Kasım
sayımız çıktı

Meksika’nın yeni başkanı ‘içsavaş’ı kazanacak mı?

CLAUDIA SHEINBAUM

Uyuşturucu kartelleriyle dünyanın en kanlı içsavaşını yaşayan Meksika’da, devlet başkanlığını ilk defa bir kadın kazandı. Claudia Sheinbaum’un önünde yoksulluk, kadın cinayetleri, yolsuzluk ve ülkeyi kan gölüne çeviren (son 5 yılda 400 bin ölüm) uyuşturucu kartelleriyle mücadele gibi devasa sorunlar duruyor.

Bundan 203 yıl önce ilan edilen Meksika Cum­huriyeti’ni ilk defa bir kadın başkan yönetecek: Claudia Sheinbaum. MORENA (Movi­miento Regeneración Nacional) Partisi’nin adayı, 62 yaşındaki Claudia Sheinbaum oyların %60’ını alarak yeni başkan seçildi. Oyların %28.6’sını alan rakibi Xóchitl Gálvez da bir kadın adaydı. Dünya ölçeğinde kadın yöneticilerin 10’da 1 civarında olduğu düşünülürse, Meksika gibi “maçoluğun” baskın olduğu bir ülkede bir kadın başkanın seçilmesi küçümsenemez.

Seçmenlerin büyük çoğun­luğu tarafından tercih edilen bu değişim, Meksika tarihinde yeni bir döneme işaret edecek mi? Claudia Sheinbaum, selefinden de (bir önceki başkan 2018’de %53 almıştı) daha fazla oy alarak kongre ve senatoda da çoğunlu­ğu elde etti. Sadece Meksika’nın değil Kuzey ve Orta Amerika’nın ilk kadın başkanı olması da tarihe düşülen bir başka not.

Sık sık “ben 68’in kızıyım” diyen Claudia Sheinbaum, dünyanın başka yerlerinde çok farklı anlamlara gelecek bu tanımın Meksika özelinde neye karşılık düştüğünün bilincinde. Ekim 68’de yüzlerce savunmasız öğrencinin katledildiği Tlatelolco Katliamı, ülkenin toplumsal bel­leğinde silinmez bir yer edindi. Bu hadise, aynı zamanda ülkenin geleneksel siyasal partisi PRI’nin (Partido Revolucionario Institu­cional) yıprandığı ve demokra­tikleşme mücadelesinde yeni bir siyasal kuşağın mayalandığı bir dönemi vurguluyor.

Litvanyalı göçmen bir Yahudi ailesinden gelen yeni başkanın biyolog annesi, kimyager babası 68’de öğrenci direnişine katıl­mışlardı. Claudia Sheinbaum, ABD’deki Stanford Üniversite­si’nde akademik eğitimine de­vam ederken okulu ziyaret eden ve bir konuşma yapan devrin Meksika başkanı Carlos Sali­nas de Gotari’ye karşı gösteride elinde “Adil ticaret ve demokrasi artık!” yazan bir pankart taşımış­tı. O gösterideki pankartlar 1988 Meksika başkanlık seçimlerinde kaç ölünün oy kullandığını sora­rak seçim sahtekarlığını sor­guluyor; “Meksika, mükemmel diktatörlük” sloganları atılıyordu. Yeni başkanın bu kareleri, 30 yıl­dır neoliberalizme karşı mücade­le ettiğinin bir göstergesi olarak sosyal medyada kullandı.

GUNDEM-MEKSIKA-1
Sadece Meksika’nın değil, Kuzey Amerika’nın ilk kadın devlet başkanı olan Claudia Sheinbaum oyların %60’ını alarak net bir zafer elde etti.

Her zaman Solcu olduğunun altını çizen yeni başkanı birçok siyasetçiden ayırteden bir husus da, geleneksel iki egemen parti PRI ve PAN’da (Partido Acción Nacional) siyaset yapmayan ender insanlardan biri olması. Bu yolsuzluklara bulaşmış par­tilerle geçmişinin olmaması ona dair iyimserliği pekiştiriyor.

Yeni başkanın siyaset sici­lindeki iki ayrı ve önemli hadise de öne çıkıyor: 1970’lerde Mek­sika’nın “Kirli Savaş”ı sırasın­da ortadan kaybolan genç bir adamın annesi, efsanevi bir insan hakları aktivisti olan ve 1982’de PRT’nin (Devrimci Emekçi Partisi) kongre üyesi olarak seçilen Rosa­rio Ibarra de Piedra’nın 1988’de başkanlık seçimlerinde ilk kadın adayı olurken onu desteklemesi; 80’lerin ortasında 1968’den sonra UNAM’da (Universidad Nacional Autónoma de México) ikinci bü­yük grevi düzenleyen üniversite öğrenci konseyinin üyesi olması.

Claudia Sheinbaum aslında bir biliminsanı. Mexico’nun dünyadaki hava kirliliğinden en fazla muzdarip kenti olduğu 80’li yıllarda UNAM’de fizik tahsil eden Sheinbaum, özellikle enerji etkinliği üzerinde çalıştı. 2007’de iklim gelişmesi üzerine Nobel Barış Ödülü alan bir raporun da yazıcıları arasındaydı. Akademik kariyeri nedeniyle “La Doctora” diye de anılıyor.

Claudia Sheinbaum siyaset anlayışı, gençlik döneminden ziyade Andrés Manuel López Obrador’un yanında geçirdiği yaklaşık 25 yılda şekillendi. Ob­rador, 1989’da PRD’nin (Partido de la Revolución Democrática) kuruluşunda partinin genç önderlerinden biriydi. PRI’nin yıpranması Sağcı PAN’ın 2000- 2006 ve 2006-2012 döneminde iktidara geçmesinin yolunu açtı. López Obrador ise üç defa başkan adayı oldu ise de seçim sahte­karlıklarını ancak geçen seçim­lerde aşabildi. Obrador, Claudia Sheinbaum’u 2000’den itibaren yanından ayırmadı ve 2012’deki başkanlık seçimlerinde onu müstakbel Çevre Bakanı olarak takdim etti. Bu seçimden sonra MORENA, Meksika Solunun yeni partisi olarak sunuldu. Sheinba­um 2015’te ilk defa seçilmiş bir göreve geldi, 2018’te ise başken­tin belediye başkanlığına aday oldu ve kazandı.

GUNDEM-MEKSIKA-2
Claudia Sheinbaum, ABD’deki Stanford Üniversitesi’nde öğrenciyken dönemin Meksika başkanı Carlos Salinas de Gotari’ye karşı protesto eylemine katılmıştı. Sheinbaum bu fotoğrafı seçim kampanyası sırasında kullandı

Meksika’da başkanlar bir defa ve 6 yıllığına seçildikleri için Claudia Sheinbaum 2018’de hemen bir sonraki 2024 seçimle­ri için başkanlığa aday olduğunu açıkladı.

PRI, PAN ve PRD gibi gelenek­sel partiler güçlerini birleştirmiş olsalar da yeni dalga karşısın­da direnemediler. Obrador’un “otoriterliğine” karşı “demokrasi” talepleri, ilkinin 1988’de ikincisi­nin ise 2006’daki seçim sahte­karlıklarını unutturamadı.

Claudia Sheinbaum bugüne kadar AMLO’nun yanıbaşında siyaset yaptığı için onun poli­tikalarının basit bir devamcısı mı olacak veya ondan ne kadar bağımsızlaşacak? Özetle ordu ile ilişkileri nasıl düzenleyecek, kartellerle, uyuşturucu kaçakçı­larıyla, toplumsal şiddetle nasıl başedecek? Bunlar, önümüzdeki dönemde cevap bekleyen temel sorular.

Claudia Sheinbaum’un AMLO’dan daha fazla oy alarak seçilmesinde, önceki dönemde gerçekleştirdiği uygulamaların büyük etkisi var. Başkanlığa gelir gelmez başkanlık uçağını satışa çıkararak tarifeli uçakla seyahat etme kararıyla dikkat­leri çeken Sheinbaum; başlattığı sosyal programlar, öğrencilere her düzeyde burs, çıraklık eği­timi, engellilere yardım, küçük çiftçilere sübvansiyon, emekli maaşlarının iki katına çıkarıl­ması, mikro kredilerle popüler­lik kazandı. Ayrıca asgari ücret %40 arttırılırken (enflasyon %3 iken!) Uluslararası Çalışma Örgütü’nün normları da hükü­metçe kabul edildi. 2021 yazında 80 milyon ağaç dikildi ve bunun için 450 bin kişiye iş imkanı yaratıldı. Ücretli izin günleri iki katına çıkarıldı, sendikalaşma kolaylaştırıldı. Sosyal yardım programlarının bir hak olarak anayasada yer alması sağlandı. Yoksulluk oranında önemli bir düşüş kaydedildi. Millî gelir dağılımındaki adaletsizlik de­vam etmesine rağmen, gelirin en yüksek %10’u ile en düşük %10’u arasındaki fark 21 kattan 15 kata indi.

GUNDEM-MEKSIKA-3
Meksika’daki uyuşturucu kartellerinin yaklaşık 100 bin kişilik silahlı gücü olduğu tahmin ediliyor. Orduyla karteller arasındaki savaşta onbinlerce kişi yaşamını yitirdi.

Resmî rakamlara göre 2021’de Meksika’da 3.751 kadın öldürül­dü. Kaydedilen cinayetlerden yalnızca 1.004’ü ülkenin 32 federe biriminde “kadın cinayeti” olarak soruşturuldu. Yetkililerin pasifliği, Uluslararası Af Örgütü ve STK’lar tarafından kınandı. Ülkede kadın cinayetlerinin dörtte birinden azı resmî olarak “kadın cinayeti” olarak tanınıyor ve ülkeyi kasıp kavuran suçlar yığınında bu mesele boğuluyor. Claudia Sheinbaum, suçu ulusal düzeyde “kadın cinayeti” olarak sınıflandırma sözü verdi; zira yasalarda yer almasına rağmen, birçok Meksika eyaleti bunu uygulamıyor.

Kürtaj hakkı da seçim tartış­malarında yer almayan bir konu olarak kaldı. Her ne kadar kürta­jın ulusal ölçekte suç olmaktan çıkarılması Eylül 2023’te yasa­laşmış olsa da bunu 32 eyaletten yalnızca 12’si uyguluyor.

Tüm bunlara rağmen Meksi­ka’da siyasette kadınların temsili son yıllarda kaydadeğer bir iler­leme kaydetti; Yüksek Mahkeme başkanlığı, Merkez Bankası başkanlığı gibi kilit pozisyonlara kadınlar geldi. Ancak Claudia Sheinbaum, ülkenin karşı karşıya olduğu ekonomik sorunlar ve göç gibi önemli zorluklara yanıt verme becerisine göre de değer­lendirilecek. Tabii hepsin­den önemlisi uyuşturucu kaçakçılığı ve yolsuzluk.

ABD’ye giden uyuş­turucunun %90’ının Meksi­ka’dan geçmesi, uyuşturucu kaçakçıları ara­sındaki rekabet savaşlarını iyice kızıştırmış durumda. Devletin 2006’dan itibaren orduyu geniş çapta bu çatışmaya sokmasıyla, Meksika sanki bir içsavaşa gir­miş oldu. Dünyanın bu en ölümlü sivil çatışması Meksika’da yaşa­nıyor. Kartellerin silahlı insan sayısı 100 bini aşıyor! 2018-2020 arasındaki ölüm sayısı 36 bin! 2006’dan bu yana ölenlerin sayısı ise 400 bin!

MEXICO-ELECTION-SHEINBAUM

Meksika’dan ABD’ye uyuş­turucu giderken, ABD’den de Meksika’ya günde 2 bin silahın girdiği bir dönemde, iki taraftaki bankalar da paraların aklanma­sında önemli bir rol oynuyordu. 2021’deki bir rapora göre ülke coğrafyasının neredeyse 3’te 1’i kartellerin denetiminde.

Yerel ve federal düzeydeki güvenlik güçlerinin de yolsuz­luğa bulaşmasıyla birlikte, bu çatışma tam bir çıkmaza sürüklenmiş durumda. Siyaset de kirli: Felipe Calderon döneminde Kamu Güvenliği Bakanı olan Ge­naro Garcia Luna 2019’da ABD’de Sinaloa karteli ile olan ilişkisi nedeniyle tutuklandı. Milyon­larca Dolar karşılığında, kartelin faaliyetlerine göz yumulmuştu!

López Obrador 30 Haziran 2019’da teröre karşı daha etkin mücadele edebilmek amacıyla federal polis, Meksika Ulusal Jandarma Teşkilatı ve deniz polisini bünyesinde toplayan Meksika Ulusal Muhafızları’nı kurdu. Amacı farklı türdeki birimler arasındaki koordinasyo­nu geliştirmek ve aynı zamanda yolsuzluk riskini sınırlamak amacıyla emir-komuta zincirin­deki aracıların sayısını sınırla­maktı. López Obrador, kartellere karşı kanlı mücadele stratejisini, daha insancıl olmayı hedefleyen yeni bir yaklaşımla değiştirmek istediğini söylüyordu. Yaklaşımı özellikle suçu destekleyen top­lumsal faktörleri ele almayı içe­riyordu: işsizlik, fırsat eksikliği, kırsal kesimdeki yoksulluk… 2018 ile 2020 arasındaki en ölümcül 3 yılın ardından, Meksika’daki kartel cinayetlerin sayısı 2021’de hafif bir düşüşe geçti ve ardın­dan 2022’de daha da belirgin bir şekilde azaldı.