Türk tiyatro tarihinde birçok ‘ilk’i gerçekleştiren Engin Cezzar cesur ve yenilikçiydi; 1959’da henüz 24 yaşında Hamlet’i oynadığında, dünyada bu rolü üstlenen en genç oyuncu olarak literatüre geçmişti. Türk tiyatrosu ve seyircileri, usta oyuncusunu 28 Ocak’ta kaybetti.
GÖKHAN AKÇURA
Engin Cezzar’ın gözlerine bakarsanız güçlü bir ışık görürsünüz. İleriye bakan, yenilik arayan, cesur gözlerdir bunlar. Sakıncasız, protokolsüz, samimi bir insanla karşı karşıya olduğunuzu hemen anlarsınız. İyi bir oyuncu, iyi bir yönetmen, hepsinden önce iyi bir insandır Engin…
Engin Cezzar, Actors’ Studio’dan İstanbul’a döndüğünde işe Hamlet’i oynayarak başlar. Yıl 1959’dur. Sanki, daha ilk adımda ne denli farklı olduğunu görmemiz için üstlenmiştir bu rolü. 24 yaşında bir Hamlet! O güne kadar ancak tecrübeli ve bu nedenle yaşlı aktörlerin üstlendiği bir rolü, gencecik omuzlarında başarıyla taşımıştır. Muhsin Ertuğrul onun farkını gözlerimizin içine sokmak istercesine sarıya boyatmıştır saçlarını…
Engin Cezzar’ın kişisel tarihi, bu noktadan sonra hayat ve sahne arkadaşı Gülriz Sururi ile birlikte yazılır. İlk bakışta aşk, ortak bir tiyatro topluluğu ile yan ürününü verir. Gülriz’in de yazdığı gibi ufuk noktasını Engin belirlemektedir. Sakin bir denizde gitmeye yanaşmayan, zor dönemeçleri arayan bir kaptan gibi yönetir gemiyi Engin. Tiyatro tarihimizde birçok “ilk”i gerçekleştirirler birlikte.
Erskine Caldwell’in Tütün Yolu, Andreyev’in Aklın Oyunu, John Herbert’in Düşenin Dostu ve ünlü Hair müzikali gibi birçok oyunun Türkiye sahnelerinde ilk kez oynanmasını sağlarlar. Daha da önemlisi yeni Türk yazarlarını arar, bulur ve oyunlarını sahneye çıkarırlar. Güngör Dilmen’den Canlı Maymun Lokantası, Kurban, İttihat ve Terakki, Midasın Altınları; Yaşar Kemal’den Teneke; Refik Erduran’dan Direklerarası, Kelepçe; Aydın Engin’den Aykırı, Bilgesu Erenus’dan Halide ve Haldun Taner’den Keşanlı Ali, Zilli Zarife, Yalan Dünya gibi… 35 yıl aradan sonra ilk Nâzım Hikmet oyununu, Ferhat ile Şirin’i sahnelemeleri de cabası…
Engin Cezzar’ı ilk kez İzmir Fuarı’nda Hair müzikalinde seyrettim. Yıllar sonra İstanbul’da tanıştık. O günden bu yana yakın bir ilişkimiz oldu. Çeşitli projelerinde yazarlık, araştırmacılık, dramaturgluk yaptım. Kırkıncı sanat yıldönümünde bir Engin Cezzar Kitabı hazırladım. Onun bende yarattığı en önemli izlenim samimi ve gerçek bir insan olmasıydı. Bir Dostoyevki uyarlaması üstüne uzun uzun konuşup, ardından kolkola eğlenmeye gidebileceğiniz bir insan… Ufkunu hep geniş tutmayı severdi. Sınırlardan hoşlanmazdı. Anı yaşamayı severdi, geçmişi değil geleceği merak ederdi. Bu nedenle yeniliklere hep açık, gençlere inanan bir tiyatrocu oldu.
Engin’in ufuk çizgisini anlamak için onun James Baldwin’le ilişkisinin tarihini gözden geçirmek yeter. Daha Actors’ Studio yıllarında tanışmıştı Baldwin’le. Beyaz insanlara güvenini yitirmiş bu aykırı ve siyahi yazarla arkadaş, hatta kan kardeşi oldu. Şöyle anlatır Engin Cezzar: “Jimmy itilip kakılmış, bir beyazla gerçekten dost olunabileceğine dair inancı kalmamış, karşısındakine güvensiz yaklaşan biriydi. Dostluğu tanımlayamıyordu. Bir gün içimden geldi ve şöyle dedim: ‘Yeni dost edinmek zor iş. Tam oldu zannedersin, olmayıverir. Sana bir teklifim var. Arkadaş nedir bilmiyor olabilirsin belki ama kardeş nedir biliyorsun. Bir sürü kardeşin var. Gel, biz de kan kardeşi olalım. Sen Afrikalısın. Ne kadar ciddi olduğumu anlayabilirsin. Kardeş olalım da bugün nasıl birlikte hareket ediyorsak, hayat boyu birbirimize destek olalım’. ‘Peki’ dedi. Kestim kollarımızı, sürttük birbirimize. Kardeş oluverdik”.
Engin, James Baldwin’in Giovanni’nin Odası romanını oyunlaştırmasına yardım etti, Giovanni rolünü üstlendi. Baldwin’in yaşamının sonuna kadar sürecek olan arkadaşlıkları böyle başladı. James Baldwin bir iki gün geç de olsa Engin ile Gülriz’in evlenme törenlerine yetişti. Kendini yalnız hissettiği her dönem soluğu Türkiye’de aldı. Ne Zaman Gitti Tren adlı romanının büyük bölümünü burada yazdı. Gülriz Sururi- Engin Cezzar Tiyatrosu’nun sahnelediği Düşenin Dostu adlı oyunu yönetti. Yanyana gelmedikleri zamanlarda mektuplarla sürdürdüler arkadaşlıklarını… Bu ilişki anlayış, cesaret, sabır ve samimiyet üstüne kuruluydu. Engin’i tanımak için bir anahtardır James Baldwin’le arkadaşlığı…
En son Maksim Gorki’nin Ayak Takımı Arasında oyununda seyretmiştim Engin’i. Ona çok yakışan bir rolde. Aklımda hâlâ oradaki görünümü var. Her zamanki gibi deli, ışık dolu, cesur bakan gözleri duruyor belleğimde. Engin Cezzar tiyatro tarihimizde hep yeni kalmasını bilmiş bir isim olarak yerini her zaman koruyacak.
YAZARIN NOTU:
Onu daha yakından tanımak için benim hazırladığım Engin Cezzar Kitabı’nı (YKY, 1995), İzzeddin Çalışlar’ın kaleme aldığı Engin Cezzar’ı Takdimimdir’i (K Kitap, 2. Baskı 2017 ve James Baldwin-Engin Cezzar imzalı Dost Mektupları’nı (YKY, 2007) okuyabilirsiniz.