SUNUŞ
100 yıl önce şu soru ortadadır: Türk milleti diye bir millet var mıdır, yok mudur? Osmanlı yöneticilerine, padişaha, hatta bir çok aydına göre Anadolu’da Batılı anlamda “nation” denebilecek bir Türk milleti yoktur. Batılılara göre Türkler bir “hayvanat-ı vahşiye sürüsü”dür. Rauf Orbay’ın aktardığına göre, Sultan Vahideddin “milletin koyun sürüsü, Sultan’ın da çoban olduğu”nu düşünmektedir.
Mustafa Kemal İstanbul’da 1. Dünya Savaşı galibi ülkelerin temsilcileri ile yaptığı görüşmeler sonucu “Düşmanların bizi (Türkleri) imhaya karar verdiğini” görür. Bunun üzerine net bir şekilde “Ya İstiklal Ya Ölüm” cümlesiyle sembolleşen Millî Mücadele’ye girişir. O, Türk milletinin tarihiyle, medeniyetiyle kadim milletlerden biri olduğuna ve işgalcilere karşı bir millî mukavemete girişeceğine inanır. İngilizler ise Hindistan ve sömürgelerinden edindikleri deneyimle Müslüman bir halkın, Batılı güçlere karşı millî bir mücadeleye girebileceğine inanmaz ve Mustafa Kemal’in Anadolu’ya geçişini fazla önemsemezler.
100 yıl önce Mustafa Kemal’in gizli ve görünmez silahı, aslında kimsenin varlığına inanmadığı Türk milletiydi. Millî Mücadele’nin asıl sırrı da budur.