Son Osmanlı döneminin önemli askerî liderlerinden Mahmut Muhtar Paşa’nın 1897’de Fransızca olarak yazdığı, 1910’da Türkçe olarak basılan İstanbul’un Kara ve Denizden Hücûm ve Müdâfaasına Dair Birkaç Söz adlı kitabı; bugün Kanal İstanbul’un tasarlandığı alanlara karşılık gelen arazilerin askerî açıdan savunulmasının önemini vurguluyor.
Bursa ipekçi esnafının önde gelenlerinden Katırcıoğlu ailesine mensup Sadrazam Gazi Ahmet Muhtar Paşa’nın oğlu olan Mahmut Muhtar Paşa (1867-1935), son Osmanlı döneminin önemli komutanlarından ve İstanbul’un Kara ve Denizden Hücûm ve Müdâfaası Hakkında Birkaç Söz isimli eserin yazarıdır.
İstanbul’da doğan Mahmut Muhtar Paşa Galatasaray’da okudu, Harp Okulu’na girdi ve Almanya’nın Metz kentindeki askerlik okulundan mezun oldu. Prusya ordusunda görev yapan Paşa, harp okulunda öğretmenlik yaptı. 1897 Osmanlı-Yunan savaşına katıldı; 1900’de ferik, 1907’de birinci ferik (orgeneral) oldu. Hareket Ordusu’yla işbirliği halinde 31 Mart isyancılarına karşı çıktı. 1909’da Aydın Valisi, 1910’da Bahriye Nazırı oldu.
Paşa’nın hayatını karartan, daha sonra Türkiye Cumhuriyeti’ne küsüp İstanbul’a bir daha dönmemesini yolçan hadise bu dönemde gerçekleşti. Mahmut Muhtar Paşa’nın Bakanlığı sırasında Seyr-i Sefain İdaresi (Deniz Yolları İdaresi) Times Iron Works isimli İngiliz gemi yapım şirketine 3 gemi siparişi vermiş ve maliyetin üçte biri olan 20 bin altın lirayı herhangi bir kefil aramaksızın ödemişti. Şirket ödeme yapıldıktan 4 ay sonra iflas etmiş, gemiler teslim edilmediği gibi ödenen 20 bin altın da geri alınamamıştı.
Hadisenin gerçekleşmesinden 17 yıl sonra 1929’da Seyr-i Sefain İdaresi’nin İktisat Vekaleti’ne başvurusu üzerine, bu zararın sorumlularının araştırılarak Divan-ı Ali’ye yani Yüce Divan’a sevkedilmelerine karar verildi. Bu sorumluların başında da, o sıralarda elini-eteğini faal hayattan çekmiş bulunan Mahmut Muhtar Paşa gelmekteydi. Paşa bu hadiseden sonra Türkiye’yi terkedecek ve Mısır’a gidecek ve bir daha geri dönmeyecektir. Mısır hanedanından Prenses Nimetullah Hanım’la evli olan Mahmut Muhtar Paşa, İskenderiye’den Avrupa’ya giderken Nisan 1935’te vapurda hayata veda edecektir.
Ruznâme-i Harb, Maziye Bir Nazar, Acı bir Hâtıra isimli eserlerinin yanısıra La Turquie, l’Allemagne, Evenements d’Orient başlıklı Fransızca bir eseri de olan Paşa’nın, İstanbul’un askerî açıdan savunulması, işgale uğramaması, askerî hücumlar konularında kaleme aldığı bir kitabı daha vardır: İstanbul’un Kara ve Denizden Hücûm ve Müdâfaasına Dair Birkaç Söz. İstanbul’da 1910’da Artin Asaduryan Şirket-i Mürettibiye Matbaası’nda basılan bu 63 sayfalık kitabın sonunda, “Dersaadet ve Civarı” başlıklı bir katlanan harita bulunmaktadır.
Kitabın kapağında ve künye sayfasında Alman generali Moltke’nin “Suret-i umumiyede yarım milyon nüfuslu şehirler silah zoruyla zabt edilemezler. Bunlar kendi kendilerine sukût ederler (çökerler)” sözleri basılmıştır. Yine kapakta “Hassa Ordusu Kumandanı Ferik Mahmut Muhtar Paşa tarafından Fransızca olarak yazılmıştır” kaydı vardır. Bu eser İstanbul’un ünlü yayıncılarından Tüccarzade İbrahim Hilmi’nin (Çığıraçan) “Kütüphane-i İslâm ve Askerî”sinin bir yayınıdır.
Eser, Mahmud Muhtar Paşa’nın 1897’de Fransızca olarak kaleme aldığı ve Beyoğlu’nda “Sultanın Kitapçısı” olarak bilinen Otto Keil tarafından neşredilen eserinin Türkçeye tercümesidir. Eserin mütercimi Ali Fuad Bey yazdığı kısa “mütercimin ifadesi” bölümünde eserin çevrilme nedenini şöyle aktarmaktadır: “İstanbul’un Kara ve Denizden Hücûm ve Müdâfaasına Dair Birkaç Söz namıyla bundan 12 sene evvel Beyoğlu’nda Kitapçı Otto Keil tarafından bir eser neşredilmişti. Eserin müellifi bir asker ve bir vatanperver sıfatıyla, vatandaşlarının nazar-ı dikkatini celb etmeği bir vazife-i hamiyet addetmiş ve efkârını Fransız lisanının setre-i himayetine tevdi eylemeğe mecbur olmuştu. Biz bu eseri Erkân-ı Harbiye sınıflarında müştakane fakat düşman-ı irfan ve hakikat olan idare-i sabıkadan ihritaz ederek okuyorduk ve müellifi olduğunu bildiğimiz Erkân-ı Harbiye Miralayı Mahmud Muhtar Bey’i gizli gizli tecbil ediyorduk. İdare-i istibdadiye zamanında Fransızca eserlerle vatandaşlarını intibaha davet eden Erkân-ı Harbiye Miralayı Mahmud Muhtar Bey bu devr-i hürriyet ve muadelette Millet-i Osmaniye’nin Birinci Kolordusunun kumandanı Birinci Ferik Mahmud Muhtar Paşa Hazretleridir. Daima kıymetini muhafaza etmiş olan müşarünileyhe bir mukabele-i şükran olarak ve aynı zamanda silah arkadaşlarıma da bir tuhfe-i irfan olmak üzere tercüme etmekle iftihar ederim”.
Rusların 1878’de yayımladığı haritadaki yerlerden geçip Yeşilköy’e kadar geldiklerini görmüş olan Mahmut Muhtar Paşa, bu eseri o tarihten 19 yıl sonra kaleme almıştır. Kendisi Balkan Savaşı’nda da İstanbul için hayati önemi olan Vize-Pınarhisar hattını savunan komutandır. Çatalca hattında Terkos cephesi komutanlığını üstlendiği sırada düşman saldırılarını kırmış, ancak 17 Kasım 1912’de ağır yaralanarak savaştan çekilmek durumunda kalmıştır. Mahmut Muhtar Paşa bu bölgenin devletin bekası, İstanbul’un geleceği açısından düşman işgalinden korunmasını temin edecek askerî stratejiler önerir. Günümüzde planlanan Kanal İstanbul’un alanlarına karşılık gelen bu arazilerin, askerî müdafaasının önemini vurgular.
Kitabın önsözünde, o tarihe kadar İstanbul’un askerî açıdan savunulması hakkında bir eser olmadığını belirtir. Eserinde İstanbul önlerine gelecek bir ordunun bertaraf edilmesi için askerî öneriler yer aldığını söyler. Rusya’nın İstanbul ve Boğazlar’ı ele geçirmek için emellerini vurgular ve bu konuda Bismarck’ın bir sözünü nakleder. “Vakıa Rusya, bugün Türkiye’nin en iyi dostu gibi görünmektedir” diyerek o günkü duruma güvenilmemesini vurgular.