Kasım
sayımız çıktı

Bir tarih yazarı: Oğuz Atay

tarih - Vefatının 43. yılında sevgiyle, saygıyla. #OğuzAtay (#tarih, 43.  Sayı, Aralık 2017) | Facebook

Oğuz Atay bu ülkedeki insanların, yaşarken ifade edemedikleri durumları yazmıştı. Sağlığında olmasa bile, 1977’deki ölümünden sonra tüm Tür­kiye’ye maloldu, bir klasik oldu. Ardında tekrar tekrar okunan, eskime­yen romanlar-hikayeler bıraktı. Bizden de böyle bir yazar çıktığı için çok öğü­nüyoruz ama, hakkında yazılan yazılar, yapılan araştırmalar sınırlıdır. Halbuki Oğuz Atay edebi değerinin yanısıra, yakın tarihimizin insanlık hallerini anla­mak, şimdiki zamanın değerlerini, değersizliklerini kıyaslamak açısından da bir referanstır.

15 sene önce Oğuz Atay’la ilgili yazdıklarım, onun yaklaşımlarına dair bir hissiyatı ifade ediyordu:

“Bugün onun yazdıklarını tekrar okuduğumda, Oğuz Atay’ı fena yapan, ca­nını yakan biçimsizliklere bile nerdeyse sarılasım geliyor. Eski Türk filmlerin­deki kötü adamları görmüş gibi oluyorum. Bugünün kötülüğü, sahtekarlığı ve kalitesizliği karşısında, 30 sene önceki alçaklıkları bile affedilebilir buluyorum. Mesela o zamanların ‘kendini bulamamış’ ve de ‘tedirgin’ cumhuriyet aydınla­rı bile, şimdinin kendini, yolunu ve sponsorunu bulmuş, çetesini kurmuş, ‘söy­lem’ini oturtmuş modern, hatta postmodern hokkabazlarının yanında naif falan kalıyor. O zamanın örümcek kafaları bile, şimdinin global-globül beyinlerine nazaran daha orijinal ve hakiki gözüküyor.

Oğuz Atay bir tarih yazarıydı aslında. Üstelik sadece cumhuriyet dönemine değil, bir şekilde bu coğrafyaya, bu ‘Kenar Batı’ya gelmiş insanların varoluş-his­sediş-duruş tarihine tanıklık etmiş; kurgularıyla yaşadığımız gerçekliği sars­mıştı. 1987’de Cumhuriyet’te onun hakkında bir yazı yazma cüretini gösterdi­ğimde ‘Oğuz Atay’ın koyduğu dil aynasından kaçış yok’ demiştim. Bugün hâlâ o aynanın kör noktasız olduğunu düşünüyorum ve ne zaman onunla ilgili bir birşeyler yazmaya koyulsam, kendimi yakalanmış hissediyorum. Kitaplarından birini açıyorum; herhangi bir pasajı okumaya başlıyorum ve üstüne bastığım ze­minin sağlam olmadığını hatırlayıp rahatlıyorum”.

Oğuz Atay, okunduğu her dönemde, her yaştan insan için, herşeyden ön­ce insanın kendisi için bir farkındalık yarattı. Eserleriyle yaşayacak. Ve biz her okudukça kendimizi biraz daha bileceğiz.