Kasım
sayımız çıktı

Zelzelenin kendisi çok ama yayın neredeyse yok

Osmanlı basınında deprem üzerine yayınlar neredeyse yoka yakındır. Ali Muzaffer Bey’in kaleme aldığı Zelzele Hakkında Malumat (1897) isimli eserde, dönemin büyük biliminsanlarından Seydişehri Mahmut Esat Efendi’nin yazara hitaben gönderdiği bir mektup da yer alır. 1909 tarihli Şehbal mecmuasında ise “Sismograf / Zelzele-nüvis aleti nasıl çalışır?” başlıklı bir yazı bulunmakta.

Osmanlı basınında 1831’de çıkmaya baş­layan ilk gazetemiz Takvim-i Vekayi’den Arapça harflerin kaldırıldığı 1928’e kadar; deprem felaketi ile ilgi­li bir döküm veya bir kaynak taraması bulunmamaktadır. Bu süre zarfında kitap, maka­le, gazete yazısı gibi şekillerde yazılmış yayınlar hakkında da derli toplu bir çalışma yoktur. Bugüne kadar yaklaşık 200 yıllık zaman diliminde, elbet­te depremler ile ilgili haberler, jeoloji ile ilgili birtakım yayın­lar, görsel malzemeler bulu­nuyor. Bunları biraraya getirip hiç olmazsa dijital bir arşiv­leme yapılması büyük bir ge­reklilik.

Sahaflık hayatım boyunca Prof. Celal Şengör dışında Os­manlı basınında jeoloji alanın­da basılı yayınları toplamaya çalışan bir kimseyi görmedim. Kendisi deprem, arziyat yani jeoloji ve fen bilimleri alanın­da basılı bütün kaynakları top­lamayı hâlen ısrarla sürdür­mektedir.

1897 tarihli Zelzele Hakkında Malumat isimli eser, günümüz harfleriyle basılmayı bekliyor.

Eski harflerle basılmış eserler içinde “Zelzele” başlık­lı olanların sayısı bir elin par­maklarını geçmez. Bunların içinde biri, depremler üzerine döneminin bilgilerini yansı­tır. İzmirli bir yazar ve çevir­men olan Ali Muzaffer Bey’in kaleme aldığı Zelzele Hakkın­da Malumat (1897) isimli eser, İstanbul’un ünlü Ermeni ya­yıncılarından Kasbar Efendi tarafından adına kayıtlı mat­baada basılmıştır. 139 sayfa­lık küçük boyutlu (16×11 cm.) bu eser, Maarif Nezareti’nin 12 Haziran 1313 tarihli ve 403 sayılı ruhsatıyla Kasbar Efen­di’nin Bâbıâli Caddesi’nde 25 numaralı matbaasında üretil­miştir.

Ali Muzaffer Bey, Sultan 2. Abdülhamid döneminde İz­mir’de bir süre Hizmet gazete­si gibi süreli yayınlarda yazı­lar yazmıştır. Kamil Paşa’nın mektupçusu Rusçuklu Hayri Bey’in yeğeni olan Ali Muzaf­fer, 1894’te İstanbul’a taşınmış ve hemen 1 sene sonra Kürre-i Arzın Suret-i Teşekkülü isim­li eserini 1895’te İstanbul’da yayımlamıştır. İstanbul’da Saadet gazetesinde yazarlık, Marifet dergisinde ise başya­zarlık yapmıştır. İyi derecede Fransızca bilen Ali Muzaffer, Werther’den çeviriler de yap­mış ve yayımlamıştır. 1896’da yazara rütbe-i sâlise ihsan buyrulmuştur. 1912’de öldüğü tahmin edilen Ali Muzaffer’in 1891-1911 arasında yayımlan­mış pek çoğu çeviri 42 eseri vardır.

Zelzele Hakkında Malu­mat isimli eserin ilk sayfası, Ali Muzaffer’in İzmir’de kale­me aldığı bir mukaddime (ön­söz) ile başlar. İkinci sayfada dönemin büyük biliminsanla­rından, ilahiyat, hukuk, tarih ve temel bilimler alanında sa­yısız eser vermiş olan Seydi­şehri Mahmut Esat Efendi’nin (1855-1918) Ali Muzaffer’e hitaben eser hakkında yazdı­ğı bir mektup yer alır. Eserin yaklaşık 14 sayfalık bölümünü oluşturan mektup, bu önemli Osmanlı yazar ve biliminsanı­nın deprem hakkındaki görüş­lerini içermektedir.

On adet “makale” başlık­lı bölüm ve bir “hatime”den (sonsöz) oluşan kitabın başlık­ları şöyledir: “Zelzele, zelzele­nin sebebi, zelzelenin taksi­mat-ı jeolojiyesi ve coğrafiye­si, zelzelenin müddet-i devamı ve sirayet ve sürati ile kuvve­ti ve daire-i zelzele, zelzele­nin tahribatı, zelazil-i arziye-i meşhure (dünyadaki meşhur depremler), İzmir harekât-ı arziyesi, zelzele vukundan ev­vel hiss olunamaz mı?, zelzele­den bazı halas (kurtuluş) ça­releri”.

Sismograf yerine ‘Zelzele-nüvis’


Şehbal mecmuasının 1909 tarihli ikinci sayısında sismograf aleti tanıtılıp bu tabirin yerine “zelzelenüvis” adı öneriliyordu.

Kitabın sonunda “İzmir 7 Teşrinisani sene 1307” kay­dının bulunması, bunun 19 Kasım 1891’de tamamlandığı­na işaret etmektedir. Kitabın içinde yer alan metinlerden o dönemin deprem bilgilerini, geçmiş depremler bölümün­deki bilgiler ile yaşanmış dep­remler ilgili tarihî kayıtları, İzmir depremi ile ilgili detay­ları öğrenmekteyiz. Bu eserin günümüz harfleri ile basılma­sı, özellikle deprem tarihi ile ilgilenenler için önemlidir.

Osmanlı basınında dep­remle ilgili ilginç bir yazı da Şehbal mecmuasında yayım­lanmıştır. 1909’da çıkma­ya başlayan derginin hemen ikinci sayısında, “Musahebe-i Fenniye” bölümünde, “Sis­mograf / Zelzele-nüvis aleti nasıl çalışır?” başlıklı bir ya­zı vardır. Deprem ölçüm ale­ti sismografı tanıtan bu yazı gayet teknik, içinde görsel ör­nekleri de barındıran bir yazı­dır. Yazının başında sismograf tanımının etimolojik incele­mesini yapan yazar, bir öneri olarak sismograf aletine “zel­zele-nüvis” denilmesini öne­rir. Önerisi şöyledir:

“Sismograf lüğati diğer bir çok tabirat-ı fenniye-i ecnebiy­ye gibi Yunancadan alınmıştır. ‘Sismo-titremek’, ‘grafo-yazı­yorum’ manalarını ifade eder. Şu hâlde tabirin heyet-i mec­muası ‘titremeği yazmak’ de­mek oluyor. Dilsiz bir alet böy­le bir söz söyleyemeyeceği için, bir takım dolambaçlı yollardan ta “zelzele yazan alet’ manası­na kadar gidilmek icâb ediyor. Lakin nemize lazım? Madem ki bu tabirin âlâ bir Türkçesi var: ‘Zelzele-nüvis’ diye biliyo­ruz. O halde artık başka lisan­lardaki suret-i iştikakiyesini aramaya hacet yok”.