Kasım
sayımız çıktı

Şiir gibi bir hayat

Yasaklı olduğu yıllarda birçok takma isim kullandı ama, hiçbiri ona “Romantik devrimci” lakâbı kadar yakışmadı. Kadınlarına, memleketine ve devrime duyduğu tutkulu aşkı eserlerinde olağanüstü bir ustalıkla anlattı. Yapıtları 50’den fazla dile çevrildi, adı dünyanın en büyük şairleri arasında anıldı. Yaşamının 12 yıl 7 ayını hapiste geçirdi. 1950’de öldürüleceği söylentileri üzerine gizlice yurtdışına çıktı. 1963’teki vefatına kadar Moskova’da yaşadı. Sürgündeyken birçok memleketi ziyaret etti. Bu ülkelerde konferanslar verdi, savaş ve emperyalizm karşıtı eylemlere katıldı, radyo programları yaptı. Kısaca bu dünyadan bir Nâzım geçti, arkasında unutulmaz kareler bıraktı…

Bursa Cezaevi’nde… Geceler sürecek kapımın sürgüsünü, pencerelerde yıllar örecek örgüsünü. Ve ben bir kavga şarkısı gibi haykıracağım mapusane türküsünü…

Nazım Hikmet, Hariciye Nezareti’nde çalışan babası Hikmet Bey’in memuriyeti nedeniyle Selanik’te dünyaya geldi. Tartışmalı doğum tarihi halasının eşi Memduh Ezine’nin hatıratında 17 Ocak 1902 olarak not edilmiştir. Selanik, 13 Ağustos 1902.

Dört buçuk yaşındaki Nazım, üç tekerlekli bisikletiyle. Halep, 1907.

Nâzım’la Vâlâ Nureddin (Vâ-Nû), Milli Mücadele’ye katılmak için Ankara’ya giderken Kastamonu’da, 1921. Gençleri Anadolu’ya direnişe çağıran şiirler yazacakları, Mustafa Kemal’e takdim edilecekleri, sosyalizmle tanışacakları bu yolculuk Moskova’ya kadar uzanacak, Nazım burada Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi’ne (KUTV) kaydolacaktır.

Celile Hanım, çocukları Samiye ve Nâzım ile, 1924.

Lena ile, Moskova, 1923.

Piraye, Mahmut Yesari ve Muammer Karaca ile birlikte, Mithat Paşa köşkünün bahçesinde, 1930’lar.

Yönetmenliğini Nazım Hikmet’in yaptığı “Güneşe Doğru” filminin setinde. Solda ayakta Arif Dino, Nazım’ın başını omzuna dayadığı kişi filmin dekorlarını yapan ressam Faruk Morel, Nazım’ın arkasındakiler İhsan ve Osman İpekçi, 1937.

İhsan Koza takma adını kullanan İhsan İpekçi ile.

Nâzım Hikmet, sağlık şikayetleri nedeniyle Çankırı cezaevinden nakledildiği Bursa cezaevinde yaklaşık 10 yıl yattı. “Dokumacılar Gurubu”yla, 1947.

Orhan Kemal 1940’da Bursa Cezaevi’ne nakledilince, kitaplarını okumakla suçlandığı Nazım Hikmet ile hapishane arkadaşı olur. Orhan Kemal (beyaz gömlekli), İsmail Hakkı Balamir (ceketli).

Bursa Cezaevi, 1948.

Soldan, Efser Berk, Sait Faik, Münevver Andaç, Peride Celal, Nazım Hikmet. Burgazada, 1950.

İstanbul, 1950.

Aziz Nesin’in deyişiyle “dünyanın en iyi tanıdığı üç Türk’ten biri” olan Nazım, Bükreş uçağından inişinde Vnukovo Havaalanı’nda. Moskova, 29 Haziran 1951.

Veda’dan; Hoşça kalın dostlarım benim hoşça kalın!
Sizi canımda, canımın içinde, kavgamı kafamda götürüyorum…

Azeri tiyatrocu ve şair Cafer Cabbarlı’nın evindeki bir davette. Bakü, 1950’li yıllar.

Gogol’ün 100. ölüm yıldönümü toplantısında. Bolşoy Tiyatrosu, Moskova, 4 Mart 1952.

Besteci Dmitri Şostakoviç’e (Nâzım’ın sağında) Uluslararası Barış Ödülü verilirken. Sütunlu Salon, Moskova, 1954.

Taşkent, 1958.

Floransa, 1962.

Sürgün yıllarında katıldığı uluslararası toplantı, kongre ve etkinliklerde

Stockholm, 1958.

Uluslararası İşbirliği ve Silahsızlanma Kongresi için gittiği Stockholm’de arkadaşlarıyla, Temmuz 1958.

Paris, 1962.

Moskova, 1962.

Paris, Nisan 1961. Soldan: Avni Arbaş, Güzin Dino, Nâzım, Abidin Dino, Vera.

Nâzım, son eşi Vera Tulyakova ile. Moskova, 1962.

Nâzım, son eşi Vera Tulyakovaile. Moskova, 1962. Ölümünden sonra Vera’nın Nazım’ın cebinde bulduğu son şiiri.