Dünün ve bugünün gündemi e-postanıza gelsin.
0,00 ₺

Sepetinizde ürün bulunmuyor.

İhtilal Paris’inde dijital fedailer

Assasin’s Creed’in bildik hikayesi Fransız Devrimi’yle devam ediyor. Oyunun asıl yıldızı, devrim ateşiyle yanan 18. yüzyıl Paris’i. Şehrin nefes kesici modeli; güzelliği, mimarisi, pisliği, keşmekeşi, öfke ve heyecan dolu kalabalıklarıyla nefes kesiyor.

Versailles Sarayı yakınlarında kapalı bir tenis kortunda, Üçüncü Sınıf temsilcisi yüzlerce Fransız bir araya gelmiş, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik krizin sorumlusu olarak gördükleri monarşi aleyhine konuşmalar yapıyordu. Ülkeyi düştüğü darboğazdan çıkaracak bir vergi reformunu görüşmek üzere Sınıflar Meclisi, Kral’ın isteğiyle 175 yıl aradan sonra tekrar toplanacaktı. Meclisin çoğunluğunu oluşturan ve ülkenin yüzde 98’ini temsil eden Üçüncü Sınıf ’a, yine Birinci Sınıf (Din Adamları) ve İkinci Sınıf (Soylular) kadar oy sayısı verilmişti. Kral’ın her bir üyeyi saymak yerine grupları saymak konusunda ayak diretmesinden sıtkı sıyrılan, Robespierre, Mirabeau ve Sieyès liderliğinde 577 temsilci, kendilerini Millet Meclisi olarak ilan etti. Diğer iki sınıfı da kendilerine katıl- maya davet etiller (Kral ise davetli değildi). Gel gör ki, 20 Haziran 1789 sabahı, bazı vekiller Versailles Sarayı’ndaki her zamanki toplantı salonlarına vardıklarında, kapının kralın emriyle kilitlenmiş olduğunu gördüler. Korkulan başlarına mı gelmişti? Kral XVI. Louis, sabrının sonuna gelip saldırıya mı geçmişti? Bu endişelerle dolu devrimciler, meclisi tenis kortuna taşıdılar ve meşruiyetleri tanınana kadar ayrılmayacaklarını ilan ettiler. 576 kişinin imzaladığı Tenis Kortu Yemini (imzalamayan tek kişi Jacques Necker oldu), monarşiye karşı ilk resmî başkaldırıydı.

Kral ancak bir iki gün dayanabildi. Soylular ve ruhban sınıfının da katılımıyla Sınıflar Meclisi toplandı. Meclisin açılışında konuşma yapan, herkesin alıştığı yumuşak başlı XVI. Louis değildi. Bütün sınıfların kendi salonlarına çekilmelerini emrederek salonu terk etti. Diğer iki sınıf emre uyarak salonlarına çekildi fakat Millet Meclisi, sessizce oturarak yerinden kıpırdamadı. Bir süre sonra kralın yakın adamlarından Marki de Dreux-Brézé salona girerek başkan Bailly’e hitap etti: “Kralın arzusunu biliyorsunuz.” Bunun üzerine Mirabeau ayağa fırladı: “Git efendine söyle, halkın iradesiyle buradayız, bizi buradan ancak süngü gücüyle çıkartırsınız.”

XVI. Louis’nin sert konuşmasının blöf olduğu çabucak anlaşıldı. Kral pes etti ve Millet Meclisi’ni tanıdı. Fakat kraliyete karşı kazanılan bu başarı, Parisliler arasında Kral’ın bir türlü gelmek bilmeyen karşı saldırısının yakın olduğu korkusunu dindirmeye yetmedi. Bir grup militan Parisli, gözünü Bastille Hapishanesi’ne çevirdi. Monarşinin zalimliğinin bir simgesi hâline gelmiş binada, ismine karşın, o sırada yalnızca yedi mahkum vardı. Ayaklanmanın hapishaneyi hedef almasının asıl sebebiyse binada depolanan barut ve silahlardı.

Giyotin bıçağı gölgesinde Haşhaşi suikatçi Arno’nun, Tapınak Şövalyeleri’yle mücadelesi devam ederken Terör Dönemi’nin en kanlı idam sahnelerine tanık olup Napoléon ile karşılaşabilirsiniz.

Bastille Hapishanesi’nin mahkumlarından biri de, o sırada 21 yaşındaki delikanlı Arno Victor Dorian’dı. Yedi yaşında babası öldürülen Dorian, Tapınak Şövalyeleri tarafından büyütülmüştü, fakat aslında babası Haşhaşi Tarikatı’nın bir üyesiydi. Hayalî bir karakter olan Arno Victor Dorian, Assassian’s Creed serisinin son oyunu Unity’nin, yeni suikastçı kahramanı. Bu seferki tarihî sahne, Fransız Devrimi sırasında Paris’te kurulmuş. Serinin her zamanki meta-oyun anlatısı, neyse ki iyice kenara atılmış. Bilmeyenler için oyun kurmaca bir gelecekte geçiyor. Hikaye o ki, Templar’lar (Tapınak Şövalyeleri) ve Assassin’ler (Suikastçiler / Haşhaşhiler) bütün tarih boyunca birbirleriyle savaşan, dünyanın kaderini değiştiren zamanlarda kendi düsturları doğrusunda olaylara müdahale eden, iki gizli tarikat. Gün geliyor, insanlar teknoloji yardımıyla, atalarından miras aldıkları genlerinde saklanan hatıraları tekrar yaşayabiliyorlar. Bu teknolojiyi kullanarak, iki tarikat, tarihin sırlarını ortaya çıkarmaya çalışıyor. Turşusu çıkmış bilimkurgu çeşnili Dan Brown kalitesinde bir hikayesi olsa da, serinin en başarılı özelliği her zaman hayata geçirdiği şehirler olmuştur. Bu şehirler arasında İstanbul, Kudüs, Roma, New York yer almıştı.

Son oyun Unity’nin Paris’i ise muazzam. O zamanlar neredeyse 630 bin öfkeli Parislinin yaşadığı şehrin pislik içindeki sokakları kalabalıklarla ve binlerce küçük ayrıntıyla dolup taşıyor. Pencereler, çatılar, kaldırımlar, kıyafetler, mobilyalar ve şehrin bütün renkleri, tarihe sadık kalarak hazırlanmış. Her yer Paris’in tarihine dair ayrıntılarla dolu. Binaların ve kentin simgesi olan yapıların birçoğu birebir modellenmiş. Sonuçta, 18. yüzyılın sonlarında Paris’in nefes kesi- ci bir modeli ortaya çıkmış.

Fakat oynanış o kadar sıkıcı ve tanıdık ki, keşke bütün fazlalıklar atılsa ve geriye yalnızca Paris’i keşfetmek ve oyunun eli bol bir şekilde dağıttığı bir dolu tarihî ayrıntıyı okuyarak gezinmek kalsa. Sıradan hikayesinden, senelerdir değişmeyen oynanışına kadar birçok sorunu olsa bile, oyunun asıl yıldızı, devrim ateşiyle kasıp kavrulan Paris, bütün güzelliğiyle, mimarisiyle, pisliğiyle, keşmekeşiyle ve haklı öfkeyle ve devrim heyecanıyla dolu kalabalıklarıyla insanı büyülüyor.

ROBESPİERRE’İN TERÖRÜ

Fransız solcuları 2014’te ayaklandırdı

Fransız Devrimi’nden önce Maximilien de Robespierre, sessiz kendi hâlinde bir avukattı. Ebeveynlerini küçük yaşta kaybeden Ropespierre, kardeşlerine de bakıyordu. Burjuva sınıfına ait olmasına rağmen, şehirde yaşayan işçilerin davasına gönülden bağlıydı. Jean- Jacques Rousseau’nun tarif ettiği, başkalarına ihtiyaç duymadan kendi başına ayakta durabilen erdemli insan idealini yaşamaya çalışıyordu. Fakir düşmüş yurttaşları koruyan, arada sırada da uzun nutuklar atan bu erdemli ve idealist burjuva, 300 bin kişinin tutuklandığı ve 40 binin üzerinde kişinin idam edildiği, Jakobenlerin iktidarında yürütülen Terör Dönemi’nin (1793-1794) lideri olacaktı. Tam da o dönem, Le Vieux Cordelier adlı dergide, okul günlerinden yoldaşı Camille Desmoulins, devrim karşıtı şüphelileri tanımlayan Şüpheliler Kanunu’nu üstü kapalı olarak eleştirdiğinde, Ropespierre, Desmoulins’i malum sondan korumaya çalıştı. Dergiyi Jakoben Cemiyeti’nde, herkesin önünde yakmasını istedi. Desmoulins bu teklifi, Ropespierre’in kahramanı Jean-Jacques Rousseau’nun ünlü sözüyle reddetti: “Yakmak cevap değildir”. Bir süre sonra Desmoulins ve Terör’ün sonlandırılmasını isteyen Georges Danton tutuklandı. Danton da Ropespierre’in eski bir arkadaşıydı. Ancak artık devrim kendi çocuklarını yiyordu ve Ropespierre, iki arkadaşını da giyotine göndermekten çekinmedi. Desmoulins’in karısı Lucille de, kocasının serbest bırakılması için propaganda yaptığı gerekçesiyle tutuklandı ve idama mahkum edildi. Lucille’in annesinin Ropespierre’e yazdığı, kızını affetmesi için yalvardığı mektup, cevapsız kaldı.

Robespierre, yönetimde kaldığı sürece saraylarda değil, bir marangoz ustasının evinde kiraladığı bir odada kalmış, gücünü kullanarak bir servet biriktirmek yerine inandığı devrim idealleri uğruna arkadaşlarını bile ölüme göndermekten çekinmemişti. Devrimden önce idam cezası karşıtı olan bu insan, birkaç yıl içinde terörü erdemle bir tutar hâle gelecekti. Daha da kötüsü, bütün bunlara kalpten inanmasıydı. Robespierre, o dönemin yöneticilerinden yalnızca bir tanesiydi. Fakat Jakobenlerin sözcüsü olması ve popülerliği, tarihe Terör’ün baş sorumlusu olarak geçmesine yol açtı. Sonradan yerini alanlar, ondan daha da azılı çıkacak, Robespierre de aynı yoldaşları ve katlettiği yurttaşları gibi, giyotine gidecekti.

Robespierre’in kurgulanan karakteri, oyun piyasaya çıkar çıkmaz Fransa’da tartışma yarattı.

Assassin’s Creed: Unity’de, elbette Robespierre de sahneye çıkıyor. Ve şeytani planları olan psikopat bir Templar olarak resmediliyor. Tam da bu kurgu yüzünden, devrimin anavatanında “bizi yanlış tanıtıyorlar” tartışma- sı patlak verdi. Avrupa Parlamentosu milletvekili ve Fransa 2012 Cumhurbaşkanlığı Seçimleri’nde Sol Cephe’nin başkan adayı olan Jean-Luc Mélenchon, Kasım ayında oyunu “kapitalist komplonun bir parçası” olarak değerlendirdi ve “Devrimin bir bölümünde kurtarıcımız olan adam, canavar gibi gösteriliyor” dedi. Oyunun yapımcılarındansa “Assassin’s Creed: Unity geniş kitlelere yönelik bir oyundur, tarih dersi değil” açıklaması geldi.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Devamını Oku

Son Haberler