonerleri

Kraliçe Victoria’ya kadar ulaşan bu talep, Sultan Abdü­laziz’e iletildi. O da Afrika’ya gidip Osmanlı sultanını temsil edecek ve Güney Afrika Müs­lümanlarına doğru İslâm’ı öğ­retecek müderrisin seçimi gö­revini Ahmet Cevdet Paşa’ya verdi. Paşa da aslen Irak’ta doğmuş, 17 yaşında Erzurum’a taşınmış, İstanbul ve Bağdat medreselerinde eğitim gör­müş, Bağdat’ta ders vermek­te olan 48 yaşındaki Ebubekir Efendi’yi bu görev için seçti.

Ebubekir Efendi ve öğ­rencisi Ömer Lütfi, 1 Ekim 1862 günü İstanbul’dan ayrıl­dı. Korsika, Sardunya, Marsil­ya, Paris ve Londra’dan geçen uzun yolculukları, Liverpo­ol’dan bindikleri geminin Ca­pe Town’a yanaşması ile son buldu. Buradaki Müslümanlar tarafından heyecanla karşı­lanan ikili hemen görevleri­ne başladılar. Okullar açtılar, lisan öğrendiler ve öğrettiler. Hatta Afrikaan dilinde yazıl­mış ilk İslâmi kitabı yazıp, İs­tanbul’da bastırtıp Güney Af­rika’ya getirttiler.

Cape Town’da evlenen ve bir daha Türkiye’ye döneme­yen Ebubekir Efendi, 1880’de vefat etti. Bugün şehre tepe­den bakan bir mezarlıkta ya­tıyor. Ailesi ve torunları hâlâ gururla “Efendi” soyadını ta­şıyorlar.

1866’ya kadar Afrika’da ka­lan Ömer Lütfi, Hicaz ve Mı­sır’da durakladığı iki yıllık bir yolculuktan sonra İstanbul’a döndü ve bu hikayeyi öğren­memizi sağlayan Ümit Burnu Seyahatnamesi’ni yazdı.

Cape Town’ın Müslüman mahallesi Bo-Kaap’da Ebube­kir Efendi’nin evi bugün bir müze ve şehrin 17. yüzyıldan beri buraya yerleşmiş Müs­lüman toplumunun hikayesi­ni anlatıyor. Malay kökenle­ri üzerine Hollanda ve İngi­liz kültürünü eklemiş, sonra da Osmanlı eğitimi almış bu Müslümanlar, kültürel zen­ginlikleri ile dikkat çekiyor ve erkekleri hâlâ bayramlarda şık kıyafetler üzerine fes ta­kıyorlar!