1947’de Britanya Hindistanı’nın bölünmesiyle bağımsızlıklarını ilan eden ve 1948’de savaşan Hindistan ve Pakistan’ın arasının epey gergin olduğu dönemde Hindistan Başbakanı Türk çocuklarına Mohini adlı fili hediye edince Pakistan Başbakanı da Azadi adlı bir fil gönderir.
Hindistan Başbakanı Nehru, kendisinden fil isteyen Japon çocuklarına 1949’da bir fil hediye etmiştir. Nehru’nun yolladığı filin Japonya’yla aralarındaki dostluğa nasıl hizmet ettiğini de anlattığı ve dünya çocuklarına hitaben yazdığı mektup, 2 Şubat 1950’de Doğan Kardeş’te yayımlanınca dergiyi mektup yağmuruna tutan okurlar Nehru’dan Türk çocukları için de fil isterler. Bir sonraki sayıda Nehru’ya hitaben yazılan ve yüzden fazla çocuğun imzaladığı bir mektup yayımlanır. Nehru, mektuba olumlu yanıt verir.
Nehru’nun fili yollayacağını söylemesinin üzerinden epey zaman geçmiştir. 17 Ekim 1950 tarihli Hürriyet gazetesinde Pakistan’ın da Türk çocuklarına bir fil hediye edeceği haberi vardır. Habere göre Hürriyet muhabiri Hikmet Feridun Es, fili Pakistan Başbakanı Liyakat Ali Han’dan bizzat istemiştir. Bu nedenle fili sahiplenen gazete, kendi rollerinin kanıtı olarak filin adının Azadi (Hürriyet) olmasını gösterir.
Ancak Hindistan tarafı bir adım öne geçerek fili Pakistan’dan önce yola çıkarır. Mohini adlı dört yaşındaki fili getiren gemiyi 26 Aralık’ta İstanbul’da bir kalabalık karşılar. İnönü Stadı’na götürülen Mohini için düzenlenen törende Vali ve Belediye Başkanı Fahrettin Kerim Gökay ile Doğan Kardeş dergisi adına Vedat Nedim Tör birer konuşma yaparlar. Buradan Taksim’e geçilir ve Taksim Anıtı’na “Hint çocuklarından Türk çocuklarına Mohini eliyle sevgiler” yazılı çelenk konulur. Ertesi gün birçok köşe yazarı karşılama törenini ve anıta çelenk koymayı eleştirir.
Mohini’nin geldiğinin ertesi günü Pakistan da Azadi adlı filin yolda olduğunu duyurmuştur. Bütün gazetelerin Azadi diye söz ettiği file Hürriyet gazetesi Hürriyet demekte ısrarcıdır ve Mohini’den daha üstün olduğunu vurgulamak için “Mohini daha 4 yaşında bir yavru. 14 yaşındaki Hürriyet’in cüssesi Mohini’nin tam yedi katı” gibi şeyler yazarlar.
12 Ocak 1951’de gelen Azadi için yapılan merasim daha kısa tutulur. Vali yerine yardımcısı katılmıştır törene. Taksim Anıtı’na da gidilmez. Azadi’ye ertesi gün Beşiktaş-Austria ve Fenerbahçe –Vefa maçlarından önce İnönü Stadı’nda tur attırılır. Azadi de 14 Ocak’ta Ankara’ya Mohini’nin yanına yollanır.
İki fil de kısa sürede hayvanat bahçesinin yıldızı olur ama Hürriyet gazetesinin bütün çabasına ve Pakistan’ın öne geçmek için 10 Temmuz 1951’de bir de leopar yollamasına rağmen Mohini kesinlikle daha popülerdir.
Mohini’nin adı günlük kullanıma da girmiştir. Dönemin meşhur serserilerinden Berbat Süleyman, 1956’da cinayetten yargılandığı duruşma için geldiği adliyede kendisini izleyen vatandaşlara “Mohini miyim ben ne bakıyorsunuz?” diye tepki göstermiştir örneğin.
Seyirciyi selamlayan Azadi
Pakistan Başbakanı’nın yolladığı fil Azadi için düzenlenen tören kısa tutulsa da, Beşiktaş-Austria ve Fenerbahçe-Vefa maçlarından önce İnönü Stadı’nda seyirciyi selamlaması sağlanmıştır.
1950’lerin tanınmış dolandırıcılarından Kazım Çalışır’ın ve Ankaralı gazeteci ve foto muhabiri Rıfat Atamtürk’ün (1925-1963) lakabı Mohini’dir. Orhan Pamuk’un Kafamda Bir Tuhaflık adlı romanında da çocukluğunu 1950’li yıllarda geçiren ve lakabı Mohini olan bir karakter vardır.
Azadi’nin ölüm tarihiyle ilgili çelişkili bilgiler var ama Mohini’nin 50 yaşında, 1996’da öldüğü biliniyor.