630 yılında, başlarındaki Elig Kağan’a karşı Tang sarayı ile hareket eden kadim Türkler, Çin’in egemenliği altında yaşamayı kabul etmişlerdi. Bunlar, Sarı Irmak büklümünün güneyinde, “tutukluk” denilen askerî valiliklere bağlı mülteci hanelerine yerleştirilmişlerdi.
Geçen yüzyıla damgasını vuran göç ve mültecilik olgusu, günümüzde bölgesel savaşlara, dinî-etnik ayrımcılığa bağlı olarak yeni bir safhaya geçti. Kadim Türklerin 7. yüzyılda yaşadıkları da, bugün yazılan tarihe ışık tutuyor.
Kadim Türklerin 551 yılında kurdukları ilk devlet, 627’de ağır vergilere karşı gelen kuzey boylarının ayaklanması ile başlayan iç isyanlar ve kıtlık sonucunda sarsılmış o dönemde başta bulunan Elig Kağan halkın desteğini kaybetmişti. Kaynağımız Eski Tang Tarihi, bu dönemi: “(Bu durumda) yıl be yıl yağan yoğun kar yüzünden hayvanların büyük bir kısmı ölüp de, ülkede kıtlık baş gösterince, Elig [Kağan’ın geliri] giderlerine yetişmediği için, boylara ağır [bir salma] salınmıştı. Bu sebepten, Elig [Kağan’ın] tebâaları için hayat çekilmez olmuş, merkez ve taşradakilerin çoğu ayaklanmıştı” sözleriyle ifade eder.
Öte yandan aynı kaynakta şu cümlelere rastlarız: “Elig [Kağan’ın] Hu’lardan birini [devlet görevlerine] atadığı her seferde, hanedan mensupları ondan uzaklaşmışlardı. Hu’ların fevri hareket eden [ve bir işte sebat etmeyen] bir tâbiatları vardı; kanunu ellerine alıp keyfî hareket ediyorlar ve her yıl sefere çıkıp, ülke halkını felâkete sürüklüyorlardı. Boylar ikircikli idiler”.
Elig Kağan’ın o dönemde bürokraside ve ticari ilişkilerde etkin olan Soğd’lara (Hu) güvenmesi de hanedan üyelerinin ondan soğumasına yol açmıştı. Hanedan mensupları Elig Kağan’a karşı duydukları infialle Tang sarayı ile iyi ilişkiler kurmuşlar ve sonuçta Elig Kağan 630 yılında yenik düşmüştü. Böylece günümüz tarihçilerinin Türkler için “esaret dönemi” dedikleri dönem başlamıştı.
Aynı dönemde Çin’de yeni kurulmuş olan Tang sülalesinin (617-905) ikinci hükümdarı Taizong (627-649) hüküm sürüyordu. Kadim Türkler üzerine kazanılan zaferi ölümsüzleştirmek için Tang Taizong birkaç koldan harekete geçmiş ve kendi başarılarının resmî tarihlerde ayrıntılı bir şekilde yer almasını sağlamıştır.
Elig Kağan’ın yenilgisinin üzerinden ancak iki ay geçtikten sonra (630), kalabalık gruplar halinde Çin’e sığınan bu Kadim Türklerin nereye yerleştirileceği meselesi Tang sarayında uzun uzun tartışılmış bir kısım devlet adamları mülteci Türklerin Sarı Irmak’ın güneyine yerleştirilmelerini önermişti. Böylelikle bu toplulukların Çin’i benimseyecekleri ve aynı zamanda ülkenin nüfusunun da artmasına katkıda bulunacakları düşünülüyordu. Başkaları ise, onlara güvenilemeyeceği görüşüyle bu fikre karşı çıkmışlardı. Ancak Tang Taizong ilk görüşe önem vererek, başkent Changan’ın kuzeyinde, Sarı Irmak’ın büklümünün güneyinde bugünkü Ningxia bölgesinde “tutukluk” denilen askerî valilikler oluşturarak mülteci hanelerin bir kısmını buralara yerleştirmişti.
Öte yandan Kadim Türkler üzerine zaferi kazanan başkomutan (Li Jing), 630 yılında Kadim Türklerden 300 çadırlık bir ahaliyi Sarı Irmak’ın büklümünün kuzeydoğusunda bulunan Yunzhong şehrine yerleştirmiş ve başlarına da kağan soyunun dünürü olacak Ashide soyunun ilerigelenlerini atamıştı. Ayrıca daha önce kendiliğinden gelip Çin’e tâbi olmuş olan Elig Kağan’ın yeğeni Tuli Kağan’ın emrindeki askerler de burada konuşlandırılmıştı. Ayrıca Taizong, hemen aynı yıl içinde “Elig [Kağan’ın] ülüşü”, yurdu olan yerleri, altışar vilâyete bölüştürmüştü. Böylelikle Elig Kağan’ın boy ve bölük halkı Tang idaresi altına alınmış oldu.
Ancak Çin’in iç bölgelerinde yer alan bu ilk yerleşim alanının uzun ömürlü olmadığı görülmektedir. 639 yılında imparatora karşı hazırlanan suikast girişiminden sonra Türkler önce sınırların dışına, kuzeye göçertilmişlerdir. Ancak onlar, tehlikelere maruz kalacakları kuzeyde kalmak istememişler, 643 yılında tekrar güneye yönelmişler, bu kez Sarı Irmak’ın büklümünün güneyindeki Ordos bölgesine yerleşmek istediklerini bildirmişlerdir. Bu istekleri İmparator Taizong tarafından kabul görmüştür.
Kısacası Kadim Türklerin bu grupları stepsi bölgelerde yaşayarak, dost olmayan Xieyantuo’larla mücadele ederek kendi başlarına varlık göstermek yerine, Sarı Irmak güneyinde Tang sülalelesi şemsiyesi altında bulunmayı yeğlemişlerdir.