Şehr-i İstanbul, fethedildiği günden bu yana sayısız İslâm eserine evsahipliği yaptı, yapıyor. Her iki yakada minareleri ve kubbeleriyle şehrin siluetini oluşturan camiler bu eserlerin en önde gelenleri. Altı yüzyılda hemen her sokağa, her köşe başına inci tanesi gibi dağılmış yapıların günümüzdeyse sadece belirli bir kısmı ayakta. #tarih olarak, çoğu 20. yüzyılda yıkılan, yokedilen mâbetleri Hayri Necdet İşli ve İsmail Büyükseçgin’in kıymetli çalışması Osmanlı Devri İstanbul Camileri’nden yararlanarak derledik.
İstanbul’un 981 mâbedi birarada
Tarihçi Hayri Necdet İşli, Yüksek Mimar İsmail Büyükseçgin ile birlikte İstanbul’un 981 adet cami ve mescidini biraraya getirdi. Camilerin dış mimarisini gösteren 1940’lı yıllardaki fotoğraflar özenle seçildi, negatifleri bulundu. Fazıl Ayanoğlu ve Şinasi Akbatu’ya ait fişler, derkenarlar ve kurumların çeşitli yazışmaları için arşivler titizce tarandı. Üç ciltlik seri için Ayvansarayî Hüseyin Efendi’nin 1768’deki 821 mâbedi biraraya getirdiği Hadîkat’ül Cevâmi’si temel kaynak olarak alındı. Yirmi yıllık çalışma sonucunda Osmanlı Devri İstanbul Camileri, Türkiye neşriyatına kazandırıldı. Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu’nun desteğiyle hazırlanan eseri yönetim kurulu başkanı Bülent Katkak “kültürel mirasımızın kayıtlı envanteri” olarak niteliyor. Fotoğraflı ansiklopedik rehber niteliğindeki bu kıymetli çalışma sınırlı sayıda basılıyor ve bu Ramazan ayı içerisinde satışa sunulması bekleniyor.