Kasım
sayımız çıktı

Yıldız Sarayı’nın portresi 2.Abdülhamid’in mimarisi

Karakterini 2. Abdülhamit döneminde kazanan Yıldız Sarayı’nı bir bütün olarak inceleyen; yapının birbiriyle ilişkili tüm bölümlerini değerlendiren; 2. Abdülhamid dönemindeki değişimleri tarihsel bağlamı içinde ortaya koyan; ilk defa ortaya çıkarılan belge ve buluntuları, devrin ve günümüzün görsel malzemeleriyle kombine eden bir referans kitabı. 5 yıllık bir çalışmanın ürünü.

AYŞE ERSAY YÜKSEL

YILDIZ SARAYI
MELEK ÖZYETGIN,
VAHDETTIN ENGIN, AYŞE
ERSAY YÜKSEL

Dünyadaki tüm impara­torluklarda olduğu gibi Osmanlılarda da saray­lar devletin dünya görüşünü, teşkilatını, imajını ve yönetim sistemini yansıtmada önemli bir role sahip. Bununla birlik­te Osmanlı sivil mimarisinin önemli yapılarından biri olan bu mekanlar; mimarlık tarihi, sanat tarihi ve tarih gibi önemli disiplinler açısından dinî mi­mari ya da diğer anıtsal yapılar kadar ayrıntılı incelenmemiş­tir. Topkapı Sarayı gibi Osmanlı hanedanına yüzyıllardır evsa­hipliği yapmış en görkemli yapı dahi ancak son yıllarda önemli çalışmalarla ele alınmaya baş­lanmış; saraya dair popülist ve menkıbevi bakışaçılarının öte­sinde akademik değerlendir­meler yeni yeni ortaya çıkmaya başlamıştır.

Osmanlı yönetim ve toplu­munda 18. yüzyılda başlayan zihniyet ve mekan algısının de­ğişimiyle imparatorluğun idare merkezi olan saraylar da doğal bir değişime uğradı. Bu bağ­lamda Osmanlı sarayında teş­rifatın, mimarinin ve zevklerin farklılaştığı açıkça görülebilir. Hem klasik Osmanlı devlet ge­leneğinden beslenen hem de değişen dünya düzenine uyum sağlamak adına yeni protokol mekanlarını ortaya koyan yeni yaklaşım, Çırağan-Dolmabah­çe-Beylerbeyi-Yıldız başta ol­mak üzere pek çok saray ve köş­kün inşaına vesile oldu.

Bu son dönem Osmanlı sa­raylarından biri olan ve özellik­le 2. Abdülhamid’in tahta çık­masının ardından kısa bir süre sonra devletin yönetim merke­zi olarak belirlenen Yıldız Sa­rayı, Osmanlı sarayları içinde ayrı bir yere sahip. 2. Abdülha­mid’in uzun yıllar boyunca yerli ve yabancı kaynaklar tarafından farklı açılardan tartışılan siyasi hayatının gölgesinde kalan ve kimi zaman da onunla özdeş­leştirilen bu saray; sembolik değeri kadar mimari düzeni ve kurgusu, bütünselliği bakımın­dan da ayrıntılı şekilde ele alın­mamıştı.

2. Abdülhamid’in tahta çık­tıktan kısa bir süre sonra, sahil­deki Dolmabahçe ve Çırağan gi­bi saraylar yerine, tam Boğaz’a nazır, açık bir manzaraya sahip ve çevresine hâkim bir tepe­de konumlanan Yıldız Sarayı’nı tercih etmesi tesadüfi değildi. Onun yönetim anlayışını ve ki­şisel zevklerini yansıtan stilleri bünyesinde barındıran, doğayla içiçe planlanmış Yıldız Sarayı, zaman içinde kapladığı alanla yatay bir anıtsallık kazandı. Bir­kaç yüzyıldan beri saray arazisi olan Yıldız korusu ve buraya in­şa edilmiş bazı köşkler dışında pek kullanılmayan bu mekan Abdülhamid döneminde asıl ka­rakterini kazandı; içiçe avlu ve bahçelerden oluşan klasik bir Osmanlı sarayı görünümü aldı.

Yıldız Sarayı 2. Abdülhamid dönemindeki saray teşrifatı­na uygun şekilde düzenlenmiş, uzun ve yüksek duvarları ile dış dünyadan yalıtılmış küçük-gör­kemli bir kent gibi değerlen­dirilmiş. Saray, temelde devlet işlerinin yürütüldüğü Selamlık ve padişahın özel hayatına has Harem olmak üzere iki ana av­lu ile bunların uzantıları köşk ve su yapıları ile çevrili bahçe­ler, korular ve dış yapılardan oluşur. Padişahın 33 yıllık uzun saltanat döneminde değişen ih­tiyaçlar ve zevklere uygun şe­kilde yeni binalarla zenginleşen ve kalabalıklaşan saray, yine bu dönemde epey yapısal değişim geçirdi. Bununla birlikte Abdül­hamid’in tahttan indirilmesinin ardından farklı işlevlerle ve par­ça parça kullanılan Yıldız Sara­yı, özgün hâlini ve bütünlüğü­nü kaybetmiş olarak günümüze ulaşabildi.

Fotoğraflardaki ayrıntılar Yıldız Sarayı kitabı için arşiv fotoğraflarındaki detaylar üzerinden sarayın yerleşim düzeni ve mimarisi gibi temel özelliklerine ulaşılmaya çalışıldı. Saray’ın bahçesi içinde 2. Abdülhamid’in Kulanımındaki Hususi Daire.

Bugüne değin Yıldız Sara­yı’nın sistemli ve bütünsel inşa tarihçesinin yazılmamış, sa­rayın tarihsel bağlamı için­de değerlendirilmemiş olması önemli bir eksiklikti. Buradan hareketle saray tarihiyle ilgili çalışmalar, Yıldız Teknik Üni­versitesi Sultan II. Abdülhamid Uygulama ve Araştırma Mer­kezi Müdürü Prof. Dr. A. Melek Özyetgin öncülüğünde 2015’ten itibaren başlatılmıştı. Merkez, yerli-yabancı pek çok akade­misyen, araştırmacı ve sanat­çıyla işbirliği içinde bu alandaki çalışmalarını sürdürdü. Mer­kezin en kapsamlı projesi olan Yıldız Sarayı kitabı, uzun ve ti­tiz araştırmalar sonucu Melek Özyetgin, tarihçi-akademisyen Prof. Dr. Vahdettin Engin ve be­nim katkılarımla ortaya çıktı.

Yıldız Sarayı, Osmanlı sa­rayları içinde inşaı, teşrifa­tı, kurumları ve sosyal yaşamı hakkında en fazla yazılı belgeye sahip olan sarayların başında gelir. Saray hakkında Osmanlı arşivindeki belgeler, Yıldız Sa­rayı Fotoğraf Koleksiyonu’ndaki fotoğraflar, sarayın mimari dü­zen ve işleyişinin anlaşılmasın­da büyük önem taşır. Varolduğu bilinen kimi belgelerin günü­müze ulaşmaması ve aralarda kronolojik boşluklar sözkonu­su olsa da, arşivin sağladığı bil­gi zenginliği eşsizdir. Şimdiye kadar Yıldız Sarayı ile ilgili ça­lışmalarda bu arşiv belgelerinin sistematik metotla kullanılma­ması, sarayın bütünsel algılan­masını engellemişti. Özellikle bu çalışmada yer alan 2. Abdül­hamid dönemine ait “Yıldız Sa­rayı vaziyet planları”, sarayı bü­tün olarak gösteren mevcut en eski çizimler olarak son derece önemlidir. Bu planlar sarayın değişen katmanlarını tespit­te ve avlularının sınırlarını be­lirlemede temel kaynak olarak kullanıldı, yapısal değişim bu planlardan takip edilebildi.

Ayrıca günümüze ulaşan fotoğraflarından Yıldız Sara­yı’nın yerleşim düzeni, mimari­si, süslemesi, mobilyası, bahçe tasarımı ve peyzaj mimarisi gi­bi temel özelliklerine ulaşmak mümkün olabildi. Çekim tarih­leri tam bilinmemekle birlikte, fotoğraf karelerindeki ayrıntılar incelendi ve bunlar sarayın mi­mari katmanlarının oluşumuna uygun bir sırayla verilmeye çalı­şıldı. Yıldız Sarayı’nın bu fotoğ­raflarının bir kısmı önceden ya­yımlanmışsa da, bunlar eserde ilk defa olabildiğince doğru ta­nımlandı, adlandırıldı, kronolo­jik sıralandı ve yüksek çözünür­lüklü hâlleriyle yer aldı.

20. yüzyıl başlarında Yıldız Sarayı Kütüphanesi’nin içi

İlgili dönemde sarayı gör­müş, sarayda yaşamış yerli veya yabancılar tarafından kaleme alınmış hâtıra kitapları gibi bel­ge değeri olan çeşitli kaynak­lar da sarayın anlaşılmasında önem taşımaktaydı. Kitapta ha­tırat türündeki tüm kaynaklar­da yer alan bilgiler saray yapıla­rıyla ilişkilendirilmeye çalışıldı; her bir yapının sarayın mimari programındaki ve saray işleyi­şi bağlamındaki yeri verilmeye gayret edildi.

İki ana bölümden oluşan kitabın ilk bölümünde, sarayın özellikle 2. Abdülhamid’in kişi­sel ve yönetsel ilkeleri bağla­mındaki yapılaşması değerlen­dirildi; onun özel hayatı yanın­da sarayın şekillenmesinde de etkisi olan idealleri, şahsi özel­likleri, uğraşları ve zevkleri ele alındı. Bu bölümde, dönemin siyasi, sosyal ve kültürel olayları ile şekillenen Yıldız Sarayı’nın genel çerçevede değerlendiril­mesi de yapıldı. İkinci bölüm­de ise sarayın ana iki avlusunu (resmî bölüm ve özel bölüm) oluşturan yapılar ve bunların düzeni anlatıldı. Aynı zamanda sarayın dış bahçesi olarak be­lirlenen Şale Kasrı ve Merasim Daireleri, Malta Istabl-ı Âmire ile Yıldız Korusu’ndan oluşan bahçe ve bölümleri; ana yapı­nın etrafını kuşatan ve saray­la doğrudan ilişkili kısımlar (su yapıları, askerî yapılar, dinî ya­pılar ve diğer dış yapılar) avlu düzenleri ile verildi. Ayrıca ilgili avlularda bugüne ulaşmayan ve mevcudiyeti planlardan ve di­ğer kaynaklardan tespit edilen dönem yapıları da ele alındı. Sa­rayla ilişkisi ilk defa bu kitapta ortaya konan bazı yapılar ya­nında, yeri ve işlevi konusunda arşiv belgelerine dayalı yeni tes­pitlerin yapıldığı binalar da an­latıldı. Eserin “Ekler” kısmın­da, arşivde bulunan planların yeniden yapılan çizimleri; saray ve çevresinin erken cumhuri­yet devrine ait hava fotoğrafları; metin içinde görsel malzemesi kullanılmayan ancak atıf yapı­lan belgeler yer aldı.

Yıldız Sarayı kitabını hazır­lama sürecinde zorluklar da ya­şandı. Saray yapıları ile ilgili sa­ha araştırması sırasında, devam eden restorasyon çalışmaları nedeniyle mekanların bir kıs­mını yerinde inceleme imkanı bulunamadı. Yine bu restoras­yon ve yeniden işlevlendirme sürecinde binaların içleri tama­men boşaltılmış olduğundan, yapıların iç düzenleri hakkında çalışmak mümkün olamadı.

Küçük Mabeyn Köşkü 2. Abdülhamit tarafından 1901’de çalışma ve dinlenme köşkü olarak inşa ettirilen Küçük Mabeyn Köşkü, Sultan’ın tahttan indirildiğini de haber aldığı yerdi.
 

Kitapta 2. Abdülhamid dö­nemi Yıldız Sarayı anlatıldığı için bu devrin görsel malzeme­leri tercih edildi; eğer bir yapıy­la ilgili fotoğraf yoksa bunun güncel karelerine yer verildi. Özellikle Yıldız Sarayı Fotoğraf Koleksiyonu içinde başta Ha­rem yapıları olmak üzere bir­çok saray yapısının özgün hâlini gösteren fotoğraf bulunmaması, sarayın görsel olarak ortaya ko­yulmasında eksiklik oluşturdu. Bunların yanısıra, saray yapıla­rının bir kısmının hâlihazırdaki durumunun fotoğraflanmasına bu süreçte izin verilmediği için, arşivlerden edinilen mevcut fotoğraflar kullanıldı. Ayrıca, Yıldız Sarayı’nda devam eden restorasyon sebebiyle, bazı sa­ray yapılarının daha önceki res­torasyon ve yapı durumlarını gösteren arşivlerdeki belgelere de (İstanbul 3 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Ku­rulu Müdürlüğü arşivi, IRCI­CA-Yıldız Sarayı yapıları resto­rasyon dosyaları gibi) ne yazık ki erişim izni verilemediğinden bunlardan istifade etmek müm­kün olmadı.

Yıldız Sarayı dahilindeki gaz borularının haritası.

Kitapta, Osmanlı mimarlık tarihinde çoğunlukla üzerine fazlaca durulan üslup ve biçim tipolojilerinden ziyade yoruma ağırlık veren; her bir yapının ayrıntılı formlarının ötesinde saray bütünlüğündeki yerine odaklanan ve bunların farklı iş­levlerini yansıtan bir yaklaşım benimsendi.. Kitabın temel ve nihai hedefi, ciddi ve kalıcı bir yayının yanısıra, bir kültür mi­rası olarak Yıldız Sarayı’na dik­kati çekmek, yapının korunma­sına ve doğru kullanılmasına katkı sağlamak. Bugün yapının kimliğine uygun onarım çalış­maları, T.C. Cumhurbaşkanlı­ğı’nın desteğiyle devam ediyor. Sarayın eski bütünlüğüne ka­vuşturulması ve yaşatılması en büyük temennimiz.