Kasım
sayımız çıktı

Sen de rahat uyu Armando usta…

Çok sayıda genç müzisyene okul olmuş, sayısız ödül kazanmış, üstün yetenekli bir caz piyanisti; büyük bir müzisyendi Chick Corea. Ama ansiklopedik bilgileri bir kenara bırakırsak, büyük bir insandı da… 1986’da Londra’da verdiği konserin canlı tanığından nezaketinin ve alçakgönüllülüğünün altını çizen bir büyük usta anektodu. 

 Ardından yazıları zordur. Sizden hem duygusal bir ton tutturmanız hem de ebediyete intikal eden kimsenin hayattayken yaptığı önemli işlere değinmeniz beklenir. Ben bu yazıda böyle yapmayacağım. Merak eden, üstadın müzik kariyeriyle ilgili her şeyi internetten öğrenebilir. Ben bizzat tanık olduğum kişisel bir tecrübeden yola çıkarak kaleme alacağım “Ardından” yazımı. Ve sanıyorum ki bu yazı, zengin ansiklopedik malumatla donatılmış pek çok yazıdan daha iyi ayna tutacak büyük usta Armando Anthony Corea’nın hayatına… 

Chick Corea yıllar sonra yeniden “Ronnie Scott’s”ta piyano başında, 2018. 

Evet, farklı müzik türlerini, ardı ardına pek çok kuşağı derinden etkilemiş; çok sayıda yetenekli genç müzisyene okul olmuş, sayısız önemli ödül kazanmış, üstün yetenekli bir caz piyanisti, büyük bir müzisyendi Corea. Ama o gece büyük bir insan olduğuna da tanıklık edecektim. 1986 yılıydı, Chick Corea’nın yolu, gitarlarda Scott Henderson ile Carlos Rios, basta John Patitucci, davulda Dave Weckl’in yer aldığı yeni projesi Elektric Band’le Londra’nın dünyaca ünlü caz kulubü “Ronnie Scott’s”a düşmüştü. Harika bir konserdi, masalarda içkilerini yudumlayan dinleyiciler kendileri ustanın yeni “sound”una bırakmış, mest olmuşlardı. Bir parçanın finalinde alkışlar yine patlamış, ıslıklar, çığlıklar yükselmişken, muzip ışıkçı ön masalardan birinde uyuklayan birini fark etmiş, spotları onun üzerine çevirmişti. Mekandaki bütün gözler bir anda yorgunluktan bitmiş bu iyi giyimli genç adama dönmüş; kıkırtılar, laf atmalar başlamıştı. Müziğin susmasına, kahkaha ve ıslıklara rağmen adam uyuklamaya devam ediyordu. Chick Corea da durumu fark etmişti. Onun yerinde başka bir sahne kurdu olsaydı, iyice bir dalgasını geçer, uykucuyu içkili dinleyicilerine meze eder, performansına renk katmak için bu fırsatı kaçırmazdı. O öyle yapmadı. İşaret parmağını dudaklarına götürerek salonu sessizliğe davet etti. “Acımasız olmayın, belli ki bugün çok çalışmış, bence iyi bir uykuyu hak etmiş. Saygı gösterelim lütfen” dedi. “Alaturka repertuarımız”dan pek aşina olduğumuz “Vay sen ben sahnedeyken nasıl uyursun ulan” kompleksi bir yana, ses tonundaki şefkat tınısından bunları politik doğruculuk adına söylemediği, son derece samimi olduğu anlaşılıyordu. Ardından ışıkçıya spotu adamın üzerinden çekmesini işaret etti ve yeni parçaya girdi. İlk akorları gayet düşük volümlüydü, klavyenin üzerinde adeta parmak uçlarında yürüyordu. Ardından diğer müzisyenler de ona katıldı ve şimdi adını hatırlamadığım yumuşak parçayı geleneksel bir ninni havasında çaldılar. Uyuyan adam bir sonraki parçada dinlenmiş olarak uyandı, arkadaşlarından haberleri aldı ve konserin coşkulu ritmine küçük bir gecikmeyle de olsa neşeyle katıldı. 

Uykuna sevenlerinin gönülden duaları ninni olsun büyük usta, hiçbir çatlak ses ebedi istirahatinde seni rahatsız etmesin.