Washington DC’de Beyaz Saray’ın karşısındaki meşhur Washington Anıtı, içinde bulunan tarihî kitabelerle ünlü. Sultan Abdülmecid’in gönderdiği olağanüstü güzellikteki kitabe ve tuğralı taç, 1885’ten beri tüm asaleti ile anıttaki yerinde durmaya devam ediyor; 58 metre yükseklikten başkenti selamlıyor.
MUZAFFER ERTUNA
Dünyanın gözü kulağı ABD’deki başkanlık seçimlerinden sonra devir teslimin nasıl olacağı, Donald Trump’ın ve Joe Biden’ın nasıl bir tutum alacağında. Washington Anıtı manzaralı Beyaz Saray yeni sahibini bekleyedursun, bu dünyanın en yüksek dikilitaşında bizleri yakından ilgilendiren tarihî kitabeye yakından bakalım.
Sultan Abdülmecid’in gönderdiği olağanüstü güzellikteki kitabe ve tuğralı taç, 1885’ten beri tüm asaleti ile anıttaki yerinde durmaya devam ediyor. 6 Aralık 1884 tarihinde yapımı tamamlanan 169.3 metre yüksekliğindeki Washington Anıtı, ABD’nin ilk başkanı olan George Washington’ın Amerikan Bağımsızlık Savaşı’ndaki askerî liderliğinin bir nişanesi olarak inşa edildi. Mimar Robert Mills’in neoklasik üsluptaki anıtının temeli, 1848’de bağımsızlık günü kutlamaları sırasında atıldı. Ancak inşaat sırasında ayrılan bütçenin bitmesi ve yaşanan siyasi çalkantılar sebebiyle, anıtın yapımı 1854’te kesintiye uğradı. 1876’da inşaat mühendisi yarbay Thomas Lincoln Casey idaresinde yapımına devam edilen anıt, Mills’in orijinal tasarımından biraz daha kısa ve Mısır dikilitaşlarına benzer şekilde tamamlandı. 21 Şubat 1885’te resmî açılışı yapılan Washington Anıtı, 9 Ekim 1888 tarihinde ziyarete açıldı. Yerden yaklaşık 47 metre yüksekliğe kadar örülmüş olan taşlar ile bunun üzerindekiler arasındaki renk farklılığı, 1848-1854 ve 1876-1884 arasında iki farklı inşa dönemine işaret ediyor.
Robert Mills’in Washington Millî Anıt Cemiyeti tarafından 1845 yılında seçilen anıt tasarımı.
İçerisinde 897 basamaklı demir merdiven ve bir adet asansör bulunan Washington Anıtı’nda, zeminden 149 metre yükseklikte bir müze ve 152 metre yükseklikte her cephede ikişer adet olmak üzere yaklaşık 50’şer kilometre öteyi görebilme imkanı sunan 8 adet seyir penceresi var. Anıtın doğu ve batı iç duvarlarında ise 193 adet hatıra taşı bulunuyor. Sultan Abdülmecit’in gönderdiği hatıra taşı da bunlardan biri.
Ancak bu taşı ve diğer taşların çoğunluğunu görmek, özellikle yakından görmek pek mümkün değil; zira bunların korunması amacıyla, özel durumlar haricinde ziyaretçilerin merdivenleri kullanmasına 1976’dan itibaren izin verilmiyor. Anıtın giriş katında bindikleri asansör ile 70 saniyede seyir pencerelerinin bulunduğu kata çıkan ziyaretçiler, kuşbakışı şehir manzarasının ardından merdivenden 1 kat aşağıdaki müzeye iniyor ve yine asansör ile anıtın zemin katına dönüyor.
Çoğunluğu 1849-1855 arasına tarihlenen taşlar, George Washington’ın hatırasını onurlandırmak için anıta bağışlanmış. Granit, mermer, kireçtaşı, kefekitaşı, sabuntaşı ve yeşimden yapılmış taşların bazısı tek bir kelimelik, bazısı ise sahip oldukları süsleme ve desenler ile başlı başına birer sanat eseri. Bunlar ABD’nin her bir eyaletinden, bazı şehirleri, çeşitli cemiyet ve kurumlar, yabancı devletler ve anıtın tamamlanması için katkıda bulunan şahıslar tarafından gönderilmiş. Dostluk nişanesi olarak Washington Anıtı’na kitabe gönderen 11 yabancı devletten biri de Osmanlı Devleti.
ABD ile Osmanlı Devleti arasında ilk resmî ilişki, 7 Mayıs 1830 tarihinde imzalanan “Seyr-i Sefâin ve Ticaret Antlaşması” ile başladı. Antlaşma Senato’da, ABD’nin Osmanlı Devleti için savaş gemileri inşa edeceğine dair maddesi çıkartılarak kabul edildi.
Bununla birlikte ABD Başkanı Andrew Jackson’ın girişimleriyle 1831’de Henry Eckford ve Foster Rhodes adında iki gemi mühendisi İstanbul’a geldi ve bunlar Sultan 2. Mahmut tarafından kendilerine tahsis edilen Aynalıkavak Tersanesi’nde çok sayıda geminin inşa edilmesine önemli katkılarda bulundular. Böylelikle, 20 Ekim 1827 tarihinde yaşanan Navarin faciası sonrası iki devlet arasında gemi inşaına dair çok önemli bir işbirliği başlamış oldu.
Anıtın giriş katında ziyaretçileri George Washington’un heykeli karşılıyor.
Sultan Abdülmecid devrinde ABD ile sürdürülen yakın ilişkilerde ise Osmanlı Devleti’nin 1848 İhtilâlleri sırasında Macar ve Leh mülteciler konusunda sergilediği tutum etkili oldu. Avusturya’nın, Rus ordularının desteği ile isyanları bastırmaya başlaması üzerine Macarlar ve Lehler Osmanlı Devleti’ne sığındılar. Osmanlı Devleti’nin Avusturya ve Rusya’nın baskılarına rağmen mültecilerin iadesi taleplerini geri çevirmesi, Eylül 1851 itibarıyla mültecilerin göçedeceği ABD’de Osmanlı Devleti’ne karşı hayranlık uyandırdı.
O dönemde İstanbul’daki ABD sefiri, Bâbıâli’ye bir Osmanlı bahriye subayını yanında ülkesine götürerek yeni bilgiler kazanmasına imkan sağlamayı teklif etti. 1850’de Heybeliada’daki Bahriye Mektebi muallimlerinden Binbaşı Emin Bey, resmî vazife ile ABD’ye gönderilen ilk Türk oldu. ABD’de kaldığı süre boyunca ABD başkanı tarafından âdeta bir devlet başkanı gibi ağırlanmış ve 1851’de İstanbul’a döndüğünde şahsında Osmanlı Devleti’ne karşı gösterilen bu yakınlığı Sultan Abdülmecid’e arz etmişti.
Sultan Abdülmecid’in 19. yüzyıl ortalarına tarihlenen portesi (Pera Müzesi Oryantalist Resim Koleksiyonu).
9 Şubat 1853 tarihinde İstanbul’daki ABD Sefareti’nden Bâbıâli’ye şu yazı gönderildi: “Kuzey Amerika Birleşik Memleketleri Devleti’nin başkenti Vaşington şehrinde, zikrolunan memleketlerin bağımsızlığını tesis eden ve ilk başkanı olan Vaşington’un ismini ebedileştirmek için birkaç seneden beri 500-600 ayak yükseklikte bir abidenin inşaına başlanmış ve sözü edilen abideye konulmak üzere diğer devletler ve memleketlerden birer taş yahut mermer parçası gönderilmiş olduğundan, zikrolunan memleketler devlet ve ahalisine ikram ve padişahın bir dostluk nişanesi olmak üzere, uzunluğu 130 santim, genişliği 65 santim bir mermer parçasının üzerine padişahın tuğrası ile tarih beyti kazılmış bir mermer kitabenin ihsan buyrulmasını Sadaret makamından hususi olarak rica ve niyaz olunur”.
Sultan’dan hatıra
İstanbul’daki ABD Elçiliği’nin Washington Anıtı’na konulmak üzere mermer bir kitabe rica eden yazısı, 9 Şubat 1853 tarihli
2 Mart’ta verilen cevapta “Abdülmecid Han’ın istenen ölçüde bir kitabenin verilmesini irade buyurduğu, ancak zikrolunan kitabenin verilebilmesi için öncelikle Abdülmecid Han tarafından bir resminin istendiği” bildirildi.14 Mayıs 1853’te sadrazamlığa getirilen Mustafa Nâilî Paşa, 25 Mayıs’ta devrin idari ve hayır kurumları kitabelerinin büyük bölümünü kaleme alan, tarih düşürmesi ile meşhur, Galata Mevlevihanesi şeyhi Şeyh Galip Dede’nin süt çocuğu Evkaf Nazırı şair Ahmed Sadık Ziver Paşa’dan uygun bir beytin tanzim ve tertibini talep etti. Ziver Paşa, seçimini padişaha bıraktığını bildirdiği üç beyit ile 30 Mayıs’ta cevap verdi:
. Devâm-ı hulleti te’yid içün Abdülmecid Hân’ın
Yazıldı nâm-ı pâk-i seng-i bâlâya Vaşinkton’da
. Amerika devletiyle olalı hullet bedid
Bak Vaşinkton’da yazıldı nâm-ı Hân Abdülmecid
. Şahinşeh-i Rûm u Arab şâh-ı zaman Abdülmecid
Bu senge nâmın yazdırub kıldı musâfâtı bedid”
Sadâret, 16 Haziran’da taşın resmi ile tanzim olunan tarih beyitlerinin resimlerini padişahın tercih ve takdirine sundu. 17 Haziran’da gelen cevapta ilk sıradaki beyitin beğenildiği, “Gönderilmiş olan resimler ve beyitlerin Abdülmecid Han tarafından görüldüğü, tercih ettiği resime kırmızı mürekkep ile ‘mim’ koyduğu ve yapılması için ayrıca emir verdiği” bildirildi.
Seçilen beyit, 19. yüzyılın ve Ayasofya’da bulunan bugün dünyanın en önemli hüsn-i hat levhalarının büyük hattatı Kazasker Mustafa İzzet Efendi’ye “celî ta’lîk hattı” ile yazdırıldı. Tuğra ise Sultan Abdülmecid tahta çıktığında tuğrasını çeken merhum Haşim Efendi’nin bir kalıbından yararlanılarak hakkedildi.
1854 Mayıs’ında Arctic isimli bir yelkenli ile New York’a ulaşan Osmanlı Devleti’nin dostluk nişanesinin Washington DC’ye ne zaman ve nasıl ulaştığı hakkında halen net bir bilgi bulunmuyor. Ancak Washington Anıtı’ndaki yerine 1885’te yerleştirildiği kesin. Ziyaretçilerin kullanımına kapatılmış olan demir merdivenin 17. katında (340. basamak) bulunan, Osmanlıların asalet ve nezaketini birarada gösteren bu eşsiz sanat eseri, anıttaki 138 hatıra taşından bir tanesi. Bizim için en kıymetlisi!
Asansördeki görevliye, 58 metre (190 feet) yükseklikte mümkünse asansörü durdurmasını rica etmeyi sakın unutmayın!