ZAMAN DEĞİŞİNCE FETVA DA DEĞİŞİR
Kuran ile ezanın, matbaa ve gramofonla buluşması günahtı
Osmanlılara matbaa erken geldi ama Yahudi, Ermeni ve Rumlar kendi dillerinde kitap basabilirken Müslümanlar 280 yıl matbaadan uzak bırakıldı. 400 yıl Kur’an basımına fetva verilmeyince Bakanlar Kurulu kararıyla basılabildi. Gramofon ise 1887’deki icadından hemen sonra İstanbul’da yaygınlaşmış, ama “Kuran plakları”nın caiz sayılması için 1927’yi beklemek gerekmişti. Ulemanın teknolojiye karşı umutsuz mücadelesi...
HALİFELİK
Son kullanma tarihi geçmiş bir dinî kurum
Hz. Muhammed’in vefatından 20. yüzyıl başına kadar yaklaşık 1400 yılda, İslâm dünyasından 4 Medine, 14 Emevî (Şam), 37 Abbasî (Bağdat), 17 Endülüs (Kurtuba), 14 Fâtimî (Kahire), 17 Mısır Abbasî (Kahire), 29 Osmanlı (İstanbul) halifesi olmak üzere 132 halife gelip geçmiş. Tarihçi Necdet Sakaoğlu ile tarihî gelişimi içinde, dönüm noktalarıyla halifelik kurumunu, halifeleri konuştuk.
ULUSLARARASI BİR KÜLTÜR MİRASI
Kiliseden de camiden de daha fazlası
Ayasofya: 1479 yıllık İstanbul Ayasofyası, sadece Türkiye’nin değil, dünyanın belki de en büyük, en muhteşem çokkültürlü anıt yapısı. 718 yıl kilise, 477 yıl cami, 82 yıldır müze olarak hizmet veren tarihî eser, inançların, mimarinin ve sanatın tepe noktası. Tarih boyunca farklı coğrafyalarda kilise-cami, cami-kilise dönüşümleri ve Ayasofya tartışmalarının günümüzdeki yankıları...
KORÇNOY (1931-2016)
Ömür boyu satranççı
70’inden sonra bile büyük turnuvalarda başa güreşebilen bir satranç ustasıydı. Soğuk Savaş yıllarından günümüze dek parlak kariyeriyle satranç tarihine geçti.
ANADOLU’DA TÜRKLER VE KÜRTLER
Arkeolojiye karşı ‘ideolojik kazılar’
Tarihe “milliyetçilik penceresi”nden bakanlar, etnik köken arayışlarını kimi zaman “Adem ve Havva’nın Kürt olarak yaratıldığı” noktasına kadar taşıyabiliyor. Oysa ki bilimsel olarak Anadolu’daki Türk veya Kürt varlığını, 10. yüzyıldan geriye götürmek mümkün görünmemekte.
25 TEMMUZ 1931
İzmir’de atlı tramvayın son günleri…
1930’ların başlarında, İzmir Kordon’da çalışan atlı tramvaylar artık ihtiyacı karşılayamaz hale gelmişti. Bunların kaldırılarak, toplu taşım için elektrikli tramvay veya…...
BATI’NIN FAVORİ ANTİ-KAHRAMANI
KORKUNÇ TÜRK!
İhtimaldir ki herşey Attila ile başladı. Mâlum, Hun İmparatoru 5. yüzyılda Avrupa’nın altını üstüne getirmiş, birçok Batı diline “Tanrı’nın kırbacı” lakabıyla girmişti. “Türk’ün geçtiği yerde ot bitmez” deyişinin ilham kaynağının Attila ve meşhur atlıları olduğu iddiası pek de temelsiz değildir. İstanbul’un fethiyse bardağı taşıran damladır. Hıristiyan dünyasının başkenti, artık resmen “Kâfir Türk”ün elindedir. 1481 Otranto Seferi’yle duyulmaya başlanan “Anneciğim Türkler Geliyor” sesleri, Kanunî devrinde, Viyana kuşatmalarında, Mohaç’ta, Osmanlı korsanlarının Akdeniz’i haraca kestiği Akdeniz kıyılarında yankılanır. Türk imajı, Osmanlı İmparatorluğu’nun ‘hastalanıp’ zayıf düşmesiyle karikatürize edilmeye başlasa da, Batı’nın şuuraltına biraz haset, hafif merak, “Turquerie” akımı, oryantalizm ve epey korkuyla birlikte kazınmıştır.
İnşaat-menfaat-nefret üçgeninden tarihe doğru
Avrupa Birliği’ndeki Brexit çatlağı, ülkemizdeki iktidar sahipleri ve yandaşlarını pek memnun etti. Türkiye’de ne vakit bir olumsuzluk artık üstü örtülemeyecek bir vaziyete gelse, “canım Avrupa’ya baksana, orası da berbat” laflarını zaten sıklıkla duyuyorduk. Yani yat-kalk dua et, hâline şükret. Ülkenin doğusunda bütün şiddetiyle sıcak savaş yaşanıyor, ekonomi-turizm komada, bütün komşularımızla kavgalıyız, imza-tweet atan bile doğru hapse gidiyor, gazeteler-gazetecilik bitirilmiş, eğitim-öğretim dibe gitmiş ama, “n’olucak bu Avrupa’nın hâli arkadaş?”
Dinde merkeziyetçi sanatta çoğulcu
Çin’deki Yungang ve Longmen mağaralarında yer alan yaklaşık 1500 yıllık dev Buda heykelleri, bilim ve sanatın ancak farklı yerlerden gelen çok yönlü akımların bir arada olması ile geliştiğini gösteriyor. Tan Yao’nun hikayesi…
KARPUZ
Karpuzcuların eyleminde karpuzlar pankart oldu
Yaz mevsiminde yalnızca kavun ve karpuz satışı yapılan karpuz sergileri İstanbul’da dönem dönem belediyelerle karpuzcular arasında sorunlar yaşanmasına sebep olmuştur. Belediyeler yıllarca sinek üremesine ve çevrenin kirlenmesine yol açtığı gerekçesiyle bu satış noktalarına çeşitli kurallar getirmeye uğraşmış, karpuzcular da bu kuralları delmek için çaba göstermiştir.