Kasım
sayımız çıktı

Çanakkale’nin altında bir zaman tüneli var

Conkbayırı’na çıkan yolun üzerindeki Merkeztepe ve civarı, muharebeler sırasında lağım savaşlarının en yoğun yaşandığı, tarafların karşılıklı tüneller kazdığı bir bölge. 100 yıl sonra ilk kez girilen bu tünellerden birinde, hâlâ savaşın izlerini görmek, “kazma ve silah seslerini işitmek” mümkün.

GÖKHAN TARKAN KARAMAN

Yüzyıl önceki Çanakkale muharebeleri, sadece karada, denizde ve havada değil aynı zamanda yer altında da cerayan etti. Bugün özellikle Arıburnu veya ANZAC sektörü olarak adlandırılan bölgede, taraflar yeraltında kazdıkları tünellerde hem yaşadılar, hem savaştılar.

“Lağım savaşları” denen mücadele, aslında bir savaş tekniği olarak ortaya çıkmıştı. Çanakkale muharebelerindeki arazi yapısı, tarafların ön hat siperlerini birbirine çok yaklaştırmış, hatta aradaki mesafe kimi zaman 8-10 metreye düşmüştü. Bu koşullarda bile bir saldırı halinde “no man’s land” denilen insansız bölgeyi katetmek, karşılıklı kurulmuş makineli tüfek pozisyonları yüzünden neredeyse imkansızdı. Askerler karşı tarafın ön hat siperinin altına kadar tünel kazıyor, yerleştirilen patlayıcıların infilak ettirilmesiyle dağılan sipere karşı eşzamanlı bir saldırıyla bu siperi ele geçirmeye çalışıyorlardı.

Tabii herşey bu kadar basit değildi. Günler geceler boyunca yeraltından gelen sesler, tünellerin nereye kadar uzandığı, aslında tünel kazılmayıp aldatmaca mı yapıldığı gibi bir dizi mesele vardı. Kimi zaman taraflar bu tüneller içinde karşı karşıya gelip çatışıyorlardı. Yeraltındaki hayat sadece bu lağım tünellerinden ibaret değildi. İki taraf da hem karşılıklı top ateşi ve şarapnel etkisinden korunmak hem de güvenli şekilde uyumak için yeraltında tüneller açtılar.

Bugün Conkbayırı’na çıkan yol üzerindeki Bombatepe (Quinn’s Post) ve Merkeztepe mevkii (German Officer’s Trench ve MacLaurin’s Hill), tünel şebekelerinin en fazla sayıda bulunduğu bölgedir. Burada sıkışan yoğun siper harbi, iki cepheyi de yeraltına itmişti. Bombasırtı’nda özellikle tüneller geçiçi olarak ve lağım savaşlarında patlatmak için kullanıldı ama biraz daha güneydeki Merkeztepe ve civarındakiler daha ziyade sığınma amaçlıydı. İki taraf da daha derin ve uzun tüneller kazmaya başlayınca, hem ANZAC’lar hem Türk ordusu profesyonel madencileri cepheye sürdü. Askerler gündüzleri yoğun çatışmaların yaşandığı saatlerde tünelleri kazıyor akşamları ise daha sakin geçen dönemde kazılan toprağı tahliye ediyorlardı. Tünellerde barınma, cephane ve yiyecek depolama alanları, haberleşme ağları mevcuttu.

Tepeden ve derinden Merkeztepe ve civarının hava fotoğrafı üzerinde konumu. Tünelin duvarlarında kurşunları, elbise askılarını hâlâ görmek mümkün.

Bu bölgedeki tünellerden birine, geçen ay ilk kez girdik (oldukça riskli ve çökme tehlikesi bulunan bu tünellere kesinlikle amatörler girmemeli!). Tüneller yaklaşık 6 metre yerin altında, yer yer 1.90 cm yüksekliğe erişiyor ve iki askerin yan yana geçebilmesini sağlayacak genişlikte.

Tünele girdiğimizde ilk derin koridor bizi 15 metre güneydoğuya doğru götürdükten sonra iki kola ayrılıyor, güneybatıya giden kol 12 metre ilerledikten sonra çökmüş, çünkü tam üstünden bugünkü anayol geçiyor. Güney-kuzey istikametindeki kol ise 10 metre ilerledikten sonra başka bir tünele bağlanıyor fakat o da geçen 100 yılın ardından kapanmış durumda. Tünelin yan duvarları ve tavanı oldukça sağlam ve çok iyi bir teknikle yapılmış. Duvarlarda hâlâ o döneme ait materyeller, elbise askıları ve kurşunlar görülüyor. Çanakkale’nin altında bir zaman tüneli var.