Kasım
sayımız çıktı

53 yıl sonra Moda’sı geçmeyen okulda

CEYDA ALTINDİŞ

Usta sanatçı, yılların eğitimcisi Can Gürzap’la seri adımlarla Moda’da yürüyoruz. Semtin modası enerjik tiyatrocu için hiç geçmemiş. Sokakları avucunun içi gibi biliyor. Elimizde 53 sene önce çekilmiş fotoğrafıyla Kadıköy Anadolu Lisesi’ne giriyoruz, görenler peşimize takılıyor. Gürzap, 1960’ta girip “hayatımın en güzel yıllarıydı” dediği 2,5 seneden sonra o zaman Kadıköy Maarif Koleji denilen okulun ilk mezunlarından olmuş. Fakat onun Moda geçmişi bununla sınırlı değil. Eğer o çok klişeleşmiş “Buralar hep bizimdi” lafını layığıyla ağzına alacak biri varsa, o da Can Gürzap olmalı. Hem anne hem baba tarafı mahalleliymiş. Yoğurtçu Parkının az ötesinde doğmuş, çocukluğunu ikisi de epey varlıklı olan anneannesi ve babaannesinin koca bahçelerinde koşturarak, ilk gençliğini de motoruyla evle iskele, plaj ve Koço arasında mekik dokuyarak geçirmiş. Anısı bol. Çocukluk arkadaşları arasında Nâzım Hikmet’in oğlu “Memo” da var, Barış Manço da. Bir gece mahallenin “Şair kaçtı, şair kaçtııı” diye ayağa kalkışını ve sonraları tozlu topraklı yolun köşesinde şairin karısı Münevver Hanımı göz hapsine alan ayakkabıcı kılığındaki sivil polisi iyi hatırlıyor. Yatılı okuduğu Maarif Kolejinde bir dönem sonunda yatağını sırtlayıp eve götürdüğünü gören Barış Manço’nun kendisine “Hamallığa mı başladın?” diye takıldığını gülerek anlatıyor.

1961

53 yıl sonra Moda'sı geçmeyen okulda

Onu sadece son dönemin popüler dizisi Medcezir’den tanıyanları utandıralım. 1990’da kurduğu Dialog Anlatım ve İletişim kursunda binlerce kişiye diksiyon, oyunculuk ve spikerlik eğitimi veren Can Gürzap, 1934’te İstanbul Şehir Tiyatrolarına girerek oyunculuk ve seslendirme yapan Reşit Gürzap’ın oğlu. O dönem Muhsin Ertuğrul’un sağ kolu olan babasını şöyle anlatıyor: “Öyle titiz biriydi ki, monoklunun ipini her gece ütületir, işe öyle giderdi, bu yüzden de adı ‘ip ütületen Reşit’e çıkmıştı.” Sonra devam ediyor: “Yaklaşık 14 yaşımdayken babamın mesleğini soran bir adama, ‘tiyatro sanatçısı’ deyince, gözlerimin içine dik dik bakıp ‘haram para’ demişti. Aile mesleğini o lafla hırslanarak sahiplenmiş olmalıyım.” Can Bey, Maarif Koleji’nden sonra Ankara Devlet Konservatuarında ve bir süre Londra’da okudu. Başkentte uzun seneler boyunca Cüneyt Gökçer’le çalıştı. Devlet Tiyatrosunda toplam 45 sene boyunca oyuncu, yönetmen, yönetici hatta çevirmen olarak görev aldı. Konuşan İnsan (1999), Söz Söyleme ve Diksiyon (2006) ve Perde Arkasından’dan (2012) sonra şimdi dördüncü kitabını yazmakla uğraşıyor. “Yazarsam çok iyi gidiyor, daha ben doğmadım, babam 16 yaşında” diye bahsettiği kitabında aile geçmişini Fenerbahçe’nin kurucularından dedesi Mustafa Elkatip ve onun babası fes tüccarı Yusuf Elkatip’ten başlatıyor. Tarihi özellikle seviyor ve toplumsal hafızanın kültürdeki önemine inanıyor. Tam da bu yüzden okulunu ve Kadıköyün sosyal tarihini canlı bir kitap gibi betimleyebiliyor:

53 yıl sonra Moda'sı geçmeyen okulda
CAN GÜRZAP

“Çok kapuska yediğim bu okulda çok iyi bir eğitim aldık, İngiliz ve Amerikalı hocalarımızdan önemli temel bilgiler edindik. Okuduğumuz kitaplar, hukuk, adalet, demokrasi, insan hakları ve özgürlükler üzerine olurdu. Mesela en sevdiğim romancılardan Charles Dickens’ın İki Şehrin Hikayesi’ni burada okudum. Bize burada hayata ve dünyaya geniş açıdan bakmamız öğretildi. Bu fotoğrafı çektiğimiz arka bahçeden Papaz’ın bağına kaçardık. Bir defasında arkadaşım Şanal’ın okul taksidini bile yedik. O zamanlar bu binalar yoktu, yeşillikler arasında bol bol gezinirdik. Ben bir Kadıköy aşığıyım, burası şimdi de çok güzel ama o zamanlar böyle fazla kalabalık, fazla vasıta yoktu, etrafımızda sadece iyi giyimli, beyefendi insanlar olurdu.”

2014

53 yıl sonra Moda'sı geçmeyen okulda
Can Gürzap, 1961’de çekilen fotoğrafını canlandırıyor. Arka bahçenin dokusu değişmiş, sahil şeridi görünmez olmuş.
Fotoğraf: Özgür Güvenç
53 yıl sonra Moda'sı geçmeyen okulda
Gürzap, 1951’de Kurbağalıdere üzerinde verdiği pozu (solda), 63 sene sonra tekrarladı.