Bir inşaat kazısı sırasında bulunan tabut ve içinden çıkan Rus askeri cesedi, basında dönemin tümgenerali Vasili Aleksandroviç Geyman ve hazine söylentilerine uzanan haberlere yolaçtı. Oysa ceset, 1. Kafkas Kolordusu, 20. Ahıska Piyade Tümeni, 78. Piyade Alayı’na mensup Yarbay Karl Karloviç Rjepetski’ye aitti.
EMRE GEZER
Geçen Nisan sonunda Ardahan’daki bir inşaat kazısı esnasında bulunan asker cesedi, kamuoyunun yoğun şekilde ilgisini çekti. Bölgenin yakın dönemde Rus işgali yaşamış olması ve mevcut fiziki bulgular, askerin bir Rus subayı olması ihtimalini güçlendirdi.
24 Nisan 1877’de başlayan ve Rûmi takvimle 1293’te gerçekleştiği için halk arasında “93 Harbi” olarak bilinen Osmanlı-Rus savaşında, Ruslar 17 Mayıs 1877’de Ardahan’a girmişti. Bölge 1878’den, Brest-Litovsk Antlaşması’nın imzalandığı 1918’e kadar yaklaşık kırk yıl Rus yönetiminde kalmıştı.
Cesedin kime ait olduğunu belirleyebilmek için elimizdeki verilerden öncelikle cesedin gömülme usulü, tabutun şekli ve cesedin üzerindeki askerî üniformanın büyük önem arz ettiği anlaşılmaktadır. Tabutun üzerinde “INRI” (Iesus Nazarenus Rex Iudaeorum-Nasıralı İsa, Yahudilerin Kralı) kesiti bulunmamakla birlikte, Rus-Ortodoks haçının ayırdedici özelliği olan diyagonalin bulunması, tabutun bu inanca mensup bir kişiye ait olabileceği düşüncesini güçlendirmektedir. Cesedin ellerinin göğüste birleşmiş vaziyette olması, başının altında yastık bulunması ve askerî üniformasıyla gömülmesi, Ortodoks inançlarıyla uyuşmaktadır. Saç ve sakalları korunmakla birlikte cesedin etlerinin bütünüyle çürüyerek yokolması, herhangi bir mumyalama işlemine tâbi tutulmadığını gösterir. Nitekim Ortodoks kiliseleri, mumyalama işlemine izin vermemektedir. Cesedin ve üniformasının bütün halde bu şekilde korunması, hava ve toprakla temas etmemesiyle açıklanabilir.
Üniformadaki en kıymetli gösterge, rütbe ve birlik tayinine yardımcı olan apoletlerdeki 20 sayısı ve üç yıldızdır. Apoletteki üç yıldız, “podpolkovnik” yani “yarbay” rütbesinde bir askeri işaret etmektedir. Zira 1827 tarihindeki değişiklikle birlikte yarbaylar, püsküllü apoletler üzerinde üç yıldız taşımaya başlamışlardır. Bu yıldızlar üç köşeli olarak iki yıldız altta ve biri üstte olmak üzere apolete yerleştirilmiştir. General sınıfında da üç yıldızlı apoletler mevcut olmakla birlikte, bu sınıfa ait apoletlerde, her birinin ucunda belirgin halkalar bulunan kalın ve örgü görünümlü püsküller, omuzluk kısmının dış sarmalında eğimli ve çift katmanlı kalın kordon, iç sarmalında eğimli ve tek katmanlı ince kordon görülmektedir. O dönemde Ardahan ve çevresinde, 1. Kafkas Kolordusuna bağlı 20. Piyade Tümeni bulunmaktadır.
Cesedin kimliğine ilişkin yerel ve ulusal basında çeşitli değerlendirmeler yapılmış, askerin general rütbesinde olduğu ön kabulüyle, dayanaktan yoksun ve fakat yaygın şekilde bölgede görev yapan bazı Rus general adları telaffuz edilmiştir. Bu tahminlerin üzerinde en çok yoğunlaştığı kişi, bugüne kadar defnedildiği yere dair tatmin edici düzeyde bir bilgi paylaşımı bulunmamasından bahisle Tümgeneral Vasili Aleksandroviç Geyman olmuştur. Hatta Generalin Rusya’da bulunan torunu dahi ortaya çıkarak DNA testi yaptırma teklifinde bulunmuş; halk arasında da Geyman kabulüyle birlikte mezardan Geyman’a ait pırlantalı kılıç çıktığı yönünde tevatürler oluşmuştur. Cesedin yarbay olarak tespit ettiğimiz rütbesinin general rütbesiyle uyuşmadığı ve Geyman’ın Gümrü’de yer alan Holm Çesti (Şeref Tepesi) adlı alanda gömülü bulunduğuna dair belge ve bilgiler, cesedin bu kişiye ait olmadığını doğrulamaktadır.
Rus arşivlerinde 20. Piyade tümenine mensup bir yarbay olarak Ardahan’da gömülü bulunduğu bilgisi yer alan kişi, Karl Karloviç Rjepetski olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu kayıtlarda; 78. Navaginskiy Piyade Alayı’na mensup olan Rjepetski’nin Leh asıllı ve 1847 Tallinn doğumlu olup 47 yaşında 1894 yılında vefat ederek Ardahan’daki askerî mezarlığa defnedildiği bilgileri yer almaktadır. Bu bilginin teyidi, Rjepetski’nin günümüzde yaşayan akrabalarının bulunması durumunda yapılacak DNA testiyle mümkün olacaktır. Bu durumda 03/12/2012 tarihinde imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Rusya Federasyonu Hükûmeti Arasında, Türkiye Cumhuriyeti Topraklarında Bulunan Rus Defin Yerleri ile Rusya Federasyonu Topraklarında Bulunan Türk Defin Yerleri Hakkında Antlaşma” da gündeme gelebilecektir. Bu bilgi ve çıkarımlar şahsi çalışmaların ürünü olup resmî bir nitelik taşımamakta ve yanlışlanabilir sıfatını haiz bulunmaktadır.
TARİHSEL DEĞERİ BÜYÜK
123 yıl sonra açılan tabut
Ardahan’daki kazıda bulunan askerî üniformalı cesedin kimlik tespiti, tarihsel değeri bakımından önem arzetmektedir. Bu tespitte üniforma apoletindeki 20 sayısı ve üç yıldız yol göstermiştir. Bu veriler, 20. Piyade Tümeni’nde görevli yarbay rütbeli bir askeri işaret ediyordu. Moskova Devlet Üniversitesi’nden Oleg Ayrapetov’a danışma neticesinde, bu bilgi netlik kazanmıştı. Ancak, ismin bulunması kolay değildi.
Tarih araştırmalarında şahıs tarihi incelemek zordur, bunun için arşiv önemlidir. Rusya Devlet Askeri-Tarih Arşivi yetkililerinden Oleg Çistyakov ve Rus Askerî Tarih Kurumu’nda uzman Konstantin Pahaluk konu ile ilgilendiler. Nihayet Oleg Çistyakov, Ardahan’da gömülü yarbay rütbeli tek kişinin 78. Piyade Navaginski Alayı’na mensup Yarbay Karl Karloviç Rjepetski olduğunu, ulaştığı belgelerle kanıtladı.
Oleg Çistyakov’un büyük bir nezaket göstererek benimle paylaştığı belgelere göre; Rjepetski 1847’de Reval’de (Tallinn) Katolik ve soylu bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. 1864’te Varşova’da başlayan askerlik hayatı, 1894’te Ardahan’da son buldu. Polonya, Kafkasya, Türkistan ve Sibirya’da görevler aldı. 1891’de yarbay oldu. Mart 1893’de Ardahan’a geldi ve Kasım 1894’te burada hayatını kaybetti.
Rjepetski, çeşitli madalyaları da bulunan ve hiç disiplin cezası almamış bir subaydı. Elena Ferdinandovna ile olan evliliğinden 1883’de Mariya ve 1885’de Yelena adlı kızları dünyaya geldi. Katolik inancına sahipti ve Ardahan’da Ermeni-Katolik Kilisesi tarafından defnedildi. Ömrünün son bir buçuk yılını Ardahan’da karısı ve kızları ile birlikte geçirdi.
Rjepetski sessizce, öne çıkmadan bir askerlik hayatı sürdürdü ve ölümünden 123 yıl sonra tekrar günışığına çıktı.
Mustafa Tanrıverdi