Aralık
sayımız çıktı

Platon Üniversitesi’ni iki netle kaçırdım

Bildiğiniz gibi çocuklu insanların başlıca problemi, çocuğun en katlanılmaz çağında onları başlarından nasıl atacaklarıdır. En azından bana öyle geliyor. Çocuğu gönderecek tarlası, atölyesi falan olmayan soylu sınıfı, yazının icadıyla beraber okula gönderme geleneğini başlatmış. Yahudiler bir adım daha ileri giderek toplumun hangi sınıfından olursa olsun 6-13 yaş arasındaki bütün çocukları okula gönder- mişler ve ilk kesintisiz zorunlu eğitim işine de imza atmışlar. Müfredatlarında din kültürü ve ahlak bilgisi, okuma yazma ve matematik var. Muhtemelen tarihin ilk TEOG’u da burada ortaya çıkıyor ve 13 yaşından sonra çocukların sadece bir kısmı TEOG’la iyi yerlere yerleştirilirken kalanları da bir meslek sahibi olsun diye çırak veriliyorlar.

Aynı dönemde Antik Yunan’da eğitim laik. Müfredatta din dersi yok; vatandaşlık bilgisi, cirit atma ve güreş var. Ben güreşten kesin kalırdım, ciritten de borçlu geçerdim diye düşünüyorum. Yalnız sadece özel okul var ama henüz Montessori metoduymuş, Alman modeliymiş gibi şeyler olmadığı için okul ücretleri düşük. Buna ek olarak, “Benim çocuğum özel bir çocuk,” ya da “Bizimkisi İndigo çocuk, mavi bir aurası var,” diye özel muamele isteyen veli de yok. O dönemde ve hatta yakın zamana kadar kimsenin çocuğu özel değil, okula götürülüp, “Eti senin kemiği benim” diye teslim ediliyorlar.

Platon Üniversitesi'ni iki netle kaçırdım

MÖ 4. yüzyıla kadar yüksek öğretim de yok. Sokrates var ama onun da yeri belli değil, seyyar üniversite gibi geziniyor, dersine girmek için peşine takılıp Atina kazan sen kepçe gezeceksin. Bir nevi açıköğretim, gayet açıkta yapılıyor. Muhtemelen bu gezip tozmalardan yorulan Platon, ilk üniversitelerden birini açıyor. Gerçi bence öğrencilerin çoğu, eğlenceli partileri ve yaz şenlikleri varmış gibi gözüken Hedonist Üniversitesi’ne yazılmak istemiştir ama ailelerin tercihi Platon Akademisi’nden yana. Platon da yoğun taleple başa çıkabilmek için tarihin ilk üniversite giriş sınavını yapmak zorunda kalıyor ve rivayete göre geometriden dört neti olmayanı okula almıyor. Ama yine de Platon Akademisi’ne giremeyen öğrencilerin rızaları hilafına evlerine atla üç gün uzaklıktaki okullara gönderildiklerini sanmıyorum. Hatta Platon’u iki netle kaçıranlar güle oynaya Hedonist Üniversitesi’ne gidiyor olabilir.

Roma’da da bir şekilde devam eden bu okullaşma, ortaçağa kadar varlığını sürdürüyor. Ama Ortaçağ’da Cermen istilasıyla eğitim sistemi altüst oluyor, artık zırt pırt sınav sistemi ya da müfredat mı değişiyor bilmiyorum ama okullar hem azalıyor hem de hayat için öğretmek yerine ölümden sonrası için eğitim vermeye başlıyor ve bu karanlık yıllar ancak 13. yüzyılda bildiğimiz anlamda ilk üniversitelerin açılmasıyla son buluyor. Ha nedir, eğitim yılı başladığına göre, gerek müfredatımızdaki ilerlemeye gerek geometri de bilmeden girilebilen üniversitelerimize şükrederek hayatımıza devam edebiliriz.