Sonbaharla birlikte tarlalarda, bahçelerde uzun çalışmaların sonu gelir; hasat mevsimi şenlikler, düğünler, toplu ziyafetlerle kutlanır. Bugün bir dilim ekmeğin bile ne çok emek gerektirdiğinin farkında değiliz. Ama atalarımız doğaya şükran duygularını her hasat mevsiminde ifade etmenin önemine inanmışlardı.
İlk çağlarda insanlar bereket için tanrı ve tanrıçalara hayvan kurban etmiş, meyve ve sebzeler sunup, tahılları yakıp, dumanını havaya savurmuşlar. Verimlilik cinsellikle koşut algılanmış, toprak ve kadın doğurganlıkları nedeniyle benzeştirilmiş, eski kültürlerde bolluk ve bereketin artması için mümkün olduğunca çok cinsellik yaşanması öğütlenmiş. Eski Mısır’da ise, bitkiler ve doğurganlık tanrısı olan Min’in heykeli hasat edilen tarlaların ortasına dikilirmiş. Firavunun bizzat katıldığı bir resmi geçit düzenlenir, müzik, dans ve spor eksik olmaz, çiftçiler ekinleri biçerken toprağın ruhlarını kandırıp yatıştırmak için ağlama numarası yaparlarmış.
Romalılar 4 Ekim’de Cerelia Bayramı’nda tahıl tanrıçasına ilk topladıkları meyveleri sunar ve domuz kurban ederlerdi. Kutlamalarda müzik çalar, geçitler yapılır, oyunlar ve spor karşılaşmaları ile bir şükran sofrası olurdu. Çin’de ise, dolunayın 8. ayın 15’ine denk geldiği yıllarda üç günlük Chung Ch’ui Festivali düzenlenir, üzerinde ayda yaşadığına inanılan tavşanın kabartması olan yuvarlak sarı kekler pişirilirdi.
Yahudilikte bugün de kutlanan iki doğa bayramı vardır: Şavuot ve Sukkot. Şavuot, bireylerin ilk meyveleri (Bikkurim) Kudüs’teki tapınağa getirdikleri gündür. Mayıs veya Haziran’da kutlanır. Hasat zamanında, çiftçiler önceden belirlenmiş meyveleri keser, altın ya da gümüşten örülmüş sepetlerin içine yerleştirir, sepetleri boynuzları yaldızlanmış ve çiçekli çelenkler takılmış öküzlere yükleyerek Kudüs’teki tapınağa götürecek büyük bir geçitte yer alırlardı. Meyve ve sebzelerin, özellikle de üzüm ve narın sahneye çıktığı Sukkot ise Ekim ayında bir hafta süren bir hasat festivalidir. İlk iki günü özel dualar ve yemeklerle kutlanır. Bütün hafta boyunca yemekler çardak benzeri sukalarda yenir ve Ortodoks Yahudi aileleri bu derme çatma kulübelerde dualar okur, geceler ve misafirlerini ağırlar.
Hasat festivallerinin en şenliklileri de bağbozumu festivalleridir. Şarabın esrikliğini seven, kutsayan tüm coğrafyalarda bağbozumu eğlencelerle kutlanır. Antik çağlarda adına şenlikler düzenlenen en eğlenceli tanrı Dionysos’du. Kültünün Trakya ve Frigya’dan Yunanistan’a geçtiğine inanılan Dionysos, sadece şarabın değil, bağların ve üzüm hasadının, taneli meyvelerin, bahçelerin, bakir doğanın, ormanların, yabani otların ve yabani hayvanların da tanrısı idi. Aynı zamanda bolluğun bereketin, hasadın çağrıştırdığı “yeniden doğum” fikrinin de tanrısallaşmış haliydi. Şarabın esrikliğinin verdiği hazzı ve bütün bu duyguları yansıtan komedya ve tragedya oyunlarının, oyuncuların da tanrısı idi. Antik Yunan’da evli kadınlar üç gün süren Thesmophoria Festivali’nde Tanrıça Demeter adına yapraktan kulübeler inşa eder, ikinci gün oruç tutar ve son gününde de tanrıçalarına tohumlar, meyveli kekler ve domuz sundukları bir ziyafet düzenlerdi.
Hıristiyanlıkla birlikte pagan adetler ve uygulamalar semavî bir kılıfa bürünüp devam etmiştir. Süslenmiş hayvanlarla çekilen arabalar, meyve ve toplanan ekinlerle bezenmiş kiliselerde yapılan ayinler ve mevsim dönemlerine göre değişen uygulamalar ile yöreden yöreye değişik kutlamalar düzenlenir. Örneğin Alpler’deki Almabtrieb kutlamalarında, yazı dağlarda otlayarak geçiren inekler kışlamak için aşağıdaki vadilere indirilirken çiçekli çelenkler ve kocaman çanlar ile süslenerek köylere girişleri tören havasında kutlanır, kurulan çadırlarda topluca yemekler yenir, içkiler içilir. Dünyanın her yerindeki bütün bu değişik kutlamaların ortak noktası, uzun ve çok uğraşlı bir mevsimin ürünlerinin toplanıp daha sakin bir mevsime geçilirken duyulan sevincin hep beraber kutsanması ve gelecek ekim mevsimine dek toprağın, havanın ve suyun kutsal ruhlarına duyulan saygının dile getirilmesi, şükran sunulmasıdır.
Binlerce yıl hasat şenlikleri yapılmış bu topraklarda ise artık hasat ertesine denk getirilen düğünler haricinde çalgılı çengili, herkesin eğlenip güldüğü, dansettiği büyük şenlikler yapılmıyor. Bozcaada, Cunda gibi turistik birkaç yörede şenliklerin eşlik ettiği üzüm, incir veya zeytin hasatları dışında, çay, fındık, sarımsak, buğday gibi ürünlerimizin festivalleri olsa da, hasat şenliklerinden bahsedildiğini duymuyoruz. Borç harç içinde olan toprak emekçilerimizin yüzünü, düğün dernekle kurulan yeni yuvaların sevinci ve çocukların sünnet düğünleri dışında güldüren başkaca bir neden yok anlaşılan. Toprakla uğraşanların haklarının teslim edileceği, şarkılarla, türkülerle bize verdiklerine şükredeceğimiz ve bereketini kutsayacağımız günlerin yakın olması en büyük dileğimiz.
Tavuklu Keşkek
Bereket getirdiğine inanılan ve buğday hasadından sonra bazı bölgelerde sade olarak yapılan “Keşkek” Anadolu düğünlerinin yüzyıllardır vazgeçilmezi.
Malzemeler
500 gr buğday
1 bütün tavuk
Tereyağı
Tuz
Yapılışı
Buğday ayıklanıp yıkanır ve tencerede ezilene dek haşlanır. Bir başka tencerede temizlenmiş tavuk haşlanır. Haşlanmış tavuk didilerek suyu ve tuzla birlikte buğdaya katılır. Buğday sürekli karıştırıp ezilerek 30 dakika daha pişirilir. Üzerine eritilmiş tereyağı gezdirilerek servis edilir.