İstanbul’u ziyaret eden turistlere yönelik rehber kitaplar 1839’dan itibaren ağırlıklı olarak Fransızca, Almanca, İngilizcedir. Delîlü’l-âsitâne adlı ilk Arapça rehber kitap ise Muhammed Safa Bey adlı Arap asıllı bir Osmanlı aydını tarafından basılmıştır. 348 sayfalık bu detaylı çalışma, en az yazarın kendi hayatı kadar ilginç ve önemli ayrıntılar barındırır.
Antik dönemlerden günümüze pek çok gezgin, araştırmacı, diplomat, asker, tüccar İstanbul’a ilgi duymuş. İstanbul üzerine yazılan seyahatnameler ve anı kitaplarının yanısıra 19. yüzyıl ortalarına doğru kent rehberleri de kaleme alınmaya başlanmıştır. Bu konuda Semavi Eyice “İstanbul rehberlerinin ilk olanı hakkında kesin bir bilgimiz yoksa da 1839’da Paris’te ve 1841’de burada iki rehber basılmıştır” der.
İstanbul üzerine şüphesiz pek çok dilde şehir rehberleri basılmıştır. Bunların bazıları başka ülkelerden İstanbul’a seyahat edecek turistlere yol göstermek amacıyla hazırlanmış ve o ülke basımevlerinde basılmış broşür veya rehberlerdir. Bir de Türkiye matbaalarında basılmış, İstanbul’u ziyaret eden turistlere yönelik rehber kitaplar vardır. Ağırlıklı olarak Fransızca, Almanca, İngilizce gibi dünyada yaygın konuşulan dillerde basılan bu rehberler, 1839’dan günümüze hayli fazla sayıdadır.
Bahse konu dillerde çok basılan bu rehberlerin yanında Yunanca, Farsça, İbranice, İtalyanca, Ermenice dillerde de daha sınırlı sayıda basılan rehberler bulunmaktadır. İşte bu az sayıda basılmış İstanbul rehberlerinin birisi, yani Arapça olanı Hicri 1331’de (1913) basılmış olanıdır.
Delîlü’l-âsitâne, Âsımetü’l-hilâfeti’l-uzmâ -ev- (yahut) Darü’s-saâde İstanbul el-Konstantiniyye adlı bu Arapça rehber ilk Arapça İstanbul rehberidir.
Delîlü’l-âsitâne’nin yazarı
Muhammed Safa Bey yazı
masasında…
Ceridetü’l-Adl veya El-Adl isimli İstanbul’da çıkmakta olan bir gazetenin sahibi, müdürü ve yazarı olan Muhammed Safa Bey tarafından kaleme alınmış olan bu rehber, 348 sayfalık hacimli, bol fotoğraflı bir eserdir.
İstanbul’da basılmış bu kıymetli rehber, şehri ziyaret edecek Arap gezginler için tasarlanmıştır. Rehberde 8 sayfalık bir ilan bölümü de vardır. Rehberin son bölümünde ise Muhammed Safa Bey’in alışılmamış bir şekilde uzunca bir otobiyografisi ve fotoğrafları yer alır. Eserin kapağına ressam Bellini’nin yaptığı Fatih portresi yerleştirilmiş olup Osmanlı Devleti baştan itibaren övülmektedir. Rehberin içinde Talat Paşa, Cemal Paşa, Enver Paşa gibi İttihad ve Terakki liderlerinin fotoğrafları da bulunur. Kitabın basıldığı tarihte sadrazam olan Prens Said Halim Paşa ve kabinesindeki Nazırların fotoğraflarına da yer veren Muhammed Safa Bey, çok sayıda fotoğraf kullanır.
Asıl ismi Sefer bin Muhammed Nasuriddin bin Ali Salih bin Muhammed Salih bin Ali Salih olan yazarın nesebi Hz. Hasan’a dayanır ve ailede alim-kadı olanlar vardır. Ezher’in büyük alimlerinden ve müderrislerinden Şeyh Abdülkadir Dilibşani de bu ailedendir ve Mısır Şeri Mahkemesi’n de kadılık yapmıştır.
Muhammed Safa Bey 1879’un ikinci ayında Gazze’de doğar. 1 yaşında iken babası öldürülür. Sonrasında bakımını Mısır ordusunda kaymakam olan dayısı Muhammed Bey Es-Servi üstlenir. 6 yaşında Mısır Hıdivi Tevfik Paşa’nın medresesi El-Kubbetü’l Hıdiviyye’ye kaydolur. Oradaki eğitimini tamamladıktan sonra Medresetü’l Techiziyye’ye yükselir. 1892’de mezun olur.
Muhammed Safa sonrasında demiryollarında memur olarak çalışmaya başlar. Önce bilet denetçiliğinde sonra sağlıkla ilgili büro işlerinde çalışır. Yardımcı memur olarak vasıtalı vergiler vazifesini üstlenir, sonrasında yine bürokraside çalışır. Gazeteciliğe olan ilgisi artınca 1895 başlarında haftalık adı Münteze olan bir mizah gazetesi çıkarmaya başlar, siyasi gazetelere eleştiriler yöneltir. Tartışmalar kızışınca gazeteyi kapatır ve 1313 Şaban ayının 4’ünde (20 Ocak 1896) Münir adında başka bir gazete kurar. Burada İslâm’ı savunmak adına “yüce devletimizin nimetini inkar edenlere sözümüz” ve “İngiltere kraliçesi ve müminlerin emiri arasındaki farklar” başlıklarını taşıyan makaleler kaleme alır; bunun üzerine Münir gazetesi İslâm ülkelerinde meşhur olur.
Muhammed Safa, İslâm ve Müslümanlar aleyhindeki uydurmaların artması sebebiyle 19 Ağustos 1896’da çıkan 19. sayıda bu husustaki karşı düşüncelerini yazar. Bunun üzerine -kendi ifadesine göre- İngiliz hükümeti devreye girer ve Münir gazetesinin kapatılması, sahibinin yargılanması hususunda Mısır hükümetine baskı yapar. Mısır’da gazetenin kapatılması kararı alınır. Hatta hakkında dava açılır ve 24 Ağustos 1896’da mahkemeye gelmesi hususunda kendisine bir celp gönderilir. Mahkeme, 19 yaşındaki Muhammed Safa’nın hapsine hükmeder. 7 gün hapiste kalır. Bu arada mahkeme başkanlığına bir itiraz mektubu göndererek, hapsini gerektirecek bir suçu olmadığını dile getirir. Serbest bırakılan Safa, mahkeme sonucu 18 ay hapis ve 20 Cüneyh para cezası alır. Bunun üzerine kılık değiştirerek Mısır’dan kaçar ve Tevfik Rabbani isimli vapurla İstanbul’a gelir. İstanbul’a inerken polis teftişine rastgelir ve karakolda 3 gün tutulup serbest bırakılır.
Muhammed Safa’nın sonraki hayatına dair bilgiler ancak 11 yıl sonradır. Ekim 1908’de haftalık El-Adl gazetesini çıkarmaya başlar. Gazetenin imtiyaz sahibi ve sorumlu müdürüdür. Kayıtlara göre gazeteyi çıkaran, Hüseyin Enver isimli bir kişidir. Gazete, 844 sayı çıkmıştır. Safa bu dönemde Protesto (11 sayı çıkmıştır), Muharebe (bilinen 3 sayısı var) ve Ahval-i Hâzira (bilinen 9 sayısı var) isimlerinde Türkçe/Arapça üç gazete daha çıkarır. Sonra bunları kapatıp sadece El-Adl gazetesiyle ilgilenir. Gazete, Osmanlı toplumunda Arapça tek siyasî gazetedir.
Safa daha sonra İskenderiye’ye gider. İstanbul’a dönüşünde şehirde kalmak istemez ve tekrar Mısır’a döner. 1912’de Delîlü’l-âsitâne isimli İstanbul rehberini tamamlar. Arapça İstanbul rehberi Ekim 1913 tarihinde gazetesinin matbaasında basılarak İstanbul’u ziyaret edecek Arapça bilen turistlere sunulur.
Ölümü hakkında bilgi bulamadığımız Muhammed Safa Bey, İstanbul’a ve Osmanlı basınına hizmeti dokunmuş bilinmeyen şahsiyetlerdendir.