19. yüzyılın cinsiyet hiyerarşisini büyük bir başarıyla resmeden Mtsensk İlçesi’nin Lady Macbeth’i seneler sonra sinemada. Dimitri Şostakoviç’in 1934’te gerçekleştirdiği aynı adlı opera uyarlaması Stalin tarafından yasaklanmıştı.
Rus yazar Nikolai Leskov, 1865’te Mtsensk İlçesi’nin Lady Macbeth’i adlı novellayı yazdığında, operadan baleye, sinemadan tiyatroya ve hatta Stalin’e, pek çok tür ve zihniyeti etkileyeceğini bilmiyordu. 19. yüzyıl Rusya’sında genç ve mutsuz bir kadının çaresizlikten acımasızlığa giden yoldaki çilesi, ilk olarak Dostoyevski’nin Epoch adlı dergisinde yayımlanmış ve Leskov nihayet kendinden sözettirmeyi başarmıştı.
Ülkemize ise ilk defa 2012’de geldi Lady Macbeth: “Zengin kayınpeder evinde, şefkatsiz koca koynunda tam beş senedir bu sıkıcı hayatı sürmekteydi Katerina Lvovna; gelgelelim hiç kimse onun bu sıkıntısını zerre kadar umursamıyordu” (Çev. Güney Çetao Kızılırmak). Bu sıkıntıyı umursayan bazı uyarlamalarsa tarihte önemli izler bıraktı.
1934’te Şostakoviç’in bestelediği 4 perdelik opera Leningrad’da prömiyerini yapmış ve büyük beğeni toplamıştı. 1936’da Stalin, eseri pornografik bularak salonu terketmiş, ünlü besteci konservatuvardaki hocalık görevinden uzaklaştırılmış, “Mtsensk İlçesi’nin Lady Macbeth’ı” operası Rusya’da 30 sene yasaklanmıştı. Eser, 1970’lerde “Katerina Izmailova” adıyla Yugoslav besteci Rudolf Brucci tarafından bale olarak bestelenmiş, 1962’de ünlü Polonyalı yönetmen Andrzej Wajda “Sibiryalı Lady Macbeth”i, 1967’de Ukraynalı yönetmen Mikhail Shapiro “Katerina Izmailova”yı çekmiş. Şostakoviç’ten sonraki en sükseli uyarlama ise hiç şüphesiz 2016’da İngiliz yönetmen William Oldroyd’un çektiği, gösterildiği tüm festivallerden övgü ve ödüllerle dönen “Lady Macbeth” oldu.
Kuzey İngiltere’nin 19. yüzyıl dünyasında, cinsiyet hiyerarşisinin zirve yaptığı bir dönemde babası tarafından korkunç bir aileye satılan Katherine, sapkın kocası ve zalim kayınpederi tarafından çileden çıkıncaya dek sömürülür; işçi Sebastian’a aşık olan Katherine’in çileden çıkışı ise acılı, tutkulu, erotik, vahşi ve sürprizli olur.
Taciz, şiddet, ırkçılık ve cinsiyetçilik temalarının yoğun olarak işlendiği film, asıl etkisini ‘kadının gücü’nden alıyor. Bir kadının, amacına ulaşmak için gözünü kırpmadan her şeyi yapabilecek tıynette oluşu Mtsensk’li Lady Macbeth ile Shakespeare’in Lady Macbeth’inin ortak yanı. Filmdeki “halledildi” (It is done) cümlesi de bu ortaklığın bir ifadesi.
Madam Bovary olarak başlayıp Lady Chatterley olarak devam eden ve Mr Ripley olarak karakterini tamamlayan Katherine rolünde, çiçeği burnunda aktris Florence Pugh son derece başarılı bir performans sergiliyor. Zalim kayınpederi deneyimli İngiliz aktör Christopher Fairbanks, işçi Sebastian’ı ise yine taze oyuncu Cosmo Jarvis oynuyor.