Kasım
sayımız çıktı

Bir torba kemiğin dayanılmaz ağırlığı

Diyarbakır Sur’da 2 Aralık 2015’te ilan edilen sokağa çıkma yasağı sürecindeki çatışmalarda yaşamını yitiren Hakan Arslan’ın kemikleri 7 yılın ardından babasına bir torba içerisinde teslim edildi. Arslan’ın kemikleri, bir süredir bir kutu içerisinde dosyayla ilgilenen savcının odasında bekletiliyordu.

Ağustos ayının sonunda bazı haber sitelerinde bir fotoğraf yayımlandı. “Giriş yoktur” yazılı bir tabela­nın asılı olduğu demir bir ka­pıdan elinde beyaz bir poşetle ihtiyar bir adamın çıkışını gös­teriyordu fotoğraf. Omuzları çökmüş, yüzünün çizgileri de­rin yarıklar oluşturmuş bu ada­mın elindeki torbanın içerisin­de 7 yıl önce, 2 Aralık 2015’te Diyarbakır Sur’da ilan edilen sokağa çıkma yasağı sonrası çı­kan çatışmalarda hayatını kay­beden oğlu Hakan Arslan’ın ke­mikleri vardı. Hakan Arslan 22 Ocak 2016’da ölmüş, ancak ce­nazesi yıllarca bulunamamıştı. Erzurum’un Karayazı ilçesine bağlı Çavuşköy’de oturan Ars­lan ailesi, çocuklarının cenaze­sini almak için 19 kez Diyarba­kır’a gelmiş; Savcılık’a ve ilgili diğer devlet kurumlarına baş­vurmuşlardı. Sonuç çıkmamış­tı. Ta ki Hasırlı Mahallesi’nde­ki Katolik Kilisesi ve Hasırlı Mescidi arasındaki alanda ka­zı çalışması yürüten ekipler, 7 Şubat 2021’de Hakan Arslan’a ait olabileceği düşünülen ke­mikleri bulana dek…

Kasım 2021’de yüzde 95 Hakan Arslan’a ait olduğu be­lirlenen kemikler İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndan Diyarbakır Adliyesi’ne gönderildi. Ars­lan’ın kemikleri, babasına tes­lim edilmeden önce dosyay­la ilgilenen savcının odasında bekletiliyordu.

Diyarbakır Barosu, savcı hakkında HSK’ya bir şikayet dilekçesi verdi. Baronun dilek­çesinde, “İnsancıl hukuk kap­samında, cenazenin teslimi ve gömülmesinin insani ölçütler gözetilerek gerçekleştirilmesi elzemdir. Ancak baba Ali Rıza Arslan’a kutu içerisinde cena­zenin teslim edilmesi hukuken ve vicdanen doğru değildir” de­niyordu.