Kasım
sayımız çıktı

Tek kareyle Türkiye’nin bütün hâlleri

Muhlis Bey, Mithat ve Mirsat, Arap Kadri, Canavar Koyun Orhan, Press Bey gibi unutulmaz tiplemelerin çizer babası Latif Demirci’yi henüz 61 yaşındayken kaybettik. Hayatın tam ortasından çizgileri ve kutuplaşmanın en ağır olduğu dönemlerde bile herkese dokunabilen mizahıyla, eleştirdiklerimize bile sevecen bir şekilde yaklaşabileceğimizin kanıtıydı.

MIZAHÇILARDAN
SAYGI DURUŞU

Leman’ın 8 Haziran 2022
sayısının kapağı…

Latif Demirci, 11-12 yaşla­rında bir çocukken alıp eline karikatürlerini, üze­rinde ütülü kısa pantolonu, Çev­re Tiyatrosu’nun kapısını çaldı. Yıl 1973. Altan Erbulak’ın kari­katürleriyle ortalığı kasıp kavur­duğu yıllar. Demirci “Herhalde birkaç senedir karikatürle yatıp kalktığım için kendimi onun­la meslektaş zannetmiştim” di­ye hatırlıyor o günü. Erbulak da onu kırmayıp, çizdikleriyle ilgili yorumlarını iletmiş bir sene bo­yunca. İlk ustasından sonra 14 yaşındayken Oğuz Aral okulu ve Gırgır günleri başladı. 47 yıl hiç durmadan üreterek geçecek bir kariyerin ilk günleri…

Fırt’ta “Tarzan”, Gırgır’da esprilerini Behiç Pek’in buldu­ğu “Muhlis Bey” ve ardından “Arap Kadri” tipleriyle artık ge­niş kitlelerce tanınır hâle geldi. Bir yandan haftalık karikatür dergilerine çizerken bir yandan da Yeni Gündem, Nokta, Pano­rama, Gazete Pazar, Söz gibi si­yasi yayınlarda gündemin ağır havasını dağıtıyordu o günlerde. “Ağlanacak hâllere güldürmek” onun özel yeteneğiydi. Kuru­culuğunu yaptığı Hıbır ve onun devamı HBR Maymun dergi­lerinin kapanmasından sonra, gazete çizerliğiyle birlikte yal­nız buraya yönelmişti zaten. Aralarda çizdiklerini derleyip albüm hâline getirmiş; Natio­nal Geoglathif ile hayvanlarla insanların ilişkilerini, Çeviren Latif Demirci ile dünya resim sanatını kendi tarzıyla birleş­tirmişti.

Neredeyse 20 yıl boyun­ca her gün, Türkiye’nin en çok okunan gazetelerinden biri­nin, Hürriyet’in baş sayfasında, okurların ilk gördüğü kişi ol­mak, eleştiriyi kırıp dökmeden dillendirmek, herkesin ağladı­ğı bir gün acı da olsa yüzlere bir gülümseme yerleştirmek, bunu yaparken de mesleğin namu­suna halel getirmemek için çok hassas bir terazide ölçülen bir zarafete, çok keskin bir zekaya ve neredeyse bütün bir haya­tı adayacak noktada çalışkan­lığa ve ne olursa olsun biraz da iyimserliğe ihtiyaç vardı. Bun­ların hepsini biraraya getirebi­len nadir insanlardan biri ola­rak, dünya çapında bir sanatçı olarak hafızalarımızda kayıtlı kalacak Latif Demirci. Ve böyle insanların önünde hiçbir gücün duramayacağının kanıtı olarak yaşayacak…