Kasım
sayımız çıktı

Anadolu’dan Amerika’ya Ermeni müziğinin ses izleri

Ara Dinkjian’ın, 5 bini aşkın taş plaktan oluşan koleksiyonundan seçtiği 58 kayıt, 1915 öncesi ve sonrasında ABD’ye göç eden Anadolu Ermenileri’nin taşıdıkları müzikal tarihin yanısıra daha sonra yaşadıkları topraklarda nesilden nesile aktardıkları ve geliştirdikleri birikimi de yansıtıyor. Kalan Müzik’in kurucusu rahmetli Hasan Saltık’ın misyonunu devam ettiren bir arşiv çalışması…

ARA DİNKJİAN ARŞİVİNDEN
TAŞ PLAKLARDA
AMERİKA’DAKİ ERMENİLER

Haziran ayında kalp kri­zi sonucu çok erken ve zamansız kaybettiği­miz, Anadolu’nun ses arkeolo­gu, sosyal tarihimizin görün­tü ve biçim uzmanı, dergimizin yayın danışmanlarından Hasan Saltık’ın kurduğu Kalan Mü­zik, Anadolu’nun unutulmuş ses hazinesinden yeni bir kesitle dinleyicilerle buluştu. Saltık’ın 1991’de yaşadığımız toprakların unutulan, unutturulan müzi­kal çeşitliliğini ortaya çıkarma; Anadolu’nun bütün dillerinin, dinlerinin ve toplumlarının se­sini dünyaya duyurma misyo­nuyla kurduğu Kalan Müzik’in 30. yılı için üzerinde çalıştığı, ancak ömrünün vefa etmedi­ği “Ara Dinkjian Arşivinden Taş Plaklarda Amerika’daki Erme­niler” albümü, eşi Nilüfer Saltık tarafından tamamlanarak, Arşiv Serisi’ne eklendi. Nilüfer Saltık, projeyi “Pandeminin müzisyen­ler ve sektör üzerindeki olumsuz etkilerinden elbette biz de nasi­bimizi aldık. Bu koşullar altında, 30. yılımızı konserlerle kutlaya­mayınca, onun yerine bu projeyi hazırlamak istedik. Yaşadığımız en büyük zorluk, projeyi Hasan olmadan, onun yasını tutarken tamamlamaya çalışmak oldu” sözleriyle anlattı.

Ara Dinkjian’ın, 5 bini aş­kın taş plaktan oluşan koleksi­yonundan seçtiği 58 kayıt, 1915 öncesi ve sonrasında ABD’ye göç eden Anadolu Ermenile­ri’nin ayak izlerini takip ediyor; yalnızca anayurtlarından ayrı­lırken yanlarında götürdükleri müzikal tarihi değil, daha sonra yaşadıkları topraklarda nesilden nesile aktardıkları, geliştirdikleri ve kayıt altına aldıkları birikimi de yansıtıyor. Karekin Prudyan, Vartan Margosyan, Kaspar Can­canyan, Harputlu Karekin, Ho­vsep Şamlıyan, Markos Melkon, “Horyad” Kevork, Udi Hrant, Garabet Mercanyan, Aşuğ Mu­rad, Mesrop Takakçıyan, Kema­ni Minas, Garbis Bakırcıyan gibi kimi hâlâ hatırlanan, kimi unu­tulmuş birçok müzisyenin sesi bu projeyle geçmişten bugüne ulaşanlar arasında… Üç CD ve bir kitapçıktan oluşan çalışma­ya, Amerikalı Ermeni sanatçıla­rın portreleri, kayıtların alındığı taş plaklara ve Ermeni toplumu­nun Anadolu’daki yaşamına da­ir fotoğrafların yanısıra Ermeni tarihi konusunda uzmanlığıy­la tanınan Harry A. Kezelian’ın ayrıntılı bir makalesi de eşlik ediyor.

Ermeni müziğinin ABD’den Türkiye’ye uzanan tarihsel bağ­larının izlerini süren Kezelian, bir müzisyenin ut için söyledik­lerini şu şekilde aktarmış: “Ut beni hüzünlüyken bile mutlu ediyor. Bana unutulan ama mut­luluk verdikleri için unutulma­ması gereken harika insanla­rın hikayelerini anlatıyor. Onlar unutuldu ama müzikleri unutul­madı”.

Albümün kitapçığında Ermeni toplumunun yaşamına dair fotoğraflar da var.

Anadolu’nun pek çok fark­lı bölgesinden ve İstanbul’dan 1915 öncesinde ve sonrasında göç eden müzisyenlerin oradaki hayatlarını nasıl sürdürdükleri­ni de ayrıntılı bir şekilde anlatan Kezelian, “Nasıl İstanbul gazino­larında Ermeni, Rum ve Yahu­diler Türkçe şarkıları Türkler ve Romanlarla birlikte çaldılarsa, aynı adeti New York’ta, Man­hattan’ın 8. Cadde’sinde ‘Greek­town’ yani Yunan mahallesi ola­rak bilinen bölgesindeki Yunan lokanta ve barlarında devam et­tirdiler” diyerek aynı topraklar­dan gelmenin yeni bir diyardaki birleştirici rolünü vurguluyor; ABD’deki Ermenilerin yalnız­ca Ermenice değil, Yunanca ve Kürtçe müziklerle de içli-dışlı olduğunun altını çiziyor.

Kezelian, “kef time” ola­rak anılan Amerikalı Ermeni geleneğini ise şöyle aktarıyor: “Amerika’daki birçok Ermeni, diğer diaspora topluluklarında olduğu gibi, Gomidas Vartabed ve diğerlerinin kurduğu Klasik Ermeni ekolünün takipçileriy­di. Ermeni halk ezgilerini Batılı/ Avrupalı bir üslupla, piyano ve keman eşliğinde söylüyorlardı. Ancak [birçokları da] Ermeni, bunun yanı sıra, çocukluklarının ve gençliklerinin Anadolu mü­ziği için yanıp tutuşuyordu. İşte Amerika’da düğünlerinde, pik­niklerinde ve ‘hantes-khıncuyk’ olarak bilinen eğlence yemekle­rinde ve elbette Ermenilerin bir araya geldiği her ortamda, mese­la ev eğlencelerinde çalmaya de­vam ettikleri müzik buydu. Hat­ta, Amerika’daki Ermeniler bir süre, (…) ‘sıra geceleri’ne benzer, sadece erkeklerin katıldığı, Ana­dolu usulü yemeli içmeli, çalınıp söylenen ev eğlenceleri düzenle­meye de devam ettiler. Aileler de sık sık hep birlikte şarkı söyler­lerdi ve burada Ermenice müzik Türkçe müzikten önde gelirdi. İkinci kuşak yetişkinlik yaşı­na geldikçe, gençlerin buluşma­sı ve birbiriyle kaynaşması için danslar düzenlenmeye başlan­dı. Bu danslardan kef time [ke­yif, eğlence zamanı] adı verilen Amerikalı Ermeni geleneği doğ­du. Bunlar, Amerika’da doğmuş Ermeni müzisyenlerden oluşan grupların gitar, saksafon ve piya­no gibi ‘Amerikalı’ enstrümanla­rın yanı sıra ud, klarnet, darbu­ka, kanun, keman ve tef çaldık­ları meşhur, bütün gece süren eğlencelerdi”.

Bu paha biçilmez kıymetteki koleksiyonu toplayan Ara Dink­jian’a gelince… 6 yaşında evde babasının birkaç taş plağını bul­masıyla başlayan merakı, Ame­rika’da plakları evinde tutmak istemeyen Ermeni ailelerden aldıklarıyla gelişmiş. 1990’da Se­zen Aksu’yla çalışmak üzere ilk defa Türkiye’ye gelmesiyle yeni bir kapı açılmış önünde. Burada taş plak almak istediği satıcıla­rın bunlara para verdiği için ona güldüğünü hatırlıyor. Agos’a ver­diği röportajda “Koleksiyonun düzenli olması konusunda sap­lantı derecesinde dikkatli davra­nıyorum; öbür türlü, onca plağın arasında aradığını bulmak çok zor olur. En başından beri, bu ka­yıtları araştırmacılar ve müzis­yenlerle paylaşıyorum, çünkü plakları bana ait nesneler olarak görmüyorum. Bunlar, benim çö­pe atılmaktan kurtardığım plak­lar; şu an onlara emanetçilik ya­pıyorum sadece” diye anlatıyor koleksiyonuyla ilişkisini…

Koleksiyoner, udî ve besteci Albümü oluşturan 58 parçayı seçtiği 5 bini aşkın taş plaktan oluşan koleksiyonu Ara Dinkjian’ın müzikle tek bağı değil. Dinkjian aynı zamanda udî ve besteci…