Esasında ‘1 Nisan şakası’nın bir Fransız icadı olduğunun kendisi de bir nevi 1 Nisan şakasıdır. Fransızların bu geleneği başlattığının iddia edilmesinden 1200 küsur yıl önce Romalılar Hilaria diye bir festival düzenliyor; etkinlik sırasında bir hafta boyunca söylenen hiçbir şey ciddiye alınmıyor, komik söylentiler, yalan-yanlış haberler servis ediliyor, ortalık Aaa Haber’e dönüyordu…
T. S. Elliot “Ayların en zalimidir Nisan” diyordu “Çorak Ülke” şiirinde. Elbette hemen tüm şiirler gibi neden bahsettiğini hiç anlamam ama niye bilmem, en güzel bulduğum şiir girişlerindendir. Zaten şurada biz bizeyiz, kimseye hava yapacak hâlimiz yok, hatırladığım bütün şiir dizelerini altalta yazsak haiku’dan öteye gitmiyor.
Tabii T. S. Elliot’ın “Çorak Ülke”de derin varoluş sıkıntılarıyla boğuştuğunu biliyorum. Ama yine de Nisan ayına karşı hissettiği bu olumsuz hislerin kötü planlanmış bir “1 Nisan” şakasından kaynaklandığını düşünmekten de kendimi alamıyorum. Muhtemelen siz de “Çorak Ülke”yle okumaya başladığınız bir yazının “1 Nisan” şakasıyla ilgili olarak devam etmesini Nisan ayının ayların en zalimi olmasına bağlıyorsunuzdur ama konumuz maalesef 1 Nisan şakaları. Yoksa ben de isterdim sizlere uzun uzun Çorak Ülke, Heidegger, Ezra Pound gibi güzel güzel name-dropping’ler yaptığım bir yazı yazmak ama, dedim ya, şiirin sadece bir dizesi aklımda kalıyor, Heidegger’i de hem Almanca hem Türkçe hem de Fransızca okuduğum hâlde tek kelime anlamadım. Zaten Fransızca bilmediğim için bu sonuncusu çok da şaşırtıcı değil.
Her yıl 1 Nisan günü, bildiğiniz gibi birbirinden berbat şakalar yapılır, en saygın yayın kuruluşları o güne özel “Aaa Haber” gibi bir haber hazırlar. Tabii bildiğiniz üzere son yıllarda bizim gazetelerin yazıişlerine her gün 1 Nisan; bu bakımdan muhtemelen bu yıl yaptıkları “geleneksel 1 Nisan şaka haberi” gürültüye gitmiştir ve yakın zamanda da Facebook üzerinden falan paylaşılır.
İnsanlar gazetede okuduğuna inananlarla dalga geçme eğiliminde ama bir sorun var: Okuduğuna inananlar aslında doğrusunu yapıyor; zira okur ve gazete arasındaki yazılı olmayan sözleşmede, üzerine düşeni yapmayan okur değil gazete. Hatta bu son derece normalmiş gibi son yıllarda “medya okur-yazarlığı” falan gibi okuduklarımızın ne kadarının doğru ne kadarının yalan olduğunu anlamamıza olanak sağlayacak dersler bile açtılar. Resmen para verip gazete okuyoruz ama gazetenin editörlüğünü de üstleniyoruz. Basbayağı bilet alıp gittiği konserde şarkıların yarısını kendisi söyleyen dinleyici gibi, para karşılığında aldığımız hizmeti kendi kendimize yerine getiriyoruz ve bu bizi niyeyse keriz değil de bilinçli okur yapıyor.
Aklımda kaldığı kadarıyla 1 Nisan şakaları aslında şu meşhur “Fransızlar yılbaşı günü Nisan yerine Ocak olarak kabul edilince bununla ilgili şakalar yapmaya başlamış” söylentisinden daha önceye dayanıyor. Eğer yanlış hatırlamıyorsam Romalıların da Anadolu kültüründen aldıkları ve her baharın başlangıcında gerçekleşen Hilaria festivali de böyle şakalar yapılan bir festival mesela. Fransızların bu geleneği başlattıklarının iddia edilmesinden ben diyeyim bin iki yüz yıl, siz deyin bin üç yüz yıl önce “söylenen hiçbir şeyin ciddiye alınmaması gereken” Hilaria denen bir festival var. Resmen 1 haftalığına her yer Aaa Haber. Tabii tam olarak ne kadar eski kestirmek güç ama en azından dördüncü yüzyılda bu festivalden bahseden kaynaklar var ve ismi itibariyle de Antik Yunan’a kadar gitmesi mümkün. Yani 1 Nisan şakalarının bir Fransız icadı olduğunun kendisi de bir nevi 1 Nisan şakası. Zaten aynı geleneğe Roma coğrafyasının en kuzey noktalarında bile denk gelmek mümkün diye biliyorum ve Fransızlar niye kendi kendilerine gelin güvey olmuş hiç anlamıyorum. Zaten başta da belirttim, tek kelime Fransızca da bilmiyorum, nedenini açıklasalar da anlamam.
Tabii gazeteciler her sene bir yandan yıl boyu hazırladıkları ve nadiren komik olan şakalarını yaparken bir yandan da bu geleneğin kökeniyle ilgili bir haber de yayımlıyorlar. Bunların en komiği ise eğer yanlış hatırlamıyorsam Associated Press’in bir muhabirinin, ünlü bir tarihçiyi arayıp konuyla ilgili bilgi istemesi üzerine, tarihçinin “Bu imparator Konstantin zamanında başlayan bir gelenek” diye ayaküstü bir yalan uydurması ve muhabirin de bunu gerçek sanıp koskoca Associated Press’in bültenine vermesi. Bir yandan da zaten 1 Nisan; haberin yalan olmasında bir sakınca da yok; inception gibi şaka ama sadece tarihçi gülüyor.
Daha eskiye döndüğümüzde bildiğim kadarıyla Romalıların şakacı imparatoru Elagabalus ve dehşetengiz şakasını, misafirlerinin altına içi hava dolu yastıklar koyup ziyafet sırasında yastıkları hizmetkarlarına patlattırmasını görüyoruz. Tabii adam imparator olduğu için kimse ses de çıkaramıyor zira adamın daha önce “şaka olarak” adam öldürdüğü de ileri sürülüyor.
Daha yakın zamandan üstadımız Jonathan Swift’in şakası var. Swift, takma isimle, kendine bir astrolog kimliği yaratıyor ve başka bir astrologun 1 Nisan’da öleceğini ileri sürüyor. Ünlü astrolog her ne kadar inkar etse de Swift 1 Nisan günü adamın cenazesinin kalkacağını ilan etmiş ve o kadar ikna edici yazmış ki herkes astrologun cenazesi için toplanmış. Astrolog da kimseyi ölmediğine ikna edememiş ve astrologluğu sona ermiş; çünkü kimse kendi ölümünü bilemeyen bir astroloğu ciddiye almamış. Üstelik adam ölmediği hâlde.
Hepinizin en azından tebessüm ettirecek 1 Nisan şakalarına maruz kaldığınızı umarım. Ama tekrarlamakta fayda var; okuduğunuz gazetedeki haberler maalesef şaka niyetine yazılmış değillerdi.