Çivi yazılı tabletler, papirüs tomarları ve nihayet iki kapak arasındaki kodeksler (ciltli kitaplar)… Bergamalılar ve Romalılardan sonra İslâm dünyasında iki kapak arasındaki ilk kitap, Kur’an ayetlerinin bir araya getirildiği Mushaf’tı ve belki de bu gerekçeyle Osmanlılarda her türlü kitaba bir muhabbet, yazılı-yazısız kâğıtlara hususi bir hürmet vardı.
Kaşgarlı Mahmud’a göre yazıya ve yazılı her şeye “bitik” denir. Bugün bildiğimiz anlamda kitaplarla tanışan ilk Türkler, Budist Uygurlardı. 11. yüzyılda Selçuklular, Nizamülmülk’ün girişimleriyle ilk medreseleri kurmaya başladıklarında bunları kitaplarla doldurmayı da düşündüler. Beylikler ve Anadolu Selçukîleri devrinde medreseler, içlerindeki İslâmî kitaplarla birlikte Anadolu’ya yayıldı.
Selçukluların konar-göçer uç beyleri Osmanlılar, kuruluşları sırasında okuma yazma bilmiyordu ve kitapla da doğrusu pek işleri yoktu. Âşıkpaşazâde (öl. 1484), Osman Gazi’den bir köy almayı başaran dervişin mektup (yazılı belge) istemesi üzerine hükümdarın şöyle cevap verdiğini kaydeder: “Ben mektûbı yazabilür miyin ki benden mektûb istersin! Uşda bir kılıcım var, atamdan ve dedemden kalmışdur, anı saña vireyüm”. Neşrî’nin (öl. 1520) zikrettiği tereke kaydına göre padişahın malları arasında hiç kitap görülmez.
1331’de İznik’in fethiyle burada kurulan ilk Osmanlı medresesinin küçük de olsa bir kitaplığa sahip olduğu tahmin edilir. Yıldırım döneminde sayıları artan medreselerin ve camilerin kitaplıkları yavaş yavaş dolmaya başlar. 2. Murad’dan itibaren Osmanlı sarayında kitap yazdırma faaliyetleri de belirginleşir. İlk saray kütüphanesi Fâtih devrinde İstanbul’un fethinden sonra oluşturulmuş, sarayın ilk kütüphane binası olan Enderun kitaplığıysa 3. Ahmed döneminde (1703-1730) inşa edilmiştir. İlk müstakil vakıf kütüphanesi Divanyolu’nda, Fazıl Mustafa Paşa marifetiyle 1678’de kurulur. Kâtip Çelebi gibi pek çok âlim, atadan kalan mirası hiç göz kırpmadan yatıracak kadar düşkündü kitaba; böylelerinin odalarında yanan mum sabahlara kadar sönmezdi.
1. Selim en acele seferlere bile sırtı kitap dolu bineklerle çıkarmış. 2. Bayezid, oğlu Selim’e karşı siyasi mücadelesini kaybettiğinde, daha önce ondan Çorlu’da ganimet olarak aldığı kitapları iade ederek gönül almaya çalışmıştı. Tarihçi-Şeyhülislâm Hoca Sâdeddin (öl. 1599), “Nazarından kitap gitmez idi / Rağbeti hord u hâb [yemek ve uyku] itmez idi” diyor Selim için.