Karakterini 2. Abdülhamit döneminde kazanan Yıldız Sarayı’nı bir bütün olarak inceleyen; yapının birbiriyle ilişkili tüm bölümlerini değerlendiren; 2. Abdülhamid dönemindeki değişimleri tarihsel bağlamı içinde ortaya koyan; ilk defa ortaya çıkarılan belge ve buluntuları, devrin ve günümüzün görsel malzemeleriyle kombine eden bir referans kitabı. 5 yıllık bir çalışmanın ürünü.
AYŞE ERSAY YÜKSEL
Dünyadaki tüm imparatorluklarda olduğu gibi Osmanlılarda da saraylar devletin dünya görüşünü, teşkilatını, imajını ve yönetim sistemini yansıtmada önemli bir role sahip. Bununla birlikte Osmanlı sivil mimarisinin önemli yapılarından biri olan bu mekanlar; mimarlık tarihi, sanat tarihi ve tarih gibi önemli disiplinler açısından dinî mimari ya da diğer anıtsal yapılar kadar ayrıntılı incelenmemiştir. Topkapı Sarayı gibi Osmanlı hanedanına yüzyıllardır evsahipliği yapmış en görkemli yapı dahi ancak son yıllarda önemli çalışmalarla ele alınmaya başlanmış; saraya dair popülist ve menkıbevi bakışaçılarının ötesinde akademik değerlendirmeler yeni yeni ortaya çıkmaya başlamıştır.
Osmanlı yönetim ve toplumunda 18. yüzyılda başlayan zihniyet ve mekan algısının değişimiyle imparatorluğun idare merkezi olan saraylar da doğal bir değişime uğradı. Bu bağlamda Osmanlı sarayında teşrifatın, mimarinin ve zevklerin farklılaştığı açıkça görülebilir. Hem klasik Osmanlı devlet geleneğinden beslenen hem de değişen dünya düzenine uyum sağlamak adına yeni protokol mekanlarını ortaya koyan yeni yaklaşım, Çırağan-Dolmabahçe-Beylerbeyi-Yıldız başta olmak üzere pek çok saray ve köşkün inşaına vesile oldu.
Bu son dönem Osmanlı saraylarından biri olan ve özellikle 2. Abdülhamid’in tahta çıkmasının ardından kısa bir süre sonra devletin yönetim merkezi olarak belirlenen Yıldız Sarayı, Osmanlı sarayları içinde ayrı bir yere sahip. 2. Abdülhamid’in uzun yıllar boyunca yerli ve yabancı kaynaklar tarafından farklı açılardan tartışılan siyasi hayatının gölgesinde kalan ve kimi zaman da onunla özdeşleştirilen bu saray; sembolik değeri kadar mimari düzeni ve kurgusu, bütünselliği bakımından da ayrıntılı şekilde ele alınmamıştı.
2. Abdülhamid’in tahta çıktıktan kısa bir süre sonra, sahildeki Dolmabahçe ve Çırağan gibi saraylar yerine, tam Boğaz’a nazır, açık bir manzaraya sahip ve çevresine hâkim bir tepede konumlanan Yıldız Sarayı’nı tercih etmesi tesadüfi değildi. Onun yönetim anlayışını ve kişisel zevklerini yansıtan stilleri bünyesinde barındıran, doğayla içiçe planlanmış Yıldız Sarayı, zaman içinde kapladığı alanla yatay bir anıtsallık kazandı. Birkaç yüzyıldan beri saray arazisi olan Yıldız korusu ve buraya inşa edilmiş bazı köşkler dışında pek kullanılmayan bu mekan Abdülhamid döneminde asıl karakterini kazandı; içiçe avlu ve bahçelerden oluşan klasik bir Osmanlı sarayı görünümü aldı.
Yıldız Sarayı 2. Abdülhamid dönemindeki saray teşrifatına uygun şekilde düzenlenmiş, uzun ve yüksek duvarları ile dış dünyadan yalıtılmış küçük-görkemli bir kent gibi değerlendirilmiş. Saray, temelde devlet işlerinin yürütüldüğü Selamlık ve padişahın özel hayatına has Harem olmak üzere iki ana avlu ile bunların uzantıları köşk ve su yapıları ile çevrili bahçeler, korular ve dış yapılardan oluşur. Padişahın 33 yıllık uzun saltanat döneminde değişen ihtiyaçlar ve zevklere uygun şekilde yeni binalarla zenginleşen ve kalabalıklaşan saray, yine bu dönemde epey yapısal değişim geçirdi. Bununla birlikte Abdülhamid’in tahttan indirilmesinin ardından farklı işlevlerle ve parça parça kullanılan Yıldız Sarayı, özgün hâlini ve bütünlüğünü kaybetmiş olarak günümüze ulaşabildi.
Bugüne değin Yıldız Sarayı’nın sistemli ve bütünsel inşa tarihçesinin yazılmamış, sarayın tarihsel bağlamı içinde değerlendirilmemiş olması önemli bir eksiklikti. Buradan hareketle saray tarihiyle ilgili çalışmalar, Yıldız Teknik Üniversitesi Sultan II. Abdülhamid Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. A. Melek Özyetgin öncülüğünde 2015’ten itibaren başlatılmıştı. Merkez, yerli-yabancı pek çok akademisyen, araştırmacı ve sanatçıyla işbirliği içinde bu alandaki çalışmalarını sürdürdü. Merkezin en kapsamlı projesi olan Yıldız Sarayı kitabı, uzun ve titiz araştırmalar sonucu Melek Özyetgin, tarihçi-akademisyen Prof. Dr. Vahdettin Engin ve benim katkılarımla ortaya çıktı.
Yıldız Sarayı, Osmanlı sarayları içinde inşaı, teşrifatı, kurumları ve sosyal yaşamı hakkında en fazla yazılı belgeye sahip olan sarayların başında gelir. Saray hakkında Osmanlı arşivindeki belgeler, Yıldız Sarayı Fotoğraf Koleksiyonu’ndaki fotoğraflar, sarayın mimari düzen ve işleyişinin anlaşılmasında büyük önem taşır. Varolduğu bilinen kimi belgelerin günümüze ulaşmaması ve aralarda kronolojik boşluklar sözkonusu olsa da, arşivin sağladığı bilgi zenginliği eşsizdir. Şimdiye kadar Yıldız Sarayı ile ilgili çalışmalarda bu arşiv belgelerinin sistematik metotla kullanılmaması, sarayın bütünsel algılanmasını engellemişti. Özellikle bu çalışmada yer alan 2. Abdülhamid dönemine ait “Yıldız Sarayı vaziyet planları”, sarayı bütün olarak gösteren mevcut en eski çizimler olarak son derece önemlidir. Bu planlar sarayın değişen katmanlarını tespitte ve avlularının sınırlarını belirlemede temel kaynak olarak kullanıldı, yapısal değişim bu planlardan takip edilebildi.
Ayrıca günümüze ulaşan fotoğraflarından Yıldız Sarayı’nın yerleşim düzeni, mimarisi, süslemesi, mobilyası, bahçe tasarımı ve peyzaj mimarisi gibi temel özelliklerine ulaşmak mümkün olabildi. Çekim tarihleri tam bilinmemekle birlikte, fotoğraf karelerindeki ayrıntılar incelendi ve bunlar sarayın mimari katmanlarının oluşumuna uygun bir sırayla verilmeye çalışıldı. Yıldız Sarayı’nın bu fotoğraflarının bir kısmı önceden yayımlanmışsa da, bunlar eserde ilk defa olabildiğince doğru tanımlandı, adlandırıldı, kronolojik sıralandı ve yüksek çözünürlüklü hâlleriyle yer aldı.
İlgili dönemde sarayı görmüş, sarayda yaşamış yerli veya yabancılar tarafından kaleme alınmış hâtıra kitapları gibi belge değeri olan çeşitli kaynaklar da sarayın anlaşılmasında önem taşımaktaydı. Kitapta hatırat türündeki tüm kaynaklarda yer alan bilgiler saray yapılarıyla ilişkilendirilmeye çalışıldı; her bir yapının sarayın mimari programındaki ve saray işleyişi bağlamındaki yeri verilmeye gayret edildi.
İki ana bölümden oluşan kitabın ilk bölümünde, sarayın özellikle 2. Abdülhamid’in kişisel ve yönetsel ilkeleri bağlamındaki yapılaşması değerlendirildi; onun özel hayatı yanında sarayın şekillenmesinde de etkisi olan idealleri, şahsi özellikleri, uğraşları ve zevkleri ele alındı. Bu bölümde, dönemin siyasi, sosyal ve kültürel olayları ile şekillenen Yıldız Sarayı’nın genel çerçevede değerlendirilmesi de yapıldı. İkinci bölümde ise sarayın ana iki avlusunu (resmî bölüm ve özel bölüm) oluşturan yapılar ve bunların düzeni anlatıldı. Aynı zamanda sarayın dış bahçesi olarak belirlenen Şale Kasrı ve Merasim Daireleri, Malta Istabl-ı Âmire ile Yıldız Korusu’ndan oluşan bahçe ve bölümleri; ana yapının etrafını kuşatan ve sarayla doğrudan ilişkili kısımlar (su yapıları, askerî yapılar, dinî yapılar ve diğer dış yapılar) avlu düzenleri ile verildi. Ayrıca ilgili avlularda bugüne ulaşmayan ve mevcudiyeti planlardan ve diğer kaynaklardan tespit edilen dönem yapıları da ele alındı. Sarayla ilişkisi ilk defa bu kitapta ortaya konan bazı yapılar yanında, yeri ve işlevi konusunda arşiv belgelerine dayalı yeni tespitlerin yapıldığı binalar da anlatıldı. Eserin “Ekler” kısmında, arşivde bulunan planların yeniden yapılan çizimleri; saray ve çevresinin erken cumhuriyet devrine ait hava fotoğrafları; metin içinde görsel malzemesi kullanılmayan ancak atıf yapılan belgeler yer aldı.
Yıldız Sarayı kitabını hazırlama sürecinde zorluklar da yaşandı. Saray yapıları ile ilgili saha araştırması sırasında, devam eden restorasyon çalışmaları nedeniyle mekanların bir kısmını yerinde inceleme imkanı bulunamadı. Yine bu restorasyon ve yeniden işlevlendirme sürecinde binaların içleri tamamen boşaltılmış olduğundan, yapıların iç düzenleri hakkında çalışmak mümkün olamadı.
Kitapta 2. Abdülhamid dönemi Yıldız Sarayı anlatıldığı için bu devrin görsel malzemeleri tercih edildi; eğer bir yapıyla ilgili fotoğraf yoksa bunun güncel karelerine yer verildi. Özellikle Yıldız Sarayı Fotoğraf Koleksiyonu içinde başta Harem yapıları olmak üzere birçok saray yapısının özgün hâlini gösteren fotoğraf bulunmaması, sarayın görsel olarak ortaya koyulmasında eksiklik oluşturdu. Bunların yanısıra, saray yapılarının bir kısmının hâlihazırdaki durumunun fotoğraflanmasına bu süreçte izin verilmediği için, arşivlerden edinilen mevcut fotoğraflar kullanıldı. Ayrıca, Yıldız Sarayı’nda devam eden restorasyon sebebiyle, bazı saray yapılarının daha önceki restorasyon ve yapı durumlarını gösteren arşivlerdeki belgelere de (İstanbul 3 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü arşivi, IRCICA-Yıldız Sarayı yapıları restorasyon dosyaları gibi) ne yazık ki erişim izni verilemediğinden bunlardan istifade etmek mümkün olmadı.
Kitapta, Osmanlı mimarlık tarihinde çoğunlukla üzerine fazlaca durulan üslup ve biçim tipolojilerinden ziyade yoruma ağırlık veren; her bir yapının ayrıntılı formlarının ötesinde saray bütünlüğündeki yerine odaklanan ve bunların farklı işlevlerini yansıtan bir yaklaşım benimsendi.. Kitabın temel ve nihai hedefi, ciddi ve kalıcı bir yayının yanısıra, bir kültür mirası olarak Yıldız Sarayı’na dikkati çekmek, yapının korunmasına ve doğru kullanılmasına katkı sağlamak. Bugün yapının kimliğine uygun onarım çalışmaları, T.C. Cumhurbaşkanlığı’nın desteğiyle devam ediyor. Sarayın eski bütünlüğüne kavuşturulması ve yaşatılması en büyük temennimiz.