Kasım
sayımız çıktı

İntikam: Tanrı’nın adını kötülük için kullanma

Doğu ve Batı kültürlerinde çeşitli din ve öğretiler kindarlık hislerini törpüleyerek uyumlu birer toplum yaratmayı hedeflemişti. Ancak yasa koyucular Tanrı’ya dayanarak birbirlerinden intikam almayı sürdürdüler ve bu ayrıcalığa yalnız kendilerinin sahip olduğunu ileri sürdüler. Öç almanın Osmanlı minyatüründeki tezahürleri.

Nemesis, Yunan mitoloji­sinde fena işler yapan­ları cezalandırarak on­lardan öcünü alan İntikam Tan­rıçası olarak betimlenir. Eski ve Yeni Ahit’te intikam Tanrı’ya mahsustur ve ona terkedilme­lidir. İnsana düşen şey, aç düş­manına aş, susuz hasmına su vermek ve onu iyilikle karşılayıp utandırarak altetmektir (Roma­lılar 12:19). Kur’an’da yaratıcının bir ismi de “intikam alan” anla­mındaki Müntakim’dir (Secde 32:22). Tanrı neredeyse tüm ki­tabi dinlerde intikamı tekelinde tutar ve emirlerinden yüz çevi­ren kavimlere öç alıcı gazabını yöneltir.

Buhârî’ye göre Hz. Ayşe, Hz. Muhammed’in hiç kimseden şahsıyla ilgili bir intikam alma­dığını söylemiş ve Allah’ın yasa­larını çiğneyenleri yine sadece Allah için cezalandırdığını ri­vayet etmiş. Nitekim yazıp söy­lediği şarkılarla inanca hakaret eden ve Bedir’de Müslümanla­ra karşı savaşan Nadr b. Hâris, Peygamber’in huzurunda Hz. Ali tarafından zülfikâr marife­tiyle başından edilmiş, tanrısal intikam yerine getirilmiştir. Bu­nun yanında Peygamber, 632’de­ki Veda Hutbesi’nde Cahili­ye’den kalma bütün kan davala­rını iptal ettiğini açıklamıştır.

Zıbıkla intikam

Üsküp’te bir kadın, hoşlandığı diğer bir kadından sevgisine karşılık bulamayınca adına zıbık denen ağaçtan bir keyif aletini sevdiğinin camından evine atmış. Bu onu kötülemek için bir intikam hareketi veya bir etkileme hamlesi miydi bilinmez, aleti gören kadın telaş edip onu kadı efendiye götürmüş. Kadı aleti alıp sallayarak bu işi yapan ve kadıncağızın derdini depreştiren her kimse onun başını gene bu tahtayla yaracağını söylemiş. Bu kadının mahkemeyi terketmesinden sonra içeri bir baba, damadı ve kızı girmiş. Baba, damadının kocalık görevini yapmadığını söyleyip kadıdan çifti boşamasını talep etmekteymiş. Kadı, taraflara ilişkilerini düzeltmek için 1 yıl mühlet verdiği hâlde kararı beğenmeyen baba, “bu adamın hiçbir şeyi yok, söyle bakalım kitaba göre ne kadar gereklidir?” diye sormuş. Tepesi atan kadı az önceki koca zıbığı gösterip “aha bu kadar” demiş. Kime niyet kime kısmet, intikam alınmış (Nevizâde Atâî, Hamse, res ?, yk. 1690, Türk-İslâm Eserleri Müzesi, 1969).

Peygamber’in Tanrı adına intikam alma görevini, onun ha­lefleri olmaya gönüllü pek çok Müslüman hükümdar devra­lır. Karahanlı sarayının danış­manı Yusuf Has Hâcib, 1070’te tamamladığı Kutadgu Bilig’de kişinin intikamdan sakınma­sı gerektiğini, ülkelerin kılıçla ele geçirilebileceğini ancak kin ve intikamla yönetilemeyeceği­ni bildirirken; iyi bir komutanın hasmına karşı “yaban sığırı ve deve aygırı gibi kinci ve öç alı­cı olması gerektiğini” kaydeder. Kul eliyle alınan Tanrısal inti­kam olgusuyla anonim bir Türk­çe dörtlükte karşılaşırız:

“Cümle eşya Hâlik’indir kul eliyle işlenir

Emr-i Bârî olmayınca sanma bir çöp deprenir

Hakk intikamını yine kul eliyle alır

Ledün ilmi bilmeyen bunu kul yaptı sanır”

Edirneli katip Oruç Bey (öl. yaklaşık 1503), Osmanlı sul­tanlarını “dinsizlerden intikam alanlar ve kimsesizleri sevenler” diye takdim eder. Osmanlılar, tanrısal intikam yetkisinin vâ­risleri oldukları fikriyle hasım­larına karşı nadiren merhamet gösterdi. 1444’te Macar Kralı Vladislas, Segedin Antlaşması’nı ve dinî yeminlerini bozup bir Haçlı ordusunun başında sefere çıktı. Bunun üzerine Murad, ter­kettiği tahtına yeniden oturup ordusunun başına geçti ve Kral’ı Varna’da yenerek intikamını al­dı: Kral’ın kesik başı şehir şehir dolaştırıldı; ahdini bozanlardan alınan bu destansı öç bütün düş­manlara da ibret sayıldı.

‘Tanrısal’ intikam

Kıbrıs fatihi Lala Mustafa Paşa, 1571’de Magosa Kalesi’ni teslim
alırken daha önce Müslüman esirleri katleden Venedik komutanı Antonio Bragadino’yu türlü
eziyetlere tâbi tuttuktan sonra derisini yüzdürüp bir direğe astırmıştı (Lokman, Şehname-i
Selim Han, res. Osman ve Ali, 1581, TSMK A. 3595).

2. Mehmed, 3. Vlad Dra­kul’un vampirâne katliamları­nın intikamını 15 sene sonra 1476’da alabilmişti. İspanyol seyyah Pero Tafur, 1437-38 göz­lemlerini aktardığı ve 1453-57 arasında kaleme alındığı dü­şünülen Seyahatnâme’sinde “Grekleri köle edinen ve Kons­tantinopolis’i alan Türkler Tru­va’nın intikamını aldığını” ifade ediyordu. Âşıkpaşazâde’ye göre ise, Rum Mehmed Paşa, Kon­ya’dan başkente doğru yapılması planlanan göç ettirme organi­zasyonunu kötüye kullanmış ve Müslümanları yerlerinden ede­rek kendince İstanbul’un düşü­rülmesinin intikamını almıştı.

Osmanlı kanunlarında, şah­si intikam peşinde koşanlar, cezaya müstahak eşkıyadan sayılırdı. Kimi kişisel intikam vakaları bazen büyüyüp devlet arşivine yansıyordu. Mesela 31 Aralık 1599 tarihli bir şikayet mektubuna göre, Avlonyalı bir adam, babasından para isteyen ve umduğunu bulamayan Yor­gi namında birinden yakınıyor, Yorgi’nin intikam için evleri­ni yağmalayıp annesini dövdü­ğünü bildiriyordu. 8 Mart 1727 tarihli bir divan-ı hümayun tu­tanağına göre, Akçahisar/Ti­ran kasabasından Bayram Duka adlı bir eşkıya ahali tarafından devlete şikayet edilmiş, Üsküp’e sürülmüş; fakat bir punduna ge­tirip geri dönerek başına topla­dığı başka şakilerle birlikte ma­hallelinin bir kısmını öldürüp mallarını gasp ederek kendince öç almıştı.

Sözle intikam

Tüm intikamlar kılıçla ve Tanrı adı için alınmazdı. Bazen sırnaşık bir budalaya had bildirmek de kallavi bir öç alış sayılırdı. Nevizâde Atâî’nin (öl. 1635) hikâye ettiğine göre, bilge bir şahıs olan Üsküp Müftüsü Pir Muhammed Çelebi’ye ukalanın biri şurada burada çamur atıp durmaktaymış. Ukala, kıymetli insanların bulunduğu bir mecliste Müftü’ye yine “laf çakmış”: Yazdığı bir fetvada “kötek” kelimesini (kef-vav-te-kef) vav harfi eksik olarak yazdığını söyleyerek “kötek kelimesi nasıl yazılır?” diye efendiye sual etmiş. Müftü de aynı harflerle yazılan (kef-vav-te-kef) bir başka kelimeyle karşılık vermiş: “G..ün gibi yazılır!”. Cevap şehirde dilden dile dolaşmaya başlayınca hadsiz adam dersini ve Müftü de intikamını almış olmuş (Nevizâde Atâî, Hamse, res ?, tarihsiz, Free Library of Philadelphia O. 97).